Merve Koç

Bu çalışma, kent hakkı üzerine söylemlerin arttığı ve bizim de engellilerin kent hakkını tartıştığımız şu günlerde, Down sendromu olan bireylerin tartışmalara ve engellilere yönelik yapılan düzenlemelere ne kadar dahil edildiği üzerinedir.

Çalışmayı ortaya çıkaran iki sorunsal vardır: Bunlardan ilki, engelsiz kent söylemlerini ve engelsiz üniversite tasarımlarını incelediğimizde zihinsel engelli bireylerin bu süreçlerde göz ardı edilmesidir. Engelliler için yapılan düzenlemeleri düşündüğümüzde aklımıza gelen şeyler rampalar, asansörler, izli yollar olur. Bunlar dışında, zihinsel engelliler için yapılan düzenlemeler için zihnimizi oldukça yormamız gerekecektir.

İkinci sorunsala bizi götüren şey, zihinsel engelli bireyler hakkındaki bilinçsizliktir. Bir arkadaşımın “Down sendromlu biri yürüyebilir mi?” sorusu kafamızdaki engellilik algısını bedensel engellilerin ne derece şekillendirdiğini gösterir. Öyle ki engellilere yönelik düzenlemelerde tüm engellileri temsilen tekerlekli sandalye işaretleri görülür. Oysa Down sendromu yürümeye engel değildir. Dolayısıyla yürüme problemine yönelik düzenlemeler Down sendromu olan bireyler için düşünülmüş çözümler olarak söylenemez. Bu durumda onların hiçbir düzenlemeye ihtiyacı olmadığını mı düşünmeliyiz? Eğer öyleyse, neden Down sendromu olan bireylerle kent hayatımızda bu kadar az karşılaşıyoruz?

Bu iki sorunsal karşısında diyebilirim ki Down sendromu olan bireylerin özellikleri ve kapasiteleri hakkındaki bilgisizlik ve engellilerin erişim sorunlarının daha çok tekerlekli sandalyeli bireylerin sorunlarına indirgenmiş olması, Down sendromu olan bireyin kentle ve dolayısıyla toplumla da bütünleşmesine engeldir.

Çalışma, yukarıdaki iki sorunsalı ve hipotezi dikkate alarak; engelliler için yapılan kentsel düzenlemeleri kent hakkı ve Down sendromu olan bireyler açısından değerlendirmeyi hedefliyor. Yazının sonunda ise Down sendromlu birey Ayşegül Kara ile yapılan mülakata yer verilerek, onun kentsel deneyimi aktarılacaktır.

Engellilerin Kent Hakkı

“Kent hakkı” kavramı Lefebvre tarafından 1968’de Paris Ayaklanmaları sırasında “Daha adil bir kentsel düzen nasıl olur?” sorusuna cevap ararken ortaya atılmıştır. Kent hakkı, herkes için eşit ve adil bir kent düşüdür. Lefebvre’e göre kent hakkı, kentin asıl sahipleri tarafından geri alınmasını ve arzulara ve ihtiyaçlara uygun şekillerde kentin yeniden dönüştürülmesini içerir.1

Harvey de kent hakkını var olana erişim hakkından ziyade, var olanı değiştirme hakkı olarak nitelendirmektedir.2 De Souza’ya göre ise kent hakkı, tüm gündelik yaşam alışkanlıklarına, insani ihtiyaçlara ve temel ihtiyaçlar dahilindeki tüm bileşenlere erişebilme hakkını betimler.3

Kent hakkı, aslında yaşadığımız toplumu ve mekânı değiştirmeye yönelik bir çağrıdır. Aynı zamanda kentsel karşılaşma hakkıdır ve bu hak kentte yaşayan herkese tanınmalıdır. Başta dışlananlar, yoksunlar, yabancılaşmışlar, hoşnutsuzlar ve tedirginler olmak üzere herkes, mekânı ve kendini yeniden üretme hakkına sahiptir.4 Bu nedenle engelli gruplar dahil kentte yaşayan herkes kentin sahibidir ve kent üzerine söz söyleyebilir. Engelli gruplar, erişimden ulaşıma ihtiyacı olan her ne varsa talep etmeli ve mekanları ihtiyaçları doğrultusunda dönüştürebilmelidir. Ancak zihinsel engelli gruplar hem kent hakkını talep etmekte hem de politika uygulayıcılar tarafından düzenlemelere dahil edilmekte geri planda kalmaktadırlar.

