Bu yazıyı yazma fikri, gündelik yaşamlarımızda okul çağına gelmiş çocuklara sahip arkadaşlarımızın taşıdığı birtakım kaygılara tanıklık etmemizle ortaya çıktı. Öncelikli kaygı, çocuğun eğitim alacağı okulların niteliği ile ilgiliydi. Devlet okullarının verdiği eğitimin niteliğine duyulan güvenin azalması, fiziksel güvenlik endişeleri, özel okulların müfredat dışında çocuklara sunacaklarını taahhüt ettikleri aktivite programları ve spor salonu, konferans salonu gibi fiziksel imkanlar ebeveynlerin özel okulları seçmesinde önemli etkenlerdi. Takibinde söz konusu okulun oturulan konuta yakınlığı, çocuğun serviste geçireceği süre ve bu sürenin çocuğun gündelik yaşamını nasıl etkileyeceği kaygı unsurlarını oluşturuyordu. Kısa zamanda, bu sürenin konut seçiminde önemli etkenlerden biri olduğuna tanıklık ettik. 

Bir diğer tetikleyici, özel okul reklamlarında kullanılan, konut projelerinin satış sloganlarına benzeyen ve arazi seçimini vurgulayan ifadelerin gözümüze ilişmesi oldu. Dahası “prestijli özel okullara yakınlık” kriterinin, konut projelerinin pazarlama stratejileri içerisinde yer aldığını fark ettik. 

Tekil deneyimlerden ortaya çıkan bu durum, bir genellemeye tabi tutulabilir mi? Okullar, konut üretimi ve seçimindeki hareketliliğin bir parçası olabilir mi? Her gün bir yenisi açılan özel okulların arazi seçim kriterleri içerisinde bu durumun bir yeri var mı? Gayrimenkul ve eğitim sektörlerinin ilişkisi tartışmaya açılabilir mi? Neoliberal politikaların mekansallaşmasında özel okullar tetikleyici bir unsur ya da bizatihi araç haline geldi mi? 

Elbette bu sorular, uzun soluklu araştırma isteyen ve farklı perspektiflerden yaklaşılması gereken ve yayının kapsamını oldukça aşan sorular. Yine de, gündelik yaşamda kulağımıza fısıldananların öneminden hareketle, tartışılması ve çoğaltılması gereken sorular olduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle bu yazı muhtemel cevapları bulmaktan çok soruları güçlendirme amacı taşıyor. 

İlk olarak İstanbul’daki dönüşüm pratiklerini ve tetikleyicilerini ele alan İstanbul Dönüşüm Coğrafyası1 makalesi kapsamında hazırlanan haritalarla erişebildiğimiz özel okulları çakıştırarak çalışmaya başladık. Bu çakışmaya ilişkin gözlemlerimiz ve doğurduğu sorular yazının ilk bölümünü oluşturuyor. Daha sonrasında ise, İstanbul’da şubelerinin sayılarıyla dikkat çeken “zincir okullar”ı listeleyip, gayrimenkul sektörüyle kurdukları ilişkilerin izlerini sürmeye çalıştık. İkinci bölümde, bu okulların yer seçimleri ve gayrimenkul sektörü bağlantıları doğrultusunda hazırladığımız ağ haritasının okuması bulunuyor. Son olarak da özel okulların kapalı sitelerle bitiştiği reklamlar ve söylemler kolaj şeklinde yer alıyor. 

İstanbul Dönüşüm Coğrafyası Haritasında Özel Okulların Yeri  

İstanbul Dönüşüm Coğrafyası, 2012 yılında kapsamlı bir araştırma sonucu edinilen verinin Coğrafi Bilgi Sistemleri kullanılarak işlenmesi ile oluşturulan bir dizi harita ve bu haritaların okumasını içeren bir makaledir. Makalede çalışmanın, neoliberal politikalar sonucu mekanın kâr amaçlı baskılarla yeniden üretim süreçlerinin yayılımını ve tetikleyicilerini değerlendirmek ve bu süreçlerin İstanbul’un dönüşüm/büyüme bölgelerini belirlediğini göstermek amacıyla yapıldığı belirtilmektedir.

Hazırlanan haritalarda, TOKİ ve KİPTAŞ tarafından geliştirilen toplu konut projeleri, lüks kapalı konut projeleri, rezidanslar, alışveriş merkezleri (AVM), metropoliten ulaşım projeleri ve büyük iş merkezleri, genellikle tarihi dokuda ve gecekondu mahallelerinde görülen kentsel dönüşüm alanları, işlevi değişen sanayi alanları ve İstanbul Çevre Düzeni Planı’nın getirdiği kentsel dönüşüme gerekçe olabilecek merkez kademelenmesi gibi kararlar işlenmekte, yapılı çevrenin dönüşümü ve dönüşme potansiyeli ile birlikte söz konusu dönüşümün tetikleyicileri ve ilişkisellikleri ortaya çıkarılmaktadır.  Çalışma kapsamında Lüks/Kapalı Site Kümeleri ve İlişkisellikleri, Rezidans Kümeleri ve İlişkisellikleri, Büyük Alışveriş Merkezi Kümeleri ve İlişkisellikleri, Büyük İş Merkezi/Ofis Kümeleri ve Sentez: İstanbul’un Sürdürülemez Dönüşümü olmak üzere 5 harita tartışılmaktadır.3 Görüldüğü üzere, özel okullar nezdinde eğitim kurumları bu haritalar içerisinde dönüştürücü bir unsur olarak yer almamaktadır. 

Türkiye kentleşmesinde, mahalli yerleşimin kurucu kamusal bileşenlerinden biri olan okulun (bir devlet kurumu olarak) değişen (gitgide özel okula yaslanan) eğitim sistemiyle yapıbozuma uğrayan anlamı ve bu anlamın mekansallaşması sorgulanmayı bekleyen konular arasındadır. 

