Yaşlanma; ömrün uzaması, tıbbın gelişmesi, ekonomik iyileşme ve artan yaşam kalitesinin bir göstergesi olarak sunulur ve olumlanır. Ömrün uzamasını yalnızca bu bağlamda ele almak işin diğer boyutlarını gözden kaçırmak demektir. Yaşlanma toplumsal süreçlerin tümünü kapsayan ve onları köklü bir değişikliğe uğratan sistemik bir zorlamayı ortaya koyar; toplumu yeni süreçlere, değişimlere zorlar. Ekonomiyi, işgücünü, toplumsal organizasyonları etkiler, aile yapısında değişikliklere neden olur.

Bu bağlamda farklı alanların ömür uzaması ile ilgili yaklaşım ve beklentileri, düşünce ve duyguları birbirinden farklılık göstermektedir. Zira toplumsal sistem bütün süreçlerini genç ve aktif olana göre kurgulamıştır, bu bakımdan da sistematik olarak yaşlıyı dışlar. Dirençsizlik, ekonomik, fiziksel ve zihinsel güçsüzlük toplumsal yaşama katılımı etkiler, yaşlıyı devre dışı bırakır, izole eder. İşte şiddet buradadır; toplum yaşlıyı görmezden gelir, önemsizleştirir, iter. Kişisel olanın tümüyle elden çıkarılması, yaşlıyı daha ortada ve görülebilir hale getirir. Bu kadar ortada olma tepkiselliğe neden olur; ekonomik yetersizliğin, işsizliğin, evsizliğin, yoksulluğun, toplumsal sorunların kaynağı olarak yaşlıları merkeze yerleştirir. Yaşlı zamanla eziyet ve acıyla başa çıkma, buna biçim verme becerisini yitirir. Nietzsche “insan ruh derinliğini, büyüklüğünü ve gücünü tam da olumsuzlukta oyalanmaya borçludur” diye ifade eder.1 Yaşlı, sorun alanı dışına itildiğinde başa çıkma becerileri azalır, yok olur.

Yalnız yaşayan yaşlılarla ilgili korumacı yaklaşımlar yaşlıyı kendi yaşam ortamından uzaklaştırır, özgürlük alanını daraltır. Yaşlı birey kendi yaşam ortamında, bütün olumsuzluklara karşın, “özgür”dür. Korumacı yaklaşımla, yaşlı bireye destek olacak yardımcıların sağlanması bireyi pasif hale getirerek, problem çözme yeteneğini sınırlar. Birey “yaşamı kolaya alma” yaklaşımı sergilemeye başlar. Benzer biçimde yaşlıyı kendi mekanından, çevresinden kopararak, çocukların yanına (başka semte, kente) taşımak da özgürlük alanını kısıtlayarak yaşlının geri çekilmesine, sorunların çözümünde pasif kalmasına neden olur. Bu, ev sahibinin kendi özgürlük alanını daraltmak istememesi nedeniyle yaşlı bireyi çözüme dahil etmemesinin dolaylı sonucudur. İster kendi evinde, isterse çocuklarının evinde yaşamı sürdürme (gerekli olmadığı halde, korumacı anlayışla) durumunda olsun, fiziksel ve zihinsel olarak yeterli olsa da, yaşlı birey geri çekilecektir. Yaşlıya yük olduğu duygusunun hissettirilmesi, yaptıklarının, konuşmalarının değer bulmaması geri çekilmenin temel nedenleridir. Bu, yaşlının kendini değersiz hissetmesine neden olur. 

İhtiyaçların karşılandığı, çözüme dahil olamadığı steril ortamlar yaşlıyı sınırlar, yaşama isteğini azaltır, enerjisini bitirir. Yerinde yaşlanmanın onaylanmasının temelinde de bireysel özgürlüğün sürdürülmesi yatar.

Bunun yerine kendi sorunlarını mümkün olduğu kadar uzun süre kendisinin çözebileceği, fiziksel ve zihinsel olarak yeterli bireyin, teknolojik araçlarla desteklenmesi, bağımsızlığın sürdürülmesinde, sorunların çözümünde ve bireyin yaşama bağlanmasında önemlidir. Bunun yeri de yaşlının kendi evidir. Evde kurulacak bu sistemin de bireyin özgürlüğünü sınırlamayacak (görsel kayıt biçiminde değil) bedensel değişimleri algılayabilecek ve gerektiğinde sesli yardımın devrede olabileceği teknolojik özelliklere sahip olması istenir. Diğer taraftan yangın, duman, doğalgaz gibi olumsuz durumları haber veren sistemlerin devreye sokulması da yararlı olacaktır. 