Down sendromu olan bireylerin özellikleri ve kapasiteleri hakkındaki bilgisizlik ve engellilerin erişim sorunlarının daha çok tekerlekli sandalyeli bireylerin sorunlarına indirgenmiş olması, Down sendromu olan bireyin kentle ve dolayısıyla toplumla da bütünleşmesine engeldir.

Zihinsel engellilere yönelik düzenleme olmamasının nedeni, öncelikle, onların tanınmamalarından ve “geri zekâlı” olarak nitelendirilmelerinden dolayı hiçbir şeyi kavrayamayacakları yönündeki yanlış algıdır. Bu noktada “zihinsel engelli” adlandırılmasıyla neyin kast edildiğini açmakta fayda var. Zihinsel engelliler eğitilebilme durumuna göre çeşitli gruplara ayrılırlar. Bunların içinde Down sendromu, otizm, öğrenme bozukluğu, hiperaktivite gibi rahatsızlıkları olan eğitilebilir zihinsel engelliler grubu bulunmaktadır. Sanılanın aksine bu grup, çeşitli düzenlemeler sayesinde kentsel hayata kolayca dahil olabilir. O halde Down sendromunu biraz açıklayalım.

Down Sendromu Nedir?

Down sendromu, belirgin bir fiziksel görünüm ve öğrenme güçlüğü yaratan ve bireylerde 46 yerine 47 kromozom bulunmasından kaynaklanan, genetik bir farklılıktır. Down sendromu oldukça sık görülmektedir. Canlı doğan her 750-800 bebekten birinde Down sendromu saptanmaktadır.5 Dünyanın her yerinde ve tüm insan ırklarında Down sendromu mevcuttur ve bu, zamanla ortaya çıkan bir durum değildir. Diğer yandan Down sendromu, ilerleyici olmayan ve eğitilebilir bir durumdur.

Down sendromu olan bireylerin görünümleri birbirine benzemektedir. Bu nedenle genellikle doğumdan sonraki birkaç gün içinde fark edilirler. Bu fiziksel görünümdeki belirginlikler Down sendromlu bireyleri hem Down sendromlu olmayan bireylerden hem de diğer zihinsel engelli bireylerin grubundan ayırmaktadır.

Türkiye’de her yıl yaklaşık 2500-3000 Down sendromlu bebek dünyaya gelmektedir ve toplam rakam 100.000’in üzerindedir.6 Türkiye Özürlüler Araştırması’na göre zihinsel engelliler kategorisindeki toplam nüfus 331.243 kişidir. Bu durumda 100.000’in üzerindeki Down sendromlu bireyler zihinsel engellilerin yaklaşık 1/3’ünü oluşturur. Yine aynı araştırmaya göre kentlerde yaşayan zihinsel engellilerin sayısı 157.676’dır.7 Bu rakamsal değerler Down sendromu olan bireylerin kent hayatıyla ilgili düzenlemeler yapılması gerektiğinin göstergesidir.

Down sendromu olan bireyler müzik, spor, sanat gibi birçok alanda başarılı olabilmektedir. Diğer engelli gruplar kadar kent hayatına dahil olabilecek kapasiteleri de mevcuttur. Bu nedenle kentle ilgili yapılan düzenlemelerde göz ardı edilmemeleri gerekmektedir.

Down sendromlu bireylerin neler yapabileceğine örnek teşkil edecek birçok Down sendromu olan birey vardır. Cannes Film Festivali’nde ödül alan oyuncu Pascal Deugene, 2007 yılında 9 millik mesafeyi yüzen ilk Down sendromlu yüzücü Karen Gaffney, Avrupa’da üniversite diploması alan ilk Down sendromlu öğrenci olan oyuncu Pablo Pinada, Lif sanatıyla benzersiz formlar meydana getiren Amerikalı fiber sanatçısı Judith Scott, 7 farklı müzik aleti çalabilen müzisyen Sujeet Desai ve bu isimlere ek olarak daha birçokları sayılabilir.8