Türkiye özelinde gelişen literatürde neoliberal politikaların mekansallaşması üzerine yapılan tartışmalar, konut projeleri, iş merkezleri, mega projeler ve kentsel dönüşüm süreçlerine odaklanırken, üniversiteler dışında özel eğitim kurumlarının bu mekansallaşmaya dahilliği üzerinde durulan bir tartışma başlığı olarak gelişmemiştir. Özel bir eğitim kurumunun kentsel dönüşüme/yenilemeye konu olan bir yerleşimde yer seçmemesi ya da yenilemeye tetikleyici olmaması bu durumun nedenlerinden biri olarak görülebilir. Başka bir neden taşımalı sistemin yaygınlaşmasıyla yerleşim ve okul bağının zayıflaması, dolayısıyla okulun kentleşme örüntüsü içerisinde gitgide edilgen bir noktaya çekilmesi olabilir. Oysa Türkiye kentleşmesinde, mahalli yerleşimin kurucu kamusal bileşenlerinden biri olan okulun (bir devlet kurumu olarak) değişen (gitgide özel okula yaslanan) eğitim sistemiyle yapıbozuma uğrayan anlamı ve bu anlamın mekansallaşması sorgulanmayı bekleyen konular arasındadır. 

Yaptığımız araştırmayı ilkokullarla sınırlandırdık. Sınırlandırma bağlamı 3 nedende toplanabilir. Birincisi, ilkokul çağındaki çocukların erişilebilirlik alanının yetişkin gözetimine bağlı olması, dolayısıyla konut-okul yakınlığının ve serviste geçirilen sürenin öncelikle gözetilen bir kriter olabileceği düşüncesidir. İkincisi, mevcut eğitim sisteminde çocukların ilkokul sonrasında eğitim kurumu seçimlerinde tabi tutulduğu sınavların varlığı ve burs imkanlarının seçim kriterini etkilemesidir. Üçüncüsü ise, daha önce bahsedilen okulun kurucu niteliğinin ilkokul düzeyinde baskın olması, değişen anlamlarla ve birinci nedende bahsedilen kriterlerle birleştiğinde son yıllarda yeniden kurucu/dönüştürücü bir anlam kazanmasıdır. Bu kapsamda İstanbul’da ulaşabildiğimiz özel ilkokul sayısı 400’dür.

Bu okullar harita üzerine işlenmiş ve daha sonrasında İstanbul Dönüşüm Haritası çalışmasında hazırlanan ve direkt ilişkili olduğu düşünülen Lüks/Kapalı Site Kümeleri ve İlişkisellikleri Haritası ile çakıştırılmıştır. Üst ölçek okumada site kümeleri ve özel okullarının yoğunlaştığı alanların lekesel çakışmaları bile ilişkinin kuvvetini vurgular niteliktedir. İstanbul’un güneyine dayanan doğu-batı aksı yayılmasına paralel olarak okulların da bu gelişim hattında yoğunlaştığı görülmektedir. Bu hat üzerinde okulların kümelendiği alanlar batıda, Zeytinburnu, Küçükçekmece ve Büyükçekmece gölleri arasında ve çevresinde devam eden, Başakşehir, Esenyurt ve Beylikdüzü gibi yeni gelişim alanı olarak öne çıkan, konut ve iş alanı üretiminin İstanbul’da en çok yoğunlaştığı bölgelerle çakışmaktadır. Doğuda ise kümelenmeler, Ataşehir ve Kurtköy gelişim bölgelerinde yoğunlaşmaktadır. Beşiktaş, Kadıköy, Fatih, Beyoğlu gibi merkez alanı olan ilçelerde de özel okulların yoğunluğu dikkat çekmektedir. Kuzeye sıçrayışlar ise 3. Köprü güzergahı ve bu güzergahta bulunan konut siteleriyle ilişkilidir.

Araştırmayı yaparken bu okulların, kampüs tipi (spor salonları, aktivite alanlarıyla genişlemiş, genellikle ortaokul ve lise eğitim binalarının da yer aldığı, geniş bir alanı kaplayan okullar), orta ölçekli (okul, bahçesi, spor alanlarından ibaret okullar) ve apartman tipi (genellikle dershanelerden çevrilmiş, yerleşim dokusuna sıkışmış, fiziksel imkanları oldukça kısıtlı olan okullar) olmak üzere 3 tipte sınırlandırabileceğimiz mekansal özelliklere sahip olduğunu öğrendik. Ancak ulaştığımız okulların hepsini buna göre kategorize etmek ve yerleşim dokularına göre veri şeklinde işlemek bu çalışma kapsamında mümkün olmadı. Dolayısıyla okulun fiziksel imkanlarıyla yerleşim dokusunda varoluşu irdelenmesi gereken bir konu olarak önümüzde duruyor. 

Buna göre, her okul tipinin yer seçim kriterleri, çevre yerleşimlerde kira ve satılık fiyat artışı analizleri ile birlikte incelendiğinde özellikle görece eski semt ve ilçe merkezlerine yapı bazlı dönüşüm ya da soylulaşma bağlamında etkisi olabilir mi? Bu okullar kira dengesini, dolayısıyla kent içi hareketliliği nasıl etkiliyor? Kampüs tipi okullar, çevresiyle nasıl bir ilişki kuruyor? Yer seçim kriterleri neler, merkez ve çeper ilişkisinde tetikleyici rolleri var mı? Üst ölçek okumanın doğurduğu bu soruları daha detaylı incelemelerle çoğaltmak ve yanıtlamak mümkün görünüyor. Özellikle “eğitim gayrimenkulü sektörü” başlıklı yeni bir sektörün ortaya çıktığı düşünüldüğünde… 

Bir Arazi Geliştiricisi Olarak Özel Okul 

İstanbul özelinde araştırdığımız bu okullar içerisinde bazı eğitim kurumları, zincir okullarıyla dikkat çekiyor. Bir sonraki zincir okulun açılacağı lokasyonun önem kazandığı bu pazarda, kurumların küresel sermaye ve gayrimenkul sektörüyle kurdukları ortaklık ve ilişkileri de bulunuyor. 

