Metin ve Fotoğraflar:
M. Cevahir Akbaş

Çeltiğin tarihi ve insanların hayatının bir parçası olması tahminlerimizden çok eskiye dayanıyor. Yaklaşık on bin yıl önce, avcı toplayıcılar, yaşam biçimlerini değiştirecek bir hamle yaparak üretime geçtiler ve çeltik yetiştirmeye başladılar. Çin’de yerleşik hayata geçişle birlikte günümüze kadar gelinen süreçte çeltik her zaman önemli bir besin kaynağı olmuştur. İşlenerek pirinç haline gelen çeltik, Çin ve Hindistan’da yaygın bir şekilde tüketilmektedir. Türkiye’de ise ilk olarak 500 yıl önce güney bölgesinde üretildiği sanılmaktadır.

Çeltik, ülkemizin birçok yöresinde ancak sulamayla yetiştirilebilmektedir. Ayrıca en uygun yetişme koşullarını alüvyal ovalar ve büyük akarsu boylarındaki vadi tabanı ovalarında bulur. Ancak çeltik tarımının hem çok zahmetli olması hem de alüvyal ovaların başka zirai bitkilere ayrılması bu bitkinin yetişme alanlarını sınırlandırmaktadır.

Bu yüzdendir ki nehir kıyılarındaki verimli topraklar bu tahılın yetiştirilmesi için özel bir imkan sağlamaktadır. Suyla iç içe olan bu tarım türünün üretimi ülkemizde yaygın olarak Marmara bölgesinde Meriç Nehri kıyılarında, Karadeniz bölgesinde Kızılırmak’ın döküldüğü Bafra Deltası’ndan başlayarak Sinop, Kastamonu ve Çorum üzerinden ırmağın kollarını takip eden bölgelerde uzun yıllardır devam etmektedir.

Fotoğrafların çekildiği Çorum’un Kargı ilçesi, coğrafi olarak hem bölgenin dağların arasında kalan düz bir vadide, ırmak boyunun etrafında yer alması hem de Türkiye’de ilk çeltik fabrikasının 1926 yılında yakın bir bölgede kurulması sebebiyle çeltik üretiminin geçmişten günümüze devam ettiği ve bu tarım ağı üzerinden ekonomik hareketliliğin oluştuğu bir ilçedir. Kızılırmak ve Devrez Çayı’nın Kargı ilçesinden geçmesi, topraklarının sulak tarıma elverişli olmasını sağlamıştır. Bölge insanının tarımsal faaliyetleri su kaynaklarının devamlılığından dolayı hiçbir zaman aksamaya uğramamıştır ve  yılın dokuz ayının tarımla iç içe geçmesi nedeniyle çeltik tarımı, tarımsal üretimin yanında bir hayat biçimi olarak karşımıza çıkmaktadır. 

Çeltik, nihai tüketim ürünü olan pirinç olarak sofraya gelirken, meşakkatli ve özen gösterilmesi gereken bir yolculuktan geçmektedir. 

Çeltik sahasında sulama işlemi, yakın çevrede bulunan, Kızılırmak ve Devrez Çayı üzerinde kooperatifler tarafından yönetilen su pompalama tesislerinden yürütülmektedir. Alana yayılan ve her bir üretim sahasında dolaşımı sağlanan su kanallarının olduğu bir sistem kurulmuştur. Sorumlu kişilerce kontrollü bir şekilde işletilen su dağıtım sistemi, su kaynağından bütün sahaya doğrudan aktarımı sağlamaktadır. 

Tüm sahaya su verilmesiyle birlikte artık gübreleme süreci başlamaktadır. Bölgede üretim çok olmasına rağmen büyük bir sanayi olmamasından dolayı gübreleme işlemleri, toprağı işleten kişiler tarafından kendi imkanlarıyla ve genellikle aile bireylerinin yardımlarıyla gerçekleştirilmektedir. Sırt çantası olarak tasarlanmış motorlu gübreleme makineleriyle alanın her noktasına gübreler serpilmektedir.