Bireyin, destekli yaşam yerine kendi yaşam ortamında, mahallesinde, bildik bir çevrede yaşamını sürdürmesi olumlu katkılar sağlar. Bireyin sisteme dahil olmasını sağlayacak, yararlı faaliyetlerin içinde olmasını sürekli kılacak sosyal sistemlerin ve organizasyonların sağlanması bireyi aktif tutarak soyutlanmasını engeller. Yaşlı bireyin sorun alanı içinde olması (yerinde yaşlanması), bireyi motive etmede, sorun çözme becerisi geliştirmede ve yaşama dahil olmada yararlıdır. İhtiyaçların karşılandığı, çözüme dahil olamadığı steril ortamlar yaşlıyı sınırlar, yaşama isteğini azaltır, enerjisini bitirir. Yerinde yaşlanmanın onaylanmasının temelinde de bireysel özgürlüğün sürdürülmesi yatar. Bu bağlamda, yaşlı bireyin özgürlük alanını daraltmadan kendi ev ortamlarında yaşamını sürdürmesine yönelik düzenlemeler önem taşır. 

Yaşlılar, diğer bireyler gibi, günlük yaşamlarında ne tür bir teknolojiyi kabul edeceklerini seçme hakkına sahip olmalıdır. Özerklik ilkesine göre, geronteknolojinin müdahalesi ancak yaşlı bireye seçenekleri ve sonuçlarıyla ilgili anlamlı seçimler ve yeterli bilgi sunduğunda haklı görülebilir.

Mekanda Özerklik

Batı demokrasilerinde sosyal ve politik olarak yaşlılarla ilgili konularda bireysel özerkliğe saygı gösterilir; ahlaki, yasal ve siyasi alanlarda bireyler yaşamlarını (kendi çıkarlarına, amaçlarına ve yaşam planlarına uygun olarak) kendi seçimleri doğrultusunda yürütebilmelerini sağlamaları konusunda teşvik edilir. Yaşlı bireyler yaşamları, bedenleri ve sağlıkları ile ilgili kararları özgür iradeleriyle alma, adaletli yaşama hakkına sahiptirler.2 Adalet ilkesi, bir toplumun üyelerinin sahip olduğu hakları ortaya koymayı ve üyeler arasında sorumluluk ve faydanın nasıl sağlanacağı sorusunu cevaplamayı amaçlar. Aynı zamanda kaynakların verimli bir şekilde dağıtılması ile ilgilenir; böylece toplumdaki herkes -özellikle en zayıf olanlar- fayda sağlar. Adalet ilkesine göre, yaşlı bireyin günlük yaşamına teknolojik müdahale, eğer bu çözüm temel bir ihtiyacın yerine getirilmesine katkıda bulunursa bir anlam ifade eder. Buna göre, başkalarının özerkliğine saygı duymak ahlaki bir gerekliliktir. Özerklik için tasarım, kullanıcıya saygı göstermeyi ve ona değerli bir toplum üyesi olarak davranılmasını sağlar. Özerklik, geronteknoloji tasarlanırken ciddiye alınması gereken temel insan hakları unsurudur ve bireyin iradesine ve seçimlerine saygı duymayı gerektirir.3