Çalışma kapsamında hazırladığımız ağ haritasında bu okullar, yer seçiminin yoğunlaştığı semtleri vurgulayacak şekilde ilişkilendirilmiştir. Okulların inşaat şirketleri ve konut projeleriyle kurduğu ilişkiler de haritada yer almaktadır. Ayrıca pazarlama kanallarında bünyesinde bulundurduğu okulla öne çıkan konut projeleri de haritaya işlenmiştir. 

İstanbul içerisinde şube sayılarıyla dikkat çeken okullar üç grupta toplanabilir. Bunlardan birincisi dershanelerden dönüştürülen okullardır. Mekansal özellikleri bağlamında apartman tipi okullar çoğunlukla bu grup içerisinde bulunmaktadır. Bu okullar: Final Okulları, Bilfen Okulları, Bil Okulları’dır.  

İkinci gruptaki okullar, gayrimenkul sektörüyle resmi ortaklık bağı bulunmasa da bulunduğu arazilerde değer artışı yaratan ve lüks projelerin lokasyon olarak dikkate aldığı okullardır. Bu okullar: Bahçeşehir Koleji ve İstek Okulları’dır.   

Üçüncü gruptaki okullar ise, bağlı bulunduğu şirketler grubu içerisinde inşaat şirketleri bulunan, eğitim yapılarının bu şirketler tarafından doğrudan arazi geliştirme projesi olarak yapıldığı, diğer eğitim kurumlarının inşaat ve arazi geliştirme işlerini de yapan, bunun yanında AVM ve kentsel dönüşüm projelerinde imzası bulunan, inşaat sektörünün öne çıkan projelerinde ortaklıklar kuran okullardır. Bu okullar: Mektebim Okulları, Okyanus Koleji ve sahibi olduğu Era Okulları ve Doğa Koleji’dir.   

Bu okullardan en görünür olan Doğa Koleji’nin kurumsal tanıtım sayfasında, kampüs sayısı ve mimariye olan vurgu öne çıkmaktadır:  

“2002 yılında kurulan Doğa Koleji; 110 kampüs, 82 bin öğrenci, 8 bin 760 öğretmen ve 11.500 çalışanıyla Türkiye’de eğitim sektörüne yön vermeye devam ediyor.” 

“Etkileyici Mimari ve Donanımlara Sahip Kampüslerimiz Tüm Türkiye’yi Süslüyor

Çevre dostu kampüslerimiz öğrencilere mutlu, sosyal, güvenli bir ortam sunarken etkileyici mimarileri herkesin dikkatini çekiyor. Ödüllü mimarlar tarafından tasarlanan sosyal alanları, eğitim sistemimizin yüksek standartları olarak tüm kampüslerimizde öğrencilerimize sunuyoruz.”5

Eğitim kurumunun bağlı bulunduğu Doğa Grup’un resmi internet sitesinde ise, birçok sektörle birlikte inşaat ve gayrimenkul geliştirme şirketi sahibi olduğunu, Doğa Okulları markası “güvencesiyle” proje tanıtımı yaptığını görülmektedir:

“Başta İstanbul olmak üzere Türkiye’nin değer kazanan her ilinde, yerinde olma hedefiyle yola çıkan DOA Yapı, güçlü finansal yapısı, yenilikçi yönetim anlayışı ve tecrübeli ekibi ile öncelikli olarak merkezi lokasyonlarda kentsel dönüşüm projeleri geliştirmektedir. Ayrıca, inşaat sektöründeki proje geliştirme bilgi ve tecrübesini güçlü ortaklık modelleriyle sentezleyerek sektörde bilinirliliği yüksek bir marka haline gelmeyi hedeflemektedir.

Projelerinde doğa unsurunu göz önünde tutan DOA Yapı, konforu ve güvenliği yüksek, modern çizgiler taşıyan, bulunduğu bölgenin dokusuyla bütünleşik yaşam alanları geliştirmektedir.”6

“Doğa Okulları’nı da bünyesinde bulunduran DY Doğa Yatırım Kurtköy projelerini basınla paylaşacak.”7

Zincir okullar ağında öne çıkan Mektebim Okulları’nın bağlı bulunduğu De-Nar İnşaat yetkililerinin açıklamaları ise eğitim sektörünün gayrimenkul sektöründeki yeni etkin rolünü ispatlar niteliktedir:  

“Eğitim yapılarının şöyle güzel bir tarafı var. Hangi sektörde olursanız olun bir lokasyonu var: Ofis dediğin, MİA bölgesinde olur. Otel yapacaksanız, 10 yer sayamazsınız bölge olarak. Ama eğitim öyle değil. Gaziosmanpaşa’da 5 dönüm araziniz var. Ne yapacaksınız? Otel mi, ofis mi? Ama Gaziosmanpaşa’da ayda çocuğuna 1.000 lira ayırabilen bir aileye okul yaparsınız. O değersiz görünen hiçbir fizibiliteye uymayan arsa, 150-200.000 kira geliri getirebilecek bir mülk olabilir.” 

“(…) Projeler artık özel okul markasıyla anlaşıp; tanıtım kataloğunda ‘İçinde bu okullar olacak’ diyor. İstanbul gibi hatta İzmir ve Ankara için de bunu söyleyebiliriz, en yakın okul en iyi okul mantığıyla düşünüyorsunuz. Çocuğunuzun günde bir buçuk, iki saat servisle gidip gelmesi hem maddi hem manevi olarak yıpratıcı. Hele 12 yaşın altındaki çocuklar için çok daha zor. Bu nedenle hem anaokulu hem de ilkokul projelerinin konut projelerinin içinde mutlaka yer alması gerekiyor. Bu, konut satış ve kiralanmasına çok ciddi bir hız da kazandırıyor.”8

Kolaj: Online yayınlarda özel
okul reklamlarından bir seçki

Tüm bu açıklamalar ve ilişkiler özel okulların çocuklara daha geniş faaliyet alanı sunan eğitim kurumları olmaktan öte neoliberal kentleşme pratiğinde önemli rol üstlendiklerini ve okulun mahalli kurucu anlamının dönüştüğünü kanıtlar nitelikte. Okulların açıldığı yıllara göre arazi fiyatlarındaki değişim, konut satışlarındaki hız artışı ise ampirik çalışmalarla derinleşmeyi bekleyen konular.  