Mayıs ayıyla başlayan filizlenme dönemi, tavaların (ekim alanları) devamlı temiz tutulmasıyla ve titizlikle sağlanan bakımıyla temmuz ayının sonuna kadar devam etmektedir. Çeltik tarımında filizlerin gelişimini engelleyen ve verimliliği düşüren en tehlikeli unsur yabani otlardır. Yabani otların yetişen filizlere çok benzemesi, otların ayırt edilmesi konusunda büyük zorluk oluşturmaktadır. Ne var ki, çeltik tarımına yıllarını veren kişiler çok hızlı bir şekilde bu yabani otları ayırt edip imha etmektedir. Fakat bu işlemi gerçekleştirirken filizlerin ezilmemesi için saatlerce suyun içinde çıplak ayakla gezmeleri yorucu olmakla birlikte sağlık sorunlarına sebep olmaktadır. 

Hasat sürecinde biçerdöverler, bölgede gece gündüz mesai yaparak her köy için ayrılan sürede hızlı bir şekilde tüm sahayı biçmektedir. Biçerdöverler çok az sayıda kişide bulunmaktadır. Bu kişiler kendi üretim alanlarının dışında diğer çiftçilerin topraklarını, belli bir ücret karşılığında veya sürdükleri alandan çıkan hasattan belli oranda bir hak talep ederek sürmektedirler.

Çeltik tarımının gerçekleştiği araziler küçük parçalardan oluşmakla birlikte bu arazilerin mülkiyeti birçok aileye dağılmış vaziyettedir. Bu yüzden aile bireyleri ağırlıklı olarak bir arada çalışmaktadır. Tavalarda genellikle erkek aile bireyleri gübreleme ve ilaçlama esnasında çalışmaktadır. Kadınlar ise bir yandan gübre hazırlama, tavadaki kişinin gittiği yöne göre malzemelerin sevkiyatı ve erkeklerin sırtında taşıdıkları gübreleme aletine gübre takviyesi işleri ile ilgilenmektedir. Tavaların içindeki kişi, bu sayede su ile kaplı bataklık alandan çıkıp tekrar malzemelerin olduğu alana dönerek vakit kaybetmeyip, destek vermeye gelen kişi sayesinde süreci hızlandırabilmektedir. Bahsedildiği gibi bu sürece genellikle kadınlar destek olurken, duruma göre çocukların da yardım ettiği görülmektedir.

Ekonomik Dönüşüm ve Roller

Çeltik tarımında, üreticiler dışında biçerciler ve çeltiğin nihai tüketim hali olan pirince dönüşümünü sağlayan fabrikalar da yer almaktadır. Bu süreçte çokça görülen durumlardan birisi de paradan çok hak ediş sisteminin geçerli olmasıdır. Bu sistemde çeltik arazisini biçen kişi çıkan hasattan belli bir hak alır. Bunun karşılığı yine “hak” ismini verdikleri bir kova ölçü birimidir. Bir hak 13 kilogram çeltiğe denk gelmektedir. Aynı şekilde fabrikalar da gerekli işlemlerden sonra elde edilen pirinçten hak ettiği payı alarak, kalanını üreticiye teslim eder. 

Asıl ticari süreç bu noktada başlamaktadır.

Bölge halkı pirinci fabrikalara belli bir fiyattan satmanın yanı sıra büyük şehirlerdeki akrabalarına göndererek oralarda da satış yaptırmaktadır. Bu ikinci yöntemde aracıları devreden çıkardıklarından elde ettikleri kâr daha fazla olmaktadır. Tabii bu süreci meşakkatli kılan, büyük şehirlere giden otobüslere veya ortaklaşa tutulan nakliye araçlarına ödenen ücretlerin getirdiği yük ve ödemelerin gecikmeli gerçekleşmesidir. Bölgede küçüklü büyüklü birçok fabrika yer almaktadır. Mahsulünü alan kişi, ona en az kesintiyi yapacak fabrikada sıraya girer. Bu süreçte mahsullerin karışmaması için defterler tutulur ve çuvalların üzerine isimler yazılır. 

Pirinç üretiminde önemli noktalardan birisi de verimliliktir. Çeltikler boş çıkabileceği gibi kırık pirinç denilen yarım pirinçler de ortaya çıkmaktadır. Verimlilik, yarım pirinçlerin ve boş pirinçlerin tam pirinçlere oranına göre de hesaplanmaktadır. Genellikle bu oran %50 ile %70 arasında değişim göstermektedir. %70, o yılki hasadın verimli olduğunu gösteren bir orandır. Verimlilik, mahsul fabrikaya geldiğinde numune alınan 100 gramlık çeltikten, küçük bir pirinç numune makinesinde hesaplanmaktadır. Bu noktada çıkan sonuç, üretici için de o yılı nasıl geçirdiğinin ve eline tahminen ne kadar pirinç geçeceğinin göstergesidir. 