Yaşlı insanların yaşam kalitesi büyük ölçüde özerkliği ve bağımsızlığı sürdürme yetenekleri ile belirlenir. Özerklik ilkesi, bireyin kendisi için karar alma hakkı anlamına gelir. Özerklik, bireyin kendi kurallarına ve tercihlerine göre nasıl yaşayacağına dair bireysel kararları alma, kontrol etme ve başa çıkma yeteneğidir.4 Bir kimse, bireysel verilerinin kullanımına karar verme, fiziksel, zihinsel ve sosyal yakınlığını koruma hakkına sahip olmalıdır.5 Özerklik, yaşamla başa çıkma ile doğrudan ilintilidir. Yaşlılar, diğer bireyler gibi, günlük yaşamlarında ne tür bir teknolojiyi kabul edeceklerini seçme hakkına sahip olmalıdır. Özerklik ilkesine göre, geronteknolojinin müdahalesi ancak yaşlı bireye seçenekleri ve sonuçlarıyla ilgili anlamlı seçimler ve yeterli bilgi sunduğunda haklı görülebilir. Bu ilke, herhangi bir cihazın bireyin iradesine karşı kurulmasına izin vermez.6 Buna karşılık, iç mekanda kullanıcının gizliliği tartışılırken en azından aşağıdaki hususlar göz önünde bulundurulabilir:7

  • Kullanıcı hakkında yalnızca çok önemli bilgiler toplanmalı,
  • Kullanıcı kendisi hakkındaki bilgileri kolayca doğrulayabilmeli,
  • Kullanıcı, kendisiyle ilgili bilgilerin depolanma aralığının farkında olmalı ve bu aralığa uyulmalı,
  • Belirli bir amaç için toplanan bilgiler, kullanıcının izni olmadan başka bir amaç için kullanılmamalı,
  • Bir hizmetin kullanımı sırasında toplanan tüm bilgiler özel olarak kabul edilmeli, 
  • Kullanıcı bir hizmet kullanımı sırasında toplanan verilerin içeriği ve bu verilerin hangi amaçla ve nasıl kullanılacağı konusunda bilgilendirilmeli,
  • Kullanıcı kendisi ile ilgili bilgilerin toplanması ve kullanılması iznini kolayca iptal edebilmelidir.8

Bir insanın özerkliğine saygı duymak, onun isteğini ve özgürlüğünü zorlama, tehdit veya benzeri yollarla kısıtlayarak geçersiz kılamayacağımız anlamına gelir. Geronteknolojide bu, yaşlı bireyin teknolojinin kabulü ve kullanımı ile ilgili kararlar almak için yeterli bilgiye sahip olma hakkı olduğu anlamına gelir. Rauhala-Hayes, yaşlı bir kimsenin, bilgi alma ve anlama ile ilgili birtakım bilişsel becerilere sahip olmasını ve bu bilgilere dayanarak karar verme yetkinliğinin bulunması gerektiğini vurgular.9 Bu anlamda, yaşlı birey kendisi ve değerleri konusunda istikrarlı bir karar alma yetkinliğine sahip olduğunda özerktir. Bir başka yorumda, özerkliğin bir eylem özgürlüğü olduğu ve yaşlı bireyin başkaları tarafından müdahale edilmeden kendi isteklerine göre hareket edebilmesi anlamına geldiği söylenmektedir. Bununla birlikte, yaşlı insanlar sözkonusu olduğunda, özerklik ve bakım konusunda etik sorunlar ortaya çıkar. Bu sorunlar daha çok, başka bir kimse –bakıcı, aile üyeleri- tarafından müdahaleyi gerektirdiği için hafıza bozukluğu olan bireylerde görülür.10 Örneğin, her insanın mahremiyet hakkı vardır, ancak bir insanın zihinsel yetileri zayıf olduğunda, kendisi için en iyisini algılaması zor olabilir. Özerklik, diğer tasarım alanlarında da önemli ve değerlidir. Örneğin, Friedman ve Kahn, özerklik ve güvenlik de dahil olmak üzere değerlerde değişime ihtiyaç olduğunu belirtmektedir.11 Bu bağlamda cevaplandırılması gereken bazı sorular vardır: 

  • Teknik cihazların benimsenmesi ve kullanılması ile ilgili karar alma sorumluluğunun yaşlı bireyden resmi veya gayri resmi bakıcılara geçtiği açıktır. Bu noktaya ne zaman ulaşılacağına kim karar veriyor?
  • Geronteknolojinin yaşlı bireyin özerkliğini engelleme, tecrit, yalnızlık ve depresyona yol açma tehlikesi var mı?
  • Özerklik tartışılırken kültürel farklılıklar göz önünde bulundurulmalı mıdır? 