Sonuç Yerine 

Kentleşme pratiği içerisinde kurucu kamusal işlevlere sahip mekanların yapısal dönüşümler geçirdiği bir paradigma içerisinde yaşıyoruz. Bu çerçevede mahalli bir birim olan ilkokulun küresel ekrana çıkış hikayesi oldukça tanıdık. Sektör yönelişine bakılırsa stoğunu tüketmeye yaklaşan AVM ve ofis alanlarının yanında özel okulun yeni bir oyuncu olarak önemini kuvvetlendireceği aşikar. Öte yandan okulların geçirdiği dönüşümü tartışmak kent hakkı kavramının sınırlarını eğitim hakkını içerecek şekilde genişletiyor. Çünkü devlet elinden çıkıp gitgide özel yatırımlara teslim edilen ve sektörleşen eğitimin hak temelli bağlamı da bu çerçevede yapıbozuma uğruyor.  Kamunun sağlamakla yükümlü olduğu eğitim hakkı kamusal alandan çekilerek ebeveynin kaygısına sıkışıyor. Çocuğun erişiminden uzaklaşıyor, ebeveynler üzerinden bir “tercih” nesnesi haline geliyor ve böylelikle sınıfsal bir karakter kazanıyor. Çocuğun toplumsal yaşam kurgusunun içerisinde süregelen “edilgen” rolü ve bu rolün sınıfsal bağlamı yeniden üretiliyor. Türkiye’ye ait sorunlu eğitim sisteminin kentsel mekan üzerinde küresel oyuncuları sahaya katarak mekansallaşmasından ve çocukluk hallerinin küresel sermayenin nesnesi haline gelmesinden bahsediyoruz. 

Eğitim sisteminin sorunları, bu sorunların çocuklarda yaratması muhtemel hasar muhalefetin, aktivistlerin ve akademinin önemli konu başlıklarından olsa da, bu mekansallaşmanın nasıl bir çocukluk yaşattığına dair ipuçları ne yazık ki yok denecek kadar az. Yaşam alanı olarak kapalı site, oyun alanı olarak AVM ve eğitim alanı olarak özel okul üçgeninde, otomobil ve servisler içerisinde, erişimin adım olmaktan çıktığı bir çocukluğun anlam dünyasını ve deneyimleme biçimlerini bilmiyoruz. Bu nedenle araştırmamızın derinleşmesini sağlayacak en önemli gelecek güzergahlardan biri, çocuklar nezdinde bu mekansallaşmanın ifade ettiği yaşam biçimini anlamak olacaktır. 

Bölümler içerisinde ulaştığımız sonuçları toparlamak gerekirse; 

  • Özel okullar, daha geniş faaliyet alanı sunan eğitim kurumları olmanın ötesinde kentleşme pratiklerini yönlendiren arazi geliştirme projelerine dönüşmüşlerdir.
  • Okulun mahalli kurucu anlamı, devlet elinden çıkarak kentsel alanda neoliberal paradigma çerçevesinde yeni kurucu anlamlar kazanmaktadır.  
  • Özel okulların kapalı site kümeleriyle kuvvetli iletişimleri bulunmakta, bu iletişim konut pazarında yeni rekabet unsurları yaratmaktadır. 
  • Zincir okulların bağlı bulunduğu şirketler, inşaat sektörünün içerisinde aktif rol almakta ve inşaat sektörü içerisinde eğitim ve gayrimenkulü birleştiren yeni sektör kümeleri oluşturmaktadır.
  • Bu çerçevede okulların yarattığı çevre yerleşimlerinde yarattığı ekonomik ve sosyal dönüşümler ampirik çalışmalarla derinleştirilmeye muhtaçtır. 
  • Eğitime erişim hakkı sınıfsal ve mekansal ayrışmaların konusu haline gelmiş, çocuğun eğitime erişebilirliği gayrimenkul sektörünün rekabet nesnesine dönüşmüştür. 
  • Sektör rekabetinin içerisinde çocuk ve ebeveyn temsil biçimleri araştırılması gereken konular arasındadır.  

1- Yalçıntan, M. vd. (2014) “İstanbul Dönüşüm Coğrafyası”, Yeni İstanbul Çalışmaları içinde, ed. Ayfer Bartu Candan ve Cenk Özbay, İstanbul: Metis. Çalışmanın online yayınına ulaşmak için bkz. istanbuldonusumcografyasi.wordpress.com/ (Erişim tarihi: 31 Ekim 2017)

2- A.g.y.

3- A.g.y.

