İklim değişikliğiyle birlikte insanlık tarihinde gerçek bir küresel aciliyet gerektiren eşsiz bir döneme giriyoruz. İklim değişiklikleri, her yerde yaşadığımız ve çalıştığımız mekânları dönüştürüyor.
Yaşlanma, hem farklılaşma hem de uyum süreçlerini birlikte kapsamaktadır. Bu da bizden, yaşlılığı ve adaleti bu noktada birbirine bağlayabilen yeteneklerimizin geliştirilmesini talep etmektedir.
Honduras’ta 18 bölgede toplamda 9,2 milyon insan yaşıyor. Choluteca ve Valle, kronik böbrek hastalığının en yüksek oranda görüldüğü iki bölge. 2016-17 yılları arasında 2839 kişiye Honduras devlet hastanelerinde bu teşhis kondu. Teşhis konulanların %30’u bu iki bölgede yaşadıklarını belirtti. Bu demek oluyor ki, bu bölgelerde her 10 kişiden 3’ü bu hastalıkla yaşıyor.
Gayrimenkul sektöründe beklenen büyümenin bir bedeli var. Son istatistiklere göre, Kenya’da her yıl 100.000 çalışandan 64’ü ölürken, bu oran İngiltere’de 0,44,1 Çin’de 3,8,2 Güney Afrika’da ise 25,5.3 Bu verilerin gösterdiği üzere, diğer ülkelere kıyasla Kenya’da çok daha fazla ölümlü "iş kazası" meydana geliyor.
Kapitalist konut sistemleri ve genel olarak çağdaş kapitalist gelişme biçimleri özü itibariyle hanehalkı borçluluğuna bağlıdır. Bir yanda artan konut fiyatları ve konut hakkının gittikçe daha fazla finansallaştırılması nedeniyle konuta erişim fazlasıyla borçlara bağımlı hâle geliyor. Diğer yanda hanehalkı borçluluğu ekonomik büyümenin önemli bir itici gücü olan tüketimi artırdığı için kapitalizmde önemli bir rolü var.
Sermaye odaklı dönüşüm İstiklâl Caddesi’nin ve Beyoğlu’nun tarihiyle bağlarını koparmakta, kentin hafızasından anılarını silmekte ve kullanıcı profilini değiştirmektedir. Özellikle İstiklâl Caddesi’nde konumlanan han ve pasaj yapıları bu dönüşümle geçit özelliklerini yitirmekte ve oradaki esnafın kullanıcı ilişkilerini de yok etmektedir.
14 Haziran 2017 sabahı meydana gelen yangın sonucu 72 kişinin öldüğü ve yaklaşık yetmiş kişinin yaralandığı Grenfell, aradan geçen sürede kurulan bir dış cephe iskelesiyle örtülmüş olsa da, hâlâ bir katliam anıtı gibi Kensington’ın özellikle kuzey kesimlerinin üzerinde yükselmeye devam ediyor.
Konut yeterince basit bir şeydir. Fakat Marx'ın bir zamanlar söylediği gibi, konut aynı zamanda bir meta olduğundan, bu onun, “metafizik incelikler ve teolojik ayrıntılarla” dolu olduğu anlamına gelir.
Şehrin en önemli yeşil alanlarından olan park ve bahçelere toplumun farklı kesimlerinin erişim hakkının sınırlı olması veya bulunmamasının birçok sebebi olabilir. Sosyo-ekonomik durumla ilişkili olabileceği gibi cinsiyet temelli bir ayrımcılıkla ilişkili de olabilir.
“Tasarımlı raflarımız yok ama halinden anladığımız komşularımız var” sloganı ile reklamında “halktan yana” imajını öne çıkartan, sadece bulunduğu “ucuzluk” segmentinde değil tüm süpermarket zincirleri arasında lider konumunda olan markanın müşteri nezdinde algısını net bir şekilde ortaya koyan çarpıcı bir örnek bu.
Mühendisin “yasak değil ama yasak” totolojisine dair gerekçelerinden bir tanesi oldukça ilginçti: Tohum üretmek için kendisi yedi yıl uğraşıyordu ve onun emeğinin korunması gerekiyordu.
Kozmopolit Pera araştırmacılar, amatör tarihçiler, edebiyatçılar, seyyahlar, mimarlar ve karar vericilerin ortaya attığı bir fikir, bir kavram, Edward Said’den alıntılayarak söylersek, bir “arşiv”.
Atık, maddeselliğe ilişkin bir mesele olduğu kadar toplumsal, ekonomik, kültürel, söylemsel, mekansal, coğrafi ve politik bir meseledir18 ve toplumsal ilişkileri anlamak için bir arayüz oluşturur.
Eminim bu aralar siz de etrafınızda sık sık duyuyorsunuzdur: “Şu okul/iş/tedavi süreci bir bitse de, biz de gidip yerleşsek bir köye…” Daha önceden sadece emeklilerin olan kendi bahçesinde domates yetiştirmek, taşa, toprağa, ağaca daha yakın bir yerde yaşamak hayali, dünyada iklim, ekonomi ve güvenlik krizlerinin derecesi arttıkça genciyle yaşlısıyla, fakiriyle zenginiyle daha fazla kentlinin hayali olmaya başladı.
2009 yılında kimi öğrenci, kimi işsiz, kimi çalışan bir grup kadın bir araya gelerek yaşamlarını paylaşmaya başladılar. Onlara göre hepsinin ortak bir noktası vardı: Engelli olmak.
güneşe yeşile toprağa
ve açık havaya açız
adam gibi çalışmaya
insan gibi yaşamaya da açız
onun için de işte
sahnedeki kadına değil asıl
düzenin bazına asılıyoruz
-35. Damla, Can Yücel
Zeynep Gülru Göker, Mekânda Adalet ve Beyoğlu sayısındaki yazısında, 25 yıldır adalet arayan Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın oturma eylemleri ile vicdan, adalet ve insan haklarının, Galatasaray Meydanı’nda ve Beyoğlu’nun mekânsal ve kolektif hafızasında vücut buluşunu ele alıyor.