Göç, Nüfusun Azalması ve Yaşlılar

Kalkınmada öncelikli bölgeler içinde yer alan Kargı ilçesi ve çevresi son 20 yılda büyük şehirlere çok fazla göç vermiştir. Günümüzde genç nüfusun bölgeden göç etmesinde iki önemli unsurun dikkat çektiğini söyleyebiliriz: Üniversiteli birey sayısı nın artması ve eğitim aldıkları alanlarda iş imkanlarını bölgede bulamamaları. 

Günümüzde genç nüfusun tarım ile uğraşmaması ister istemez, çeltik tarımının yükünü yine bölgedeki yaşlı nüfusun omuzlarına yüklüyor. Yeni nesillerden sahiplenenler olmadığı için, çeltik tarımıyla geçimini sağlayan aile sayısı da azalmış durumda. Geçmişe göre çok daha az ailenin bölgede bu tarıma mesai harcadığı görülmektedir. Çeltiğin bölgedeki geleceği sorulduğunda, emek verenler tarafında da geleceğinin umut vadetmediği dile getiriliyor.

Çeltik tarımında, ülkemizdeki diğer tarım ürünlerinde gündeme gelen maliyetlerin yükselmesi sorunu, tarımsal üretimin geçmişe göre azalmasında önemli faktörlerden biri olarak değerlendiriliyor. Bunlardan başlıcaları mazot fiyatlarının yükselmesi, gübre fiyatlarının devamlı artması. Pirinçten elde edilen gelir yıllar içinde birim fiyat olarak çok değişmese de artan maliyetler emeğin karşılığının alınamamasına neden oluyor. Bu nedenle çeltik tarımını bırakan çok aile var, devam edenler ise yıllardır emek verdiği için devam ediyor.

Yakın dönemde uygulanan tarım politikaları sonucunda verilen emeğin ekonomik geri dönüşünün alınamamasının çeltik üretimini sürdürenlerin gün geçtikçe azalmasına hatta üretimin geleceğinin riske girmesine yol açması, beni, bu üretimin görsel belleğini oluşturmaya yönlendirmiştir.

Metin ve Fotoğraflar:
M. Cevahir Akbaş

Çeltiğin tarihi ve insanların hayatının bir parçası olması tahminlerimizden çok eskiye dayanıyor. Yaklaşık on bin yıl önce, avcı toplayıcılar, yaşam biçimlerini değiştirecek bir hamle yaparak üretime geçtiler ve çeltik yetiştirmeye başladılar. Çin’de yerleşik hayata geçişle birlikte günümüze kadar gelinen süreçte çeltik her zaman önemli bir besin kaynağı olmuştur. İşlenerek pirinç haline gelen çeltik, Çin ve Hindistan’da yaygın bir şekilde tüketilmektedir. Türkiye’de ise ilk olarak 500 yıl önce güney bölgesinde üretildiği sanılmaktadır.

Çeltik, ülkemizin birçok yöresinde ancak sulamayla yetiştirilebilmektedir. Ayrıca en uygun yetişme koşullarını alüvyal ovalar ve büyük akarsu boylarındaki vadi tabanı ovalarında bulur. Ancak çeltik tarımının hem çok zahmetli olması hem de alüvyal ovaların başka zirai bitkilere ayrılması bu bitkinin yetişme alanlarını sınırlandırmaktadır.

Bu yüzdendir ki nehir kıyılarındaki verimli topraklar bu tahılın yetiştirilmesi için özel bir imkan sağlamaktadır. Suyla iç içe olan bu tarım türünün üretimi ülkemizde yaygın olarak Marmara bölgesinde Meriç Nehri kıyılarında, Karadeniz bölgesinde Kızılırmak’ın döküldüğü Bafra Deltası’ndan başlayarak Sinop, Kastamonu ve Çorum üzerinden ırmağın kollarını takip eden bölgelerde uzun yıllardır devam etmektedir.