4- İstanbul’da bulunan özel ilkokullara www.okul.com.tr sitesinden erişilmiştir. (Erişim tarihi: 31 Ekim 2017)

5- www.dogakoleji.k12.tr/tr/hakkimizda/kurumsal (Erişim tarihi: 31 Ekim 2017)

6- www.dogagrup.com.tr/tr/index.php?page=gayrimenkul (Erişim tarihi: 31 Ekim 2017)

7- www.yeniprojeler.com/emlak-gundemi/dy-doga-yatirim-2014-marka-lansmaniproje-sats-toplantisi (Erişim tarihi: 31 Ekim 2017)

8- www.gayrimenkulturkiye.com/2017/04/24/egitim-ozel-sektorun-elinde-buyuyecek (Erişim tarihi: 31 Ekim 2017)

Bu yazıyı yazma fikri, gündelik yaşamlarımızda okul çağına gelmiş çocuklara sahip arkadaşlarımızın taşıdığı birtakım kaygılara tanıklık etmemizle ortaya çıktı. Öncelikli kaygı, çocuğun eğitim alacağı okulların niteliği ile ilgiliydi. Devlet okullarının verdiği eğitimin niteliğine duyulan güvenin azalması, fiziksel güvenlik endişeleri, özel okulların müfredat dışında çocuklara sunacaklarını taahhüt ettikleri aktivite programları ve spor salonu, konferans salonu gibi fiziksel imkanlar ebeveynlerin özel okulları seçmesinde önemli etkenlerdi. Takibinde söz konusu okulun oturulan konuta yakınlığı, çocuğun serviste geçireceği süre ve bu sürenin çocuğun gündelik yaşamını nasıl etkileyeceği kaygı unsurlarını oluşturuyordu. Kısa zamanda, bu sürenin konut seçiminde önemli etkenlerden biri olduğuna tanıklık ettik. 

Bir diğer tetikleyici, özel okul reklamlarında kullanılan, konut projelerinin satış sloganlarına benzeyen ve arazi seçimini vurgulayan ifadelerin gözümüze ilişmesi oldu. Dahası “prestijli özel okullara yakınlık” kriterinin, konut projelerinin pazarlama stratejileri içerisinde yer aldığını fark ettik. 

Tekil deneyimlerden ortaya çıkan bu durum, bir genellemeye tabi tutulabilir mi? Okullar, konut üretimi ve seçimindeki hareketliliğin bir parçası olabilir mi? Her gün bir yenisi açılan özel okulların arazi seçim kriterleri içerisinde bu durumun bir yeri var mı? Gayrimenkul ve eğitim sektörlerinin ilişkisi tartışmaya açılabilir mi? Neoliberal politikaların mekansallaşmasında özel okullar tetikleyici bir unsur ya da bizatihi araç haline geldi mi? 

Elbette bu sorular, uzun soluklu araştırma isteyen ve farklı perspektiflerden yaklaşılması gereken ve yayının kapsamını oldukça aşan sorular. Yine de, gündelik yaşamda kulağımıza fısıldananların öneminden hareketle, tartışılması ve çoğaltılması gereken sorular olduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle bu yazı muhtemel cevapları bulmaktan çok soruları güçlendirme amacı taşıyor. 

İlk olarak İstanbul’daki dönüşüm pratiklerini ve tetikleyicilerini ele alan İstanbul Dönüşüm Coğrafyası1 makalesi kapsamında hazırlanan haritalarla erişebildiğimiz özel okulları çakıştırarak çalışmaya başladık. Bu çakışmaya ilişkin gözlemlerimiz ve doğurduğu sorular yazının ilk bölümünü oluşturuyor. Daha sonrasında ise, İstanbul’da şubelerinin sayılarıyla dikkat çeken “zincir okullar”ı listeleyip, gayrimenkul sektörüyle kurdukları ilişkilerin izlerini sürmeye çalıştık. İkinci bölümde, bu okulların yer seçimleri ve gayrimenkul sektörü bağlantıları doğrultusunda hazırladığımız ağ haritasının okuması bulunuyor. Son olarak da özel okulların kapalı sitelerle bitiştiği reklamlar ve söylemler kolaj şeklinde yer alıyor. 

İstanbul Dönüşüm Coğrafyası Haritasında Özel Okulların Yeri  

İstanbul Dönüşüm Coğrafyası, 2012 yılında kapsamlı bir araştırma sonucu edinilen verinin Coğrafi Bilgi Sistemleri kullanılarak işlenmesi ile oluşturulan bir dizi harita ve bu haritaların okumasını içeren bir makaledir. Makalede çalışmanın, neoliberal politikalar sonucu mekanın kâr amaçlı baskılarla yeniden üretim süreçlerinin yayılımını ve tetikleyicilerini değerlendirmek ve bu süreçlerin İstanbul’un dönüşüm/büyüme bölgelerini belirlediğini göstermek amacıyla yapıldığı belirtilmektedir.

Hazırlanan haritalarda, TOKİ ve KİPTAŞ tarafından geliştirilen toplu konut projeleri, lüks kapalı konut projeleri, rezidanslar, alışveriş merkezleri (AVM), metropoliten ulaşım projeleri ve büyük iş merkezleri, genellikle tarihi dokuda ve gecekondu mahallelerinde görülen kentsel dönüşüm alanları, işlevi değişen sanayi alanları ve İstanbul Çevre Düzeni Planı’nın getirdiği kentsel dönüşüme gerekçe olabilecek merkez kademelenmesi gibi kararlar işlenmekte, yapılı çevrenin dönüşümü ve dönüşme potansiyeli ile birlikte söz konusu dönüşümün tetikleyicileri ve ilişkisellikleri ortaya çıkarılmaktadır.  Çalışma kapsamında Lüks/Kapalı Site Kümeleri ve İlişkisellikleri, Rezidans Kümeleri ve İlişkisellikleri, Büyük Alışveriş Merkezi Kümeleri ve İlişkisellikleri, Büyük İş Merkezi/Ofis Kümeleri ve Sentez: İstanbul’un Sürdürülemez Dönüşümü olmak üzere 5 harita tartışılmaktadır.3 Görüldüğü üzere, özel okullar nezdinde eğitim kurumları bu haritalar içerisinde dönüştürücü bir unsur olarak yer almamaktadır. 

Türkiye kentleşmesinde, mahalli yerleşimin kurucu kamusal bileşenlerinden biri olan okulun (bir devlet kurumu olarak) değişen (gitgide özel okula yaslanan) eğitim sistemiyle yapıbozuma uğrayan anlamı ve bu anlamın mekansallaşması sorgulanmayı bekleyen konular arasındadır. 