Buna ek olarak, yaşlılar bu tür geronteknolojik cihazları kabul ederken bazı durumları da dikkate alırlar. Örneğin yaşlılar kendilerini kimin izlediğini, bu izlemenin gerekli olup olmadığını, izleyenlerin ne kadar bilgi edindiğini bilmeyi isterler. Kendilerini aile üyelerinden bir-iki kişi dışında kimsenin izlemesini istemezler, bundan kaygı duyarlar. Bağımsızlıklarını korumak için diğer kimselerin gerekenden fazla şey bilmesini istemezler.12

Yaşlı bireyler için teknolojinin geliştirilmesindeki diğer temel etik ilkeler, gizlilik ve güven konularıdır. Toplumdaki bireylere etkin bir şekilde hizmet verebilmek için geliştirilen teknik uygulamalar ve sistemler giderek insanlar hakkında daha fazla özel bilgi toplamayı gerektirmektedir. İnsanlar, farklı sistemler ve hizmetlerdeki bu özel bilgilerin korunduğuna ve kimsenin bu bilgileri (kişisel şifre veya hesap bilgileri gibi) yanlış kullanmayacağına güvenebilmelidir. Gizlilik konusu, belki de en çok, teknolojiyi kullanarak bireyleri izlemenin mümkün olduğu durumlarda gündeme gelmektedir.13

Yeni teknolojilerin benimsenmesi, yeni sorunlar ortaya çıkarmaktadır. Bu teknolojiler ileri yaşlı (80+ yaş) bireylerin, yaşam kalitesinde ve yaşamla başa çıkmalarında önemli gelişmeler sağlayabilir. Ancak, evle ilgili geronteknolojik uygulamalarda kullanıcı kontrolü düşüktür ve birey her zaman teknolojinin işlevselliğinin farkında olmaz. Geliştirilen bu tür algılama teknolojilerinin evde kullanılması, insan temaslarında ve insan etkileşimlerinde azalmaya yol açtığı gibi teknolojiyi bireyin kendisinin kontrol etmesi de zorlaşır. İleri yaşlı bireyler, teknoloji konusunda bir karar alırken sıklıkla iki durumla karşı karşıya kalmaktadır: Ya bağımsız bir yaşam biçimini sürdürmek için değerli olan gizlilikten ödün vererek teknolojiyi kabul edebilirler ya da özgürlük adına teknoloji desteğini reddedebilirler.14 Teknoloji ile ilgili etik sorular, yalnızca mahremiyet ve özerklik bağlamında ele alınmamalı, aynı zamanda teknolojinin özerkliği ve bağımsız yaşamı sağlamada nasıl yardımcı olabileceği ve genel olarak yaşamı nasıl kolaylaştırabileceği de irdelenmelidir.

Yaşlıların Geronteknoloji Kullanımında Etik Sorunlar

İleri yaşlı bireylerde fiziksel ve zihinsel bozulma oranının belirgin şekilde artmasıyla, yardımcı teknolojilerin kullanımı etik sorunları ortaya çıkarır.15 Hafızadaki bozulmalar, bireyin ev işlerini yapma ve özellikle de tamamlama yeteneğini etkiler. Günlük faaliyetlerin çoğu bu hafıza işlemlerine dayanır ve yaşlı bireylerin dikkatinin dağılması veya kesintiye uğraması durumunda yaşa bağlı düşüşlerin olumsuz sonuçları artar.16

Geronteknolojinin benimsenmesi ve kullanılması ile ilgili etik konular genellikle sosyal, politik ve ekonomik bağlamda gündeme getirilir ve çözülür. Etik sorunların nasıl çözüldüğü, farklı paydaş gruplarının tutum ve görüşlerine bağlıdır. Bu nedenle, geronteknolojinin tanıtılması, benimsenmesi ve kullanılması ile ilgili etik konular her zaman belli bir bağlama oturtulmalıdır. Pieper, sosyal üçgenlerden, yani geronteknoloji kullanımının genellikle bağlantılı olduğu sosyal ilişkilerden söz ediyor.17 Bu sosyal üçgenler herhangi bir geronteknoloji uygulamasında temel hedefler olarak kabul edilir. Sosyal üçgenler (1) evde bakımda odak kişi olarak tüketici, yaşlı veya hasta, (2) gayri resmi bakıcı, genellikle bir eş, aile üyesi, arkadaş veya komşu ve (3) resmi bakıcı, sosyal ve sağlık hizmetleri olmak üzere üç rol içerir.18 Bu nedenle, yaşlı bireyin bağımsızlığını ve yaşam kalitesini artırmak için evde geronteknoloji ürünlerinin kullanımı önemlidir. Ancak, mühendislik disiplinlerinde, uygulamalı çalışmalarda araçlar geliştirilirken etik konusunda çok fazla çaba harcanmaz. Bununla ilgili yaklaşımlarda teknolojik gelişimin özerk olduğu, bireysel eylemlerin ve beklentilerin ikincil bir değere sahip olduğu, kısaca teknolojinin kendi mantığı olduğu belirtilerek, teknolojik zorunluluktan söz edilir. Bu yönüyle teknoloji kültürü, geleneksel değerleri fazla dikkate almaz. 