Ayşegül Kara da üniversite eğitimi alarak memur olmuş başarılı bir Down sendromlu bireydir. Onunla kentsel deneyimleri üzerine gerçekleştirdiğimiz röportaj hem Down sendromu olan bireylerin neler yapabileceklerini hem de kentsel hayatlarında nelere ihtiyaç duyabileceklerini göstermektedir. Down sendromu olan bireylerin diğer engelli gruplar kadar kent hayatına girebilmeleri için yeterli fiziksel ve zihinsel kabiliyete sahip oldukları Ayşegül örneğinde görülmektedir. Tabii ki yaş grupları ve eğitim seviyelerine göre bu ihtiyaç ve deneyimler değişecektir ancak Ayşegül Down sendromu olan bir bireyin kentsel deneyimleri üzerine fikir vermektedir.

Down Sendromu Olan Bireylerin Kentsel Sorunları Üzerine

Türkiye’de engelli haklarının genel seyri, mevzuat temelinde gerçekleşmiştir ve 1950’li yıllara kadar sürdürülen engellilere ilişkin faaliyetler, daha yoğun bir şekilde tıbbi bakım zemininde ilerlemiştir. Engellilere yönelik kentsel düzenlemeler yakın dönemde ortaya çıkmaya başlamıştır.

Kentte yaşayan Down sendromu olan bireyler ulaşım, eğitim ve istihdam gibi alanlarda sıkıntılar çekmektedir. Bu sorunlar, merkezi yönetim, yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşlarının faaliyetleri ile çözülmeye çalışılmaktadır. Down sendromu olan bireylerin kentte erişimine baktığımız zaman, fiziksel engelli bireylerin rahatça ulaşımını sağlamak üzere yapılan rampa, asansör vb. yapılara ihtiyaç duymadıklarını görürüz. Down sendromlu bireylerin çoğu, kimsenin yardımı olmadan yürüyebilir, koşabilir veya otobüse binebilirler; bu anlamda özel bir düzenlemeye ihtiyaçları yoktur ancak öğrenme güçlüğü çektikleri için ulaşımda bazı sorunlarla karşı karşıya kalmaları olasıdır. Bu doğrultuda Down sendromu olan bir bireyin kentte bütün fiziki mekâna erişmesi ve kentin olanaklarından yararlanabilmesi için sade ve basit vurguların yapıldığı bir dil kullanılması yeterlidir. Çünkü Down sendromu olan bireyin ulaşım araçlarını kullanabilmesi için otobüste, tabelalarda, yol üzerindeki levhalarda onların kavrama kapasitelerine yönelik olarak yapılmış düzenlemelere gerek vardır.

Zihinsel engellilere yönelik faaliyetler incelendiğinde, kentin kamusal ve özel mekanlarına fiziki erişim boyutundaki sorunların çözümü için yapılan faaliyetlerin, daha çok kentin olanaklarına erişimde yoğunlaştığı görülmektedir. Fiziki mekâna erişim kolaylığı açısından, ihtiyaçları bir merkezde toplama9, engellilere özel parklar,10 yollar, okullar ve ulaşım araçları11 gibi çözümler getirilmeye çalışılmıştır. Bu çözümler engelli bireyin kent hayatına katılmasına yardımcı olsa da uygulamaların “engelliye özel” olması toplumla kaynaşma problemi yaratmaktadır.

Kentin olanaklarına erişimde, eğitim alanında ciddi sıkıntılar bulunmaktayken kültürel, sanatsal ve sportif faaliyetlere erişimi destekleyen faaliyetler sayıca daha çoktur.12 Toplumla bütünleşme amacıyla yapılan faaliyetlerde sivil toplum kuruluşlarının ağırlığı söz konusudur ve bu faaliyetler biliçlendirme politikaları üzerinde yoğunlaşmaktadır.13

İstihdam alanında yapılan çalışmalarda birçok belediye ve STK tarafından meslek edindirme kursları düzenlendiğini görmekteyiz,14 ancak burada önemli olan kurslar düzenleyip sertifikalar vermek değil; istihdam alanı yaratmaktır. Engelli bireyler bu kurslarda nitelikli işler öğrenmediği için, bu kapsamdaki projeler dışında kalan yerlerde çalışacak eğitim yeterliliğine sahip olamamaktadır. Kalifiye olarak yetişemeyen Down sendromlu bireyin istihdamı sorunu nihai olarak çözülememektedir. Bu nedenle eğitim sorunu çözülerek Down sendromlu bireylerin daha nitelikli işlerde çalıştırılması sağlanmalıdır.