Türkiye özelinde gelişen literatürde neoliberal politikaların mekansallaşması üzerine yapılan tartışmalar, konut projeleri, iş merkezleri, mega projeler ve kentsel dönüşüm süreçlerine odaklanırken, üniversiteler dışında özel eğitim kurumlarının bu mekansallaşmaya dahilliği üzerinde durulan bir tartışma başlığı olarak gelişmemiştir. Özel bir eğitim kurumunun kentsel dönüşüme/yenilemeye konu olan bir yerleşimde yer seçmemesi ya da yenilemeye tetikleyici olmaması bu durumun nedenlerinden biri olarak görülebilir. Başka bir neden taşımalı sistemin yaygınlaşmasıyla yerleşim ve okul bağının zayıflaması, dolayısıyla okulun kentleşme örüntüsü içerisinde gitgide edilgen bir noktaya çekilmesi olabilir. Oysa Türkiye kentleşmesinde, mahalli yerleşimin kurucu kamusal bileşenlerinden biri olan okulun (bir devlet kurumu olarak) değişen (gitgide özel okula yaslanan) eğitim sistemiyle yapıbozuma uğrayan anlamı ve bu anlamın mekansallaşması sorgulanmayı bekleyen konular arasındadır. 

Yaptığımız araştırmayı ilkokullarla sınırlandırdık. Sınırlandırma bağlamı 3 nedende toplanabilir. Birincisi, ilkokul çağındaki çocukların erişilebilirlik alanının yetişkin gözetimine bağlı olması, dolayısıyla konut-okul yakınlığının ve serviste geçirilen sürenin öncelikle gözetilen bir kriter olabileceği düşüncesidir. İkincisi, mevcut eğitim sisteminde çocukların ilkokul sonrasında eğitim kurumu seçimlerinde tabi tutulduğu sınavların varlığı ve burs imkanlarının seçim kriterini etkilemesidir. Üçüncüsü ise, daha önce bahsedilen okulun kurucu niteliğinin ilkokul düzeyinde baskın olması, değişen anlamlarla ve birinci nedende bahsedilen kriterlerle birleştiğinde son yıllarda yeniden kurucu/dönüştürücü bir anlam kazanmasıdır. Bu kapsamda İstanbul’da ulaşabildiğimiz özel ilkokul sayısı 400’dür.

Bu okullar harita üzerine işlenmiş ve daha sonrasında İstanbul Dönüşüm Haritası çalışmasında hazırlanan ve direkt ilişkili olduğu düşünülen Lüks/Kapalı Site Kümeleri ve İlişkisellikleri Haritası ile çakıştırılmıştır. Üst ölçek okumada site kümeleri ve özel okullarının yoğunlaştığı alanların lekesel çakışmaları bile ilişkinin kuvvetini vurgular niteliktedir. İstanbul’un güneyine dayanan doğu-batı aksı yayılmasına paralel olarak okulların da bu gelişim hattında yoğunlaştığı görülmektedir. Bu hat üzerinde okulların kümelendiği alanlar batıda, Zeytinburnu, Küçükçekmece ve Büyükçekmece gölleri arasında ve çevresinde devam eden, Başakşehir, Esenyurt ve Beylikdüzü gibi yeni gelişim alanı olarak öne çıkan, konut ve iş alanı üretiminin İstanbul’da en çok yoğunlaştığı bölgelerle çakışmaktadır. Doğuda ise kümelenmeler, Ataşehir ve Kurtköy gelişim bölgelerinde yoğunlaşmaktadır. Beşiktaş, Kadıköy, Fatih, Beyoğlu gibi merkez alanı olan ilçelerde de özel okulların yoğunluğu dikkat çekmektedir. Kuzeye sıçrayışlar ise 3. Köprü güzergahı ve bu güzergahta bulunan konut siteleriyle ilişkilidir.

Araştırmayı yaparken bu okulların, kampüs tipi (spor salonları, aktivite alanlarıyla genişlemiş, genellikle ortaokul ve lise eğitim binalarının da yer aldığı, geniş bir alanı kaplayan okullar), orta ölçekli (okul, bahçesi, spor alanlarından ibaret okullar) ve apartman tipi (genellikle dershanelerden çevrilmiş, yerleşim dokusuna sıkışmış, fiziksel imkanları oldukça kısıtlı olan okullar) olmak üzere 3 tipte sınırlandırabileceğimiz mekansal özelliklere sahip olduğunu öğrendik. Ancak ulaştığımız okulların hepsini buna göre kategorize etmek ve yerleşim dokularına göre veri şeklinde işlemek bu çalışma kapsamında mümkün olmadı. Dolayısıyla okulun fiziksel imkanlarıyla yerleşim dokusunda varoluşu irdelenmesi gereken bir konu olarak önümüzde duruyor. 

Buna göre, her okul tipinin yer seçim kriterleri, çevre yerleşimlerde kira ve satılık fiyat artışı analizleri ile birlikte incelendiğinde özellikle görece eski semt ve ilçe merkezlerine yapı bazlı dönüşüm ya da soylulaşma bağlamında etkisi olabilir mi? Bu okullar kira dengesini, dolayısıyla kent içi hareketliliği nasıl etkiliyor? Kampüs tipi okullar, çevresiyle nasıl bir ilişki kuruyor? Yer seçim kriterleri neler, merkez ve çeper ilişkisinde tetikleyici rolleri var mı? Üst ölçek okumanın doğurduğu bu soruları daha detaylı incelemelerle çoğaltmak ve yanıtlamak mümkün görünüyor. Özellikle “eğitim gayrimenkulü sektörü” başlıklı yeni bir sektörün ortaya çıktığı düşünüldüğünde… 

Bir Arazi Geliştiricisi Olarak Özel Okul 

İstanbul özelinde araştırdığımız bu okullar içerisinde bazı eğitim kurumları, zincir okullarıyla dikkat çekiyor. Bir sonraki zincir okulun açılacağı lokasyonun önem kazandığı bu pazarda, kurumların küresel sermaye ve gayrimenkul sektörüyle kurdukları ortaklık ve ilişkileri de bulunuyor. 