Fotoğrafların çekildiği Çorum’un Kargı ilçesi, coğrafi olarak hem bölgenin dağların arasında kalan düz bir vadide, ırmak boyunun etrafında yer alması hem de Türkiye’de ilk çeltik fabrikasının 1926 yılında yakın bir bölgede kurulması sebebiyle çeltik üretiminin geçmişten günümüze devam ettiği ve bu tarım ağı üzerinden ekonomik hareketliliğin oluştuğu bir ilçedir. Kızılırmak ve Devrez Çayı’nın Kargı ilçesinden geçmesi, topraklarının sulak tarıma elverişli olmasını sağlamıştır. Bölge insanının tarımsal faaliyetleri su kaynaklarının devamlılığından dolayı hiçbir zaman aksamaya uğramamıştır ve  yılın dokuz ayının tarımla iç içe geçmesi nedeniyle çeltik tarımı, tarımsal üretimin yanında bir hayat biçimi olarak karşımıza çıkmaktadır. 

Çeltik, nihai tüketim ürünü olan pirinç olarak sofraya gelirken, meşakkatli ve özen gösterilmesi gereken bir yolculuktan geçmektedir. 

Çeltik sahasında sulama işlemi, yakın çevrede bulunan, Kızılırmak ve Devrez Çayı üzerinde kooperatifler tarafından yönetilen su pompalama tesislerinden yürütülmektedir. Alana yayılan ve her bir üretim sahasında dolaşımı sağlanan su kanallarının olduğu bir sistem kurulmuştur. Sorumlu kişilerce kontrollü bir şekilde işletilen su dağıtım sistemi, su kaynağından bütün sahaya doğrudan aktarımı sağlamaktadır. 

Tüm sahaya su verilmesiyle birlikte artık gübreleme süreci başlamaktadır. Bölgede üretim çok olmasına rağmen büyük bir sanayi olmamasından dolayı gübreleme işlemleri, toprağı işleten kişiler tarafından kendi imkanlarıyla ve genellikle aile bireylerinin yardımlarıyla gerçekleştirilmektedir. Sırt çantası olarak tasarlanmış motorlu gübreleme makineleriyle alanın her noktasına gübreler serpilmektedir.

Mayıs ayıyla başlayan filizlenme dönemi, tavaların (ekim alanları) devamlı temiz tutulmasıyla ve titizlikle sağlanan bakımıyla temmuz ayının sonuna kadar devam etmektedir. Çeltik tarımında filizlerin gelişimini engelleyen ve verimliliği düşüren en tehlikeli unsur yabani otlardır. Yabani otların yetişen filizlere çok benzemesi, otların ayırt edilmesi konusunda büyük zorluk oluşturmaktadır. Ne var ki, çeltik tarımına yıllarını veren kişiler çok hızlı bir şekilde bu yabani otları ayırt edip imha etmektedir. Fakat bu işlemi gerçekleştirirken filizlerin ezilmemesi için saatlerce suyun içinde çıplak ayakla gezmeleri yorucu olmakla birlikte sağlık sorunlarına sebep olmaktadır. 

Hasat sürecinde biçerdöverler, bölgede gece gündüz mesai yaparak her köy için ayrılan sürede hızlı bir şekilde tüm sahayı biçmektedir. Biçerdöverler çok az sayıda kişide bulunmaktadır. Bu kişiler kendi üretim alanlarının dışında diğer çiftçilerin topraklarını, belli bir ücret karşılığında veya sürdükleri alandan çıkan hasattan belli oranda bir hak talep ederek sürmektedirler.

Çeltik tarımının gerçekleştiği araziler küçük parçalardan oluşmakla birlikte bu arazilerin mülkiyeti birçok aileye dağılmış vaziyettedir. Bu yüzden aile bireyleri ağırlıklı olarak bir arada çalışmaktadır. Tavalarda genellikle erkek aile bireyleri gübreleme ve ilaçlama esnasında çalışmaktadır. Kadınlar ise bir yandan gübre hazırlama, tavadaki kişinin gittiği yöne göre malzemelerin sevkiyatı ve erkeklerin sırtında taşıdıkları gübreleme aletine gübre takviyesi işleri ile ilgilenmektedir. Tavaların içindeki kişi, bu sayede su ile kaplı bataklık alandan çıkıp tekrar malzemelerin olduğu alana dönerek vakit kaybetmeyip, destek vermeye gelen kişi sayesinde süreci hızlandırabilmektedir. Bahsedildiği gibi bu sürece genellikle kadınlar destek olurken, duruma göre çocukların da yardım ettiği görülmektedir.