Down sendromlu bireylere yönelik politikaların uygulanmasında kurum ve kuruluşların birbirlerini desteklemesi de gerekmektedir. Gerek finansal anlamda gerekse uzman personeller ve danışma hizmetleri konusunda kurum ve kuruluşların aralarında işbirliği yapmaları gerekmektedir. İşbirliği yapılan proje örnekleri bulunsa da, projenin her yönünün, alanında uzman veya sorumlu birimler tarafından yerine getirildiği etkin bir proje örneği yok denilecek kadar azdır.

Sonuç olarak diyebiliriz ki; engelli bireylerin sorunlarını çözmeye yönelik olarak yetkili birimlerce yapılan faaliyetler etkili ve yeterli değildir. Ayşegül’ün dile getirdiği gibi onların rampa ve asansörlere ihtiyacı yoktur; Down sendromu olan bireyler için düşünülmüş çözümler oldukça azdır. Engellililer için düşünülmüş çözümlerde dahi Down sendromu hakkındaki bilinçsizlik, onların bu haklardan faydalanmasını zorlaştırmaktadır. Ayşegül Kara, Down sendromu olan bir bireyin, uygun eğitim ve düzenlemeler sağlandığında nasıl bağımsızlaşabileceğinin ve topluma dahil olmuş bir birey olabileceğinin bir örneğidir. Öyleyse kenti ihtiyaçlarımız doğrultusunda dönüştürmek ve kentsel düzenlemelerde göz ardı edilmemek için: Biz de Varız!

1 — Lefebvre, H. (1968). The Right to the City, Kofman, E.&Lebas E. (Der.), H. Lefebvre Writings on Cities içinde, Cambridge: Mass Blackwell. 63-184.

2 — Harvey, D. (2008). Kent Hakkı (Çev. M. Kırmızı), New Left Review Turkish Index’ten erişilmiştir.

3 — De Souza, M. L. (2010). “Hangi kentte hangi hak? Politik-Stratejik netliğin müdafası”. Eğitim Bilim Toplum Dergisi, 36 (9):183-207.

4 — Şen, S. (2012). “Kentlilik Üzerine Düşünmek”. Eğitim Bilim Toplum Dergisi, 124:103-125.

5 — Dost Yaşam. (1999). 13 Mart 2017 tarihinde www.dostyasam.org adresinden alınmıştır.

6 —Down Türkiye (2014). 25 Şubat 2017 tarihinde http://www.downturkiye.com adresinden alınmıştır.

7 — T.C. Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı. (2009). Türkiye Özürlüler Araştırması 2002 (2.baskı). Ankara: Devlet İstatistik Enstitüsü Matbaası.

8 — Diğer başarılı Down sendromlular için bakınız: http://www.3of21.com/2013/10/famous-people-with-down-syndrome_14.html

9 — Otizm ve Down sendromlu Yaşam Merkezinin temeli atıldı. (9 Nisan2014). Milliyet. http://www.milliyet.com.tr/otizm-ve-down-sendromlu-yasam-merkezi-konya-yerelhaber-138117/

10 — Örnek olarak, Yedipınar Engelliler Parkı. http://adanaaile.gov.tr/bilgi.asp?aid=59

11 — Bu otobüs engelliler için. (20 Aralık 2010). Denizlihaber. http://www.denizlihaber.com/denizli/kent-genel/bu-otobus-engeller-icin/

12 — Örnek olarak; Üsküdar’da festival gibi engelli pikniği. https://www.uskudar.bel.tr/tr/main/news/uskudarda-festival-gibi-engelli-piknigi/300

13 — Bilinçlendirme çalışması örneği olarak; Down Türkiye dostluk yürüyüşü (2014). http://www.downturkiye.com/ucuncudostlukyuruyusu.html

14 — Yerel yönetimlerin meslek eğitimlerine örnek olarak; Eyüp Belediyesi şeker hayat projesi (2013). http://eyupsekerhayat.com/urunler.php?kategoriid=kina_asker_sunnet_sekerleri

Merve Koç

Bu çalışma, kent hakkı üzerine söylemlerin arttığı ve bizim de engellilerin kent hakkını tartıştığımız şu günlerde, Down sendromu olan bireylerin tartışmalara ve engellilere yönelik yapılan düzenlemelere ne kadar dahil edildiği üzerinedir.