Çalışma kapsamında hazırladığımız ağ haritasında bu okullar, yer seçiminin yoğunlaştığı semtleri vurgulayacak şekilde ilişkilendirilmiştir. Okulların inşaat şirketleri ve konut projeleriyle kurduğu ilişkiler de haritada yer almaktadır. Ayrıca pazarlama kanallarında bünyesinde bulundurduğu okulla öne çıkan konut projeleri de haritaya işlenmiştir. 

İstanbul içerisinde şube sayılarıyla dikkat çeken okullar üç grupta toplanabilir. Bunlardan birincisi dershanelerden dönüştürülen okullardır. Mekansal özellikleri bağlamında apartman tipi okullar çoğunlukla bu grup içerisinde bulunmaktadır. Bu okullar: Final Okulları, Bilfen Okulları, Bil Okulları’dır.  

İkinci gruptaki okullar, gayrimenkul sektörüyle resmi ortaklık bağı bulunmasa da bulunduğu arazilerde değer artışı yaratan ve lüks projelerin lokasyon olarak dikkate aldığı okullardır. Bu okullar: Bahçeşehir Koleji ve İstek Okulları’dır.   

Üçüncü gruptaki okullar ise, bağlı bulunduğu şirketler grubu içerisinde inşaat şirketleri bulunan, eğitim yapılarının bu şirketler tarafından doğrudan arazi geliştirme projesi olarak yapıldığı, diğer eğitim kurumlarının inşaat ve arazi geliştirme işlerini de yapan, bunun yanında AVM ve kentsel dönüşüm projelerinde imzası bulunan, inşaat sektörünün öne çıkan projelerinde ortaklıklar kuran okullardır. Bu okullar: Mektebim Okulları, Okyanus Koleji ve sahibi olduğu Era Okulları ve Doğa Koleji’dir.   

Bu okullardan en görünür olan Doğa Koleji’nin kurumsal tanıtım sayfasında, kampüs sayısı ve mimariye olan vurgu öne çıkmaktadır:  

“2002 yılında kurulan Doğa Koleji; 110 kampüs, 82 bin öğrenci, 8 bin 760 öğretmen ve 11.500 çalışanıyla Türkiye’de eğitim sektörüne yön vermeye devam ediyor.” 

“Etkileyici Mimari ve Donanımlara Sahip Kampüslerimiz Tüm Türkiye’yi Süslüyor

Çevre dostu kampüslerimiz öğrencilere mutlu, sosyal, güvenli bir ortam sunarken etkileyici mimarileri herkesin dikkatini çekiyor. Ödüllü mimarlar tarafından tasarlanan sosyal alanları, eğitim sistemimizin yüksek standartları olarak tüm kampüslerimizde öğrencilerimize sunuyoruz.”5

Eğitim kurumunun bağlı bulunduğu Doğa Grup’un resmi internet sitesinde ise, birçok sektörle birlikte inşaat ve gayrimenkul geliştirme şirketi sahibi olduğunu, Doğa Okulları markası “güvencesiyle” proje tanıtımı yaptığını görülmektedir:

“Başta İstanbul olmak üzere Türkiye’nin değer kazanan her ilinde, yerinde olma hedefiyle yola çıkan DOA Yapı, güçlü finansal yapısı, yenilikçi yönetim anlayışı ve tecrübeli ekibi ile öncelikli olarak merkezi lokasyonlarda kentsel dönüşüm projeleri geliştirmektedir. Ayrıca, inşaat sektöründeki proje geliştirme bilgi ve tecrübesini güçlü ortaklık modelleriyle sentezleyerek sektörde bilinirliliği yüksek bir marka haline gelmeyi hedeflemektedir.

Projelerinde doğa unsurunu göz önünde tutan DOA Yapı, konforu ve güvenliği yüksek, modern çizgiler taşıyan, bulunduğu bölgenin dokusuyla bütünleşik yaşam alanları geliştirmektedir.”6

“Doğa Okulları’nı da bünyesinde bulunduran DY Doğa Yatırım Kurtköy projelerini basınla paylaşacak.”7

Zincir okullar ağında öne çıkan Mektebim Okulları’nın bağlı bulunduğu De-Nar İnşaat yetkililerinin açıklamaları ise eğitim sektörünün gayrimenkul sektöründeki yeni etkin rolünü ispatlar niteliktedir:  

“Eğitim yapılarının şöyle güzel bir tarafı var. Hangi sektörde olursanız olun bir lokasyonu var: Ofis dediğin, MİA bölgesinde olur. Otel yapacaksanız, 10 yer sayamazsınız bölge olarak. Ama eğitim öyle değil. Gaziosmanpaşa’da 5 dönüm araziniz var. Ne yapacaksınız? Otel mi, ofis mi? Ama Gaziosmanpaşa’da ayda çocuğuna 1.000 lira ayırabilen bir aileye okul yaparsınız. O değersiz görünen hiçbir fizibiliteye uymayan arsa, 150-200.000 kira geliri getirebilecek bir mülk olabilir.” 

“(…) Projeler artık özel okul markasıyla anlaşıp; tanıtım kataloğunda ‘İçinde bu okullar olacak’ diyor. İstanbul gibi hatta İzmir ve Ankara için de bunu söyleyebiliriz, en yakın okul en iyi okul mantığıyla düşünüyorsunuz. Çocuğunuzun günde bir buçuk, iki saat servisle gidip gelmesi hem maddi hem manevi olarak yıpratıcı. Hele 12 yaşın altındaki çocuklar için çok daha zor. Bu nedenle hem anaokulu hem de ilkokul projelerinin konut projelerinin içinde mutlaka yer alması gerekiyor. Bu, konut satış ve kiralanmasına çok ciddi bir hız da kazandırıyor.”8

Kolaj: Online yayınlarda özel
okul reklamlarından bir seçki

Tüm bu açıklamalar ve ilişkiler özel okulların çocuklara daha geniş faaliyet alanı sunan eğitim kurumları olmaktan öte neoliberal kentleşme pratiğinde önemli rol üstlendiklerini ve okulun mahalli kurucu anlamının dönüştüğünü kanıtlar nitelikte. Okulların açıldığı yıllara göre arazi fiyatlarındaki değişim, konut satışlarındaki hız artışı ise ampirik çalışmalarla derinleşmeyi bekleyen konular.  