Ekonomik Dönüşüm ve Roller

Çeltik tarımında, üreticiler dışında biçerciler ve çeltiğin nihai tüketim hali olan pirince dönüşümünü sağlayan fabrikalar da yer almaktadır. Bu süreçte çokça görülen durumlardan birisi de paradan çok hak ediş sisteminin geçerli olmasıdır. Bu sistemde çeltik arazisini biçen kişi çıkan hasattan belli bir hak alır. Bunun karşılığı yine “hak” ismini verdikleri bir kova ölçü birimidir. Bir hak 13 kilogram çeltiğe denk gelmektedir. Aynı şekilde fabrikalar da gerekli işlemlerden sonra elde edilen pirinçten hak ettiği payı alarak, kalanını üreticiye teslim eder. 

Asıl ticari süreç bu noktada başlamaktadır.

Bölge halkı pirinci fabrikalara belli bir fiyattan satmanın yanı sıra büyük şehirlerdeki akrabalarına göndererek oralarda da satış yaptırmaktadır. Bu ikinci yöntemde aracıları devreden çıkardıklarından elde ettikleri kâr daha fazla olmaktadır. Tabii bu süreci meşakkatli kılan, büyük şehirlere giden otobüslere veya ortaklaşa tutulan nakliye araçlarına ödenen ücretlerin getirdiği yük ve ödemelerin gecikmeli gerçekleşmesidir. Bölgede küçüklü büyüklü birçok fabrika yer almaktadır. Mahsulünü alan kişi, ona en az kesintiyi yapacak fabrikada sıraya girer. Bu süreçte mahsullerin karışmaması için defterler tutulur ve çuvalların üzerine isimler yazılır. 

Pirinç üretiminde önemli noktalardan birisi de verimliliktir. Çeltikler boş çıkabileceği gibi kırık pirinç denilen yarım pirinçler de ortaya çıkmaktadır. Verimlilik, yarım pirinçlerin ve boş pirinçlerin tam pirinçlere oranına göre de hesaplanmaktadır. Genellikle bu oran %50 ile %70 arasında değişim göstermektedir. %70, o yılki hasadın verimli olduğunu gösteren bir orandır. Verimlilik, mahsul fabrikaya geldiğinde numune alınan 100 gramlık çeltikten, küçük bir pirinç numune makinesinde hesaplanmaktadır. Bu noktada çıkan sonuç, üretici için de o yılı nasıl geçirdiğinin ve eline tahminen ne kadar pirinç geçeceğinin göstergesidir. 

Göç, Nüfusun Azalması ve Yaşlılar

Kalkınmada öncelikli bölgeler içinde yer alan Kargı ilçesi ve çevresi son 20 yılda büyük şehirlere çok fazla göç vermiştir. Günümüzde genç nüfusun bölgeden göç etmesinde iki önemli unsurun dikkat çektiğini söyleyebiliriz: Üniversiteli birey sayısı nın artması ve eğitim aldıkları alanlarda iş imkanlarını bölgede bulamamaları. 

Günümüzde genç nüfusun tarım ile uğraşmaması ister istemez, çeltik tarımının yükünü yine bölgedeki yaşlı nüfusun omuzlarına yüklüyor. Yeni nesillerden sahiplenenler olmadığı için, çeltik tarımıyla geçimini sağlayan aile sayısı da azalmış durumda. Geçmişe göre çok daha az ailenin bölgede bu tarıma mesai harcadığı görülmektedir. Çeltiğin bölgedeki geleceği sorulduğunda, emek verenler tarafında da geleceğinin umut vadetmediği dile getiriliyor.

Çeltik tarımında, ülkemizdeki diğer tarım ürünlerinde gündeme gelen maliyetlerin yükselmesi sorunu, tarımsal üretimin geçmişe göre azalmasında önemli faktörlerden biri olarak değerlendiriliyor. Bunlardan başlıcaları mazot fiyatlarının yükselmesi, gübre fiyatlarının devamlı artması. Pirinçten elde edilen gelir yıllar içinde birim fiyat olarak çok değişmese de artan maliyetler emeğin karşılığının alınamamasına neden oluyor. Bu nedenle çeltik tarımını bırakan çok aile var, devam edenler ise yıllardır emek verdiği için devam ediyor.

Yakın dönemde uygulanan tarım politikaları sonucunda verilen emeğin ekonomik geri dönüşünün alınamamasının çeltik üretimini sürdürenlerin gün geçtikçe azalmasına hatta üretimin geleceğinin riske girmesine yol açması, beni, bu üretimin görsel belleğini oluşturmaya yönlendirmiştir.

DÖN