Çalışmayı ortaya çıkaran iki sorunsal vardır: Bunlardan ilki, engelsiz kent söylemlerini ve engelsiz üniversite tasarımlarını incelediğimizde zihinsel engelli bireylerin bu süreçlerde göz ardı edilmesidir. Engelliler için yapılan düzenlemeleri düşündüğümüzde aklımıza gelen şeyler rampalar, asansörler, izli yollar olur. Bunlar dışında, zihinsel engelliler için yapılan düzenlemeler için zihnimizi oldukça yormamız gerekecektir.

İkinci sorunsala bizi götüren şey, zihinsel engelli bireyler hakkındaki bilinçsizliktir. Bir arkadaşımın “Down sendromlu biri yürüyebilir mi?” sorusu kafamızdaki engellilik algısını bedensel engellilerin ne derece şekillendirdiğini gösterir. Öyle ki engellilere yönelik düzenlemelerde tüm engellileri temsilen tekerlekli sandalye işaretleri görülür. Oysa Down sendromu yürümeye engel değildir. Dolayısıyla yürüme problemine yönelik düzenlemeler Down sendromu olan bireyler için düşünülmüş çözümler olarak söylenemez. Bu durumda onların hiçbir düzenlemeye ihtiyacı olmadığını mı düşünmeliyiz? Eğer öyleyse, neden Down sendromu olan bireylerle kent hayatımızda bu kadar az karşılaşıyoruz?

Bu iki sorunsal karşısında diyebilirim ki Down sendromu olan bireylerin özellikleri ve kapasiteleri hakkındaki bilgisizlik ve engellilerin erişim sorunlarının daha çok tekerlekli sandalyeli bireylerin sorunlarına indirgenmiş olması, Down sendromu olan bireyin kentle ve dolayısıyla toplumla da bütünleşmesine engeldir.

Çalışma, yukarıdaki iki sorunsalı ve hipotezi dikkate alarak; engelliler için yapılan kentsel düzenlemeleri kent hakkı ve Down sendromu olan bireyler açısından değerlendirmeyi hedefliyor. Yazının sonunda ise Down sendromlu birey Ayşegül Kara ile yapılan mülakata yer verilerek, onun kentsel deneyimi aktarılacaktır.

Engellilerin Kent Hakkı

“Kent hakkı” kavramı Lefebvre tarafından 1968’de Paris Ayaklanmaları sırasında “Daha adil bir kentsel düzen nasıl olur?” sorusuna cevap ararken ortaya atılmıştır. Kent hakkı, herkes için eşit ve adil bir kent düşüdür. Lefebvre’e göre kent hakkı, kentin asıl sahipleri tarafından geri alınmasını ve arzulara ve ihtiyaçlara uygun şekillerde kentin yeniden dönüştürülmesini içerir.1

Harvey de kent hakkını var olana erişim hakkından ziyade, var olanı değiştirme hakkı olarak nitelendirmektedir.2 De Souza’ya göre ise kent hakkı, tüm gündelik yaşam alışkanlıklarına, insani ihtiyaçlara ve temel ihtiyaçlar dahilindeki tüm bileşenlere erişebilme hakkını betimler.3

Kent hakkı, aslında yaşadığımız toplumu ve mekânı değiştirmeye yönelik bir çağrıdır. Aynı zamanda kentsel karşılaşma hakkıdır ve bu hak kentte yaşayan herkese tanınmalıdır. Başta dışlananlar, yoksunlar, yabancılaşmışlar, hoşnutsuzlar ve tedirginler olmak üzere herkes, mekânı ve kendini yeniden üretme hakkına sahiptir.4 Bu nedenle engelli gruplar dahil kentte yaşayan herkes kentin sahibidir ve kent üzerine söz söyleyebilir. Engelli gruplar, erişimden ulaşıma ihtiyacı olan her ne varsa talep etmeli ve mekanları ihtiyaçları doğrultusunda dönüştürebilmelidir. Ancak zihinsel engelli gruplar hem kent hakkını talep etmekte hem de politika uygulayıcılar tarafından düzenlemelere dahil edilmekte geri planda kalmaktadırlar.