Sonuç Yerine 

Kentleşme pratiği içerisinde kurucu kamusal işlevlere sahip mekanların yapısal dönüşümler geçirdiği bir paradigma içerisinde yaşıyoruz. Bu çerçevede mahalli bir birim olan ilkokulun küresel ekrana çıkış hikayesi oldukça tanıdık. Sektör yönelişine bakılırsa stoğunu tüketmeye yaklaşan AVM ve ofis alanlarının yanında özel okulun yeni bir oyuncu olarak önemini kuvvetlendireceği aşikar. Öte yandan okulların geçirdiği dönüşümü tartışmak kent hakkı kavramının sınırlarını eğitim hakkını içerecek şekilde genişletiyor. Çünkü devlet elinden çıkıp gitgide özel yatırımlara teslim edilen ve sektörleşen eğitimin hak temelli bağlamı da bu çerçevede yapıbozuma uğruyor.  Kamunun sağlamakla yükümlü olduğu eğitim hakkı kamusal alandan çekilerek ebeveynin kaygısına sıkışıyor. Çocuğun erişiminden uzaklaşıyor, ebeveynler üzerinden bir “tercih” nesnesi haline geliyor ve böylelikle sınıfsal bir karakter kazanıyor. Çocuğun toplumsal yaşam kurgusunun içerisinde süregelen “edilgen” rolü ve bu rolün sınıfsal bağlamı yeniden üretiliyor. Türkiye’ye ait sorunlu eğitim sisteminin kentsel mekan üzerinde küresel oyuncuları sahaya katarak mekansallaşmasından ve çocukluk hallerinin küresel sermayenin nesnesi haline gelmesinden bahsediyoruz. 

Eğitim sisteminin sorunları, bu sorunların çocuklarda yaratması muhtemel hasar muhalefetin, aktivistlerin ve akademinin önemli konu başlıklarından olsa da, bu mekansallaşmanın nasıl bir çocukluk yaşattığına dair ipuçları ne yazık ki yok denecek kadar az. Yaşam alanı olarak kapalı site, oyun alanı olarak AVM ve eğitim alanı olarak özel okul üçgeninde, otomobil ve servisler içerisinde, erişimin adım olmaktan çıktığı bir çocukluğun anlam dünyasını ve deneyimleme biçimlerini bilmiyoruz. Bu nedenle araştırmamızın derinleşmesini sağlayacak en önemli gelecek güzergahlardan biri, çocuklar nezdinde bu mekansallaşmanın ifade ettiği yaşam biçimini anlamak olacaktır. 

Bölümler içerisinde ulaştığımız sonuçları toparlamak gerekirse; 

  • Özel okullar, daha geniş faaliyet alanı sunan eğitim kurumları olmanın ötesinde kentleşme pratiklerini yönlendiren arazi geliştirme projelerine dönüşmüşlerdir.
  • Okulun mahalli kurucu anlamı, devlet elinden çıkarak kentsel alanda neoliberal paradigma çerçevesinde yeni kurucu anlamlar kazanmaktadır.  
  • Özel okulların kapalı site kümeleriyle kuvvetli iletişimleri bulunmakta, bu iletişim konut pazarında yeni rekabet unsurları yaratmaktadır. 
  • Zincir okulların bağlı bulunduğu şirketler, inşaat sektörünün içerisinde aktif rol almakta ve inşaat sektörü içerisinde eğitim ve gayrimenkulü birleştiren yeni sektör kümeleri oluşturmaktadır.
  • Bu çerçevede okulların yarattığı çevre yerleşimlerinde yarattığı ekonomik ve sosyal dönüşümler ampirik çalışmalarla derinleştirilmeye muhtaçtır. 
  • Eğitime erişim hakkı sınıfsal ve mekansal ayrışmaların konusu haline gelmiş, çocuğun eğitime erişebilirliği gayrimenkul sektörünün rekabet nesnesine dönüşmüştür. 
  • Sektör rekabetinin içerisinde çocuk ve ebeveyn temsil biçimleri araştırılması gereken konular arasındadır.  

1- Yalçıntan, M. vd. (2014) “İstanbul Dönüşüm Coğrafyası”, Yeni İstanbul Çalışmaları içinde, ed. Ayfer Bartu Candan ve Cenk Özbay, İstanbul: Metis. Çalışmanın online yayınına ulaşmak için bkz. istanbuldonusumcografyasi.wordpress.com/ (Erişim tarihi: 31 Ekim 2017)

2- A.g.y.

3- A.g.y.

4- İstanbul’da bulunan özel ilkokullara www.okul.com.tr sitesinden erişilmiştir. (Erişim tarihi: 31 Ekim 2017)

5- www.dogakoleji.k12.tr/tr/hakkimizda/kurumsal (Erişim tarihi: 31 Ekim 2017)

6- www.dogagrup.com.tr/tr/index.php?page=gayrimenkul (Erişim tarihi: 31 Ekim 2017)

7- www.yeniprojeler.com/emlak-gundemi/dy-doga-yatirim-2014-marka-lansmaniproje-sats-toplantisi (Erişim tarihi: 31 Ekim 2017)

8- www.gayrimenkulturkiye.com/2017/04/24/egitim-ozel-sektorun-elinde-buyuyecek (Erişim tarihi: 31 Ekim 2017)

DÖN