Down sendromu olan bireylerin özellikleri ve kapasiteleri hakkındaki bilgisizlik ve engellilerin erişim sorunlarının daha çok tekerlekli sandalyeli bireylerin sorunlarına indirgenmiş olması, Down sendromu olan bireyin kentle ve dolayısıyla toplumla da bütünleşmesine engeldir.

Zihinsel engellilere yönelik düzenleme olmamasının nedeni, öncelikle, onların tanınmamalarından ve “geri zekâlı” olarak nitelendirilmelerinden dolayı hiçbir şeyi kavrayamayacakları yönündeki yanlış algıdır. Bu noktada “zihinsel engelli” adlandırılmasıyla neyin kast edildiğini açmakta fayda var. Zihinsel engelliler eğitilebilme durumuna göre çeşitli gruplara ayrılırlar. Bunların içinde Down sendromu, otizm, öğrenme bozukluğu, hiperaktivite gibi rahatsızlıkları olan eğitilebilir zihinsel engelliler grubu bulunmaktadır. Sanılanın aksine bu grup, çeşitli düzenlemeler sayesinde kentsel hayata kolayca dahil olabilir. O halde Down sendromunu biraz açıklayalım.

Down Sendromu Nedir?

Down sendromu, belirgin bir fiziksel görünüm ve öğrenme güçlüğü yaratan ve bireylerde 46 yerine 47 kromozom bulunmasından kaynaklanan, genetik bir farklılıktır. Down sendromu oldukça sık görülmektedir. Canlı doğan her 750-800 bebekten birinde Down sendromu saptanmaktadır.5 Dünyanın her yerinde ve tüm insan ırklarında Down sendromu mevcuttur ve bu, zamanla ortaya çıkan bir durum değildir. Diğer yandan Down sendromu, ilerleyici olmayan ve eğitilebilir bir durumdur.

Down sendromu olan bireylerin görünümleri birbirine benzemektedir. Bu nedenle genellikle doğumdan sonraki birkaç gün içinde fark edilirler. Bu fiziksel görünümdeki belirginlikler Down sendromlu bireyleri hem Down sendromlu olmayan bireylerden hem de diğer zihinsel engelli bireylerin grubundan ayırmaktadır.

Türkiye’de her yıl yaklaşık 2500-3000 Down sendromlu bebek dünyaya gelmektedir ve toplam rakam 100.000’in üzerindedir.6 Türkiye Özürlüler Araştırması’na göre zihinsel engelliler kategorisindeki toplam nüfus 331.243 kişidir. Bu durumda 100.000’in üzerindeki Down sendromlu bireyler zihinsel engellilerin yaklaşık 1/3’ünü oluşturur. Yine aynı araştırmaya göre kentlerde yaşayan zihinsel engellilerin sayısı 157.676’dır.7 Bu rakamsal değerler Down sendromu olan bireylerin kent hayatıyla ilgili düzenlemeler yapılması gerektiğinin göstergesidir.

Down sendromu olan bireyler müzik, spor, sanat gibi birçok alanda başarılı olabilmektedir. Diğer engelli gruplar kadar kent hayatına dahil olabilecek kapasiteleri de mevcuttur. Bu nedenle kentle ilgili yapılan düzenlemelerde göz ardı edilmemeleri gerekmektedir.

Down sendromlu bireylerin neler yapabileceğine örnek teşkil edecek birçok Down sendromu olan birey vardır. Cannes Film Festivali’nde ödül alan oyuncu Pascal Deugene, 2007 yılında 9 millik mesafeyi yüzen ilk Down sendromlu yüzücü Karen Gaffney, Avrupa’da üniversite diploması alan ilk Down sendromlu öğrenci olan oyuncu Pablo Pinada, Lif sanatıyla benzersiz formlar meydana getiren Amerikalı fiber sanatçısı Judith Scott, 7 farklı müzik aleti çalabilen müzisyen Sujeet Desai ve bu isimlere ek olarak daha birçokları sayılabilir.8

Ayşegül Kara da üniversite eğitimi alarak memur olmuş başarılı bir Down sendromlu bireydir. Onunla kentsel deneyimleri üzerine gerçekleştirdiğimiz röportaj hem Down sendromu olan bireylerin neler yapabileceklerini hem de kentsel hayatlarında nelere ihtiyaç duyabileceklerini göstermektedir. Down sendromu olan bireylerin diğer engelli gruplar kadar kent hayatına girebilmeleri için yeterli fiziksel ve zihinsel kabiliyete sahip oldukları Ayşegül örneğinde görülmektedir. Tabii ki yaş grupları ve eğitim seviyelerine göre bu ihtiyaç ve deneyimler değişecektir ancak Ayşegül Down sendromu olan bir bireyin kentsel deneyimleri üzerine fikir vermektedir.

Down Sendromu Olan Bireylerin Kentsel Sorunları Üzerine

Türkiye’de engelli haklarının genel seyri, mevzuat temelinde gerçekleşmiştir ve 1950’li yıllara kadar sürdürülen engellilere ilişkin faaliyetler, daha yoğun bir şekilde tıbbi bakım zemininde ilerlemiştir. Engellilere yönelik kentsel düzenlemeler yakın dönemde ortaya çıkmaya başlamıştır.

Kentte yaşayan Down sendromu olan bireyler ulaşım, eğitim ve istihdam gibi alanlarda sıkıntılar çekmektedir. Bu sorunlar, merkezi yönetim, yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşlarının faaliyetleri ile çözülmeye çalışılmaktadır. Down sendromu olan bireylerin kentte erişimine baktığımız zaman, fiziksel engelli bireylerin rahatça ulaşımını sağlamak üzere yapılan rampa, asansör vb. yapılara ihtiyaç duymadıklarını görürüz. Down sendromlu bireylerin çoğu, kimsenin yardımı olmadan yürüyebilir, koşabilir veya otobüse binebilirler; bu anlamda özel bir düzenlemeye ihtiyaçları yoktur ancak öğrenme güçlüğü çektikleri için ulaşımda bazı sorunlarla karşı karşıya kalmaları olasıdır. Bu doğrultuda Down sendromu olan bir bireyin kentte bütün fiziki mekâna erişmesi ve kentin olanaklarından yararlanabilmesi için sade ve basit vurguların yapıldığı bir dil kullanılması yeterlidir. Çünkü Down sendromu olan bireyin ulaşım araçlarını kullanabilmesi için otobüste, tabelalarda, yol üzerindeki levhalarda onların kavrama kapasitelerine yönelik olarak yapılmış düzenlemelere gerek vardır.

Zihinsel engellilere yönelik faaliyetler incelendiğinde, kentin kamusal ve özel mekanlarına fiziki erişim boyutundaki sorunların çözümü için yapılan faaliyetlerin, daha çok kentin olanaklarına erişimde yoğunlaştığı görülmektedir. Fiziki mekâna erişim kolaylığı açısından, ihtiyaçları bir merkezde toplama9, engellilere özel parklar,10 yollar, okullar ve ulaşım araçları11 gibi çözümler getirilmeye çalışılmıştır. Bu çözümler engelli bireyin kent hayatına katılmasına yardımcı olsa da uygulamaların “engelliye özel” olması toplumla kaynaşma problemi yaratmaktadır.

Kentin olanaklarına erişimde, eğitim alanında ciddi sıkıntılar bulunmaktayken kültürel, sanatsal ve sportif faaliyetlere erişimi destekleyen faaliyetler sayıca daha çoktur.12 Toplumla bütünleşme amacıyla yapılan faaliyetlerde sivil toplum kuruluşlarının ağırlığı söz konusudur ve bu faaliyetler biliçlendirme politikaları üzerinde yoğunlaşmaktadır.13

İstihdam alanında yapılan çalışmalarda birçok belediye ve STK tarafından meslek edindirme kursları düzenlendiğini görmekteyiz,14 ancak burada önemli olan kurslar düzenleyip sertifikalar vermek değil; istihdam alanı yaratmaktır. Engelli bireyler bu kurslarda nitelikli işler öğrenmediği için, bu kapsamdaki projeler dışında kalan yerlerde çalışacak eğitim yeterliliğine sahip olamamaktadır. Kalifiye olarak yetişemeyen Down sendromlu bireyin istihdamı sorunu nihai olarak çözülememektedir. Bu nedenle eğitim sorunu çözülerek Down sendromlu bireylerin daha nitelikli işlerde çalıştırılması sağlanmalıdır.

Down sendromlu bireylere yönelik politikaların uygulanmasında kurum ve kuruluşların birbirlerini desteklemesi de gerekmektedir. Gerek finansal anlamda gerekse uzman personeller ve danışma hizmetleri konusunda kurum ve kuruluşların aralarında işbirliği yapmaları gerekmektedir. İşbirliği yapılan proje örnekleri bulunsa da, projenin her yönünün, alanında uzman veya sorumlu birimler tarafından yerine getirildiği etkin bir proje örneği yok denilecek kadar azdır.

Sonuç olarak diyebiliriz ki; engelli bireylerin sorunlarını çözmeye yönelik olarak yetkili birimlerce yapılan faaliyetler etkili ve yeterli değildir. Ayşegül’ün dile getirdiği gibi onların rampa ve asansörlere ihtiyacı yoktur; Down sendromu olan bireyler için düşünülmüş çözümler oldukça azdır. Engellililer için düşünülmüş çözümlerde dahi Down sendromu hakkındaki bilinçsizlik, onların bu haklardan faydalanmasını zorlaştırmaktadır. Ayşegül Kara, Down sendromu olan bir bireyin, uygun eğitim ve düzenlemeler sağlandığında nasıl bağımsızlaşabileceğinin ve topluma dahil olmuş bir birey olabileceğinin bir örneğidir. Öyleyse kenti ihtiyaçlarımız doğrultusunda dönüştürmek ve kentsel düzenlemelerde göz ardı edilmemek için: Biz de Varız!

1 — Lefebvre, H. (1968). The Right to the City, Kofman, E.&Lebas E. (Der.), H. Lefebvre Writings on Cities içinde, Cambridge: Mass Blackwell. 63-184.

2 — Harvey, D. (2008). Kent Hakkı (Çev. M. Kırmızı), New Left Review Turkish Index’ten erişilmiştir.

3 — De Souza, M. L. (2010). “Hangi kentte hangi hak? Politik-Stratejik netliğin müdafası”. Eğitim Bilim Toplum Dergisi, 36 (9):183-207.

4 — Şen, S. (2012). “Kentlilik Üzerine Düşünmek”. Eğitim Bilim Toplum Dergisi, 124:103-125.

5 — Dost Yaşam. (1999). 13 Mart 2017 tarihinde www.dostyasam.org adresinden alınmıştır.

6 —Down Türkiye (2014). 25 Şubat 2017 tarihinde http://www.downturkiye.com adresinden alınmıştır.

7 — T.C. Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı. (2009). Türkiye Özürlüler Araştırması 2002 (2.baskı). Ankara: Devlet İstatistik Enstitüsü Matbaası.

8 — Diğer başarılı Down sendromlular için bakınız: http://www.3of21.com/2013/10/famous-people-with-down-syndrome_14.html

9 — Otizm ve Down sendromlu Yaşam Merkezinin temeli atıldı. (9 Nisan2014). Milliyet. http://www.milliyet.com.tr/otizm-ve-down-sendromlu-yasam-merkezi-konya-yerelhaber-138117/

10 — Örnek olarak, Yedipınar Engelliler Parkı. http://adanaaile.gov.tr/bilgi.asp?aid=59

11 — Bu otobüs engelliler için. (20 Aralık 2010). Denizlihaber. http://www.denizlihaber.com/denizli/kent-genel/bu-otobus-engeller-icin/

12 — Örnek olarak; Üsküdar’da festival gibi engelli pikniği. https://www.uskudar.bel.tr/tr/main/news/uskudarda-festival-gibi-engelli-piknigi/300

13 — Bilinçlendirme çalışması örneği olarak; Down Türkiye dostluk yürüyüşü (2014). http://www.downturkiye.com/ucuncudostlukyuruyusu.html

14 — Yerel yönetimlerin meslek eğitimlerine örnek olarak; Eyüp Belediyesi şeker hayat projesi (2013). http://eyupsekerhayat.com/urunler.php?kategoriid=kina_asker_sunnet_sekerleri

DÖN