Sonuç

Evde bağımsız yaşam ve geronteknoloji ilişkisi giderek önem kazanan bir konudur. Kamu kaynaklarının hizmete ihtiyaç duyan bireyler arasında adil bir şekilde dağıtılmasını kabul etme baskısı altında, herkesin ulaşabileceği garantili asgari bakım standartları sağlamak, en etkin ve verimli bir şekilde gerçekleştirilebileceği çevreyi tartışmaya açmak geronteknolojinin hedefleri arasındadır. Teknoloji, yaşlanan bireylerin evde yaşamayı sürdürmelerini destekleme konusunda büyük umut içeriyor. Bireyin kendini güven ve emniyet içinde hissetmesi, bağımsız yaşamın önkoşuludur ve Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisindeki19 en temel ihtiyaçlardan biridir. Güvenlik ihtiyacı hem ev içindeki hem de ev dışındaki faaliyetlerle ilgilidir. Yaşam ortamları güvenli, günlük yaşamı kolaylaştıracak, yaşam kalitesini ve iletişimi iyileştirecek biçimde düzenlendiğinde yaşlı birey yaşamını özgür biçimde yürütebilir. Geronteknolojik düzenlemelerin de bireyin özerkliğini yok etmeyecek biçimde tasarlanması ve sunulması gerekir. İletişimi ve sosyal ilişkileri sürdürmek için teknoloji mevcut olmasına karşılık, ileri yaşlılar tarafından daha kolay kullanılabilecek tasarımlara ihtiyaç vardır. 

Yaşlının yaşamını kolaylaştıracak ve yerinde yaşlanmayı destekleyecek geronteknolojik uygulamalarda da bazı sorulara yanıt aranması gerekmektedir:

  • Yardımcı teknolojilerin, hem aktif ve yerinde yaşlanma hem de sağlıksızlıkla başa çıkma ve bireyi destekleme konusunda nasıl bir rolü olabilir? 
  • Yaşlı insanlar yeni teknolojileri ne ölçüde destekliyor? 
  • Devlet, sosyal bakım için potansiyel olarak gelişen talebi ne ölçüde ve hangi düzeyde karşılayabilir?
  • Devletin ve yerel yönetimlerin yerinde yaşlanmayı destekleyecek düzenlemeleri ve politikaları hangi düzlemdedir? 
  • Telesağlık (uzaktan izleme teknolojileri), telebakım (bağımsızlığı kolaylaştıran ve kişisel güvenliği artıran teknolojiler), fiziksel rehabilitasyon ve sosyalleşmeyi kolaylaştıracak donanımlar (dokunmatik ekranlı monitörler, video / bilgisayar oyunları) ile çevresel, birey merkezli tasarımlar (bağımsız yaşama destek olan ve bakım yükünü azaltan) konusundaki geronteknolojik gelişmeler nelerdir? 
  • Teknolojinin -bireyin özerkliğini ve mahremiyetini engellemeyecek biçimde- yaşam alanlarına uygulanabilmesi için hangi yasal düzenlemelere ihtiyaç vardır? 

Tüm bunlar önümüzdeki dönemde cevaplanmayı bekleyen sorular olarak önümüzde durmaktadır.


1- Han, B. C. (2015) Şeffaflık Toplumu, İstanbul: Metis.

2-  Sherwin, S. ve M.  Winsby (2010) “A relational perspective on autonomy for older adults residing in nursing homes”, Health Expectations, 14: 182–190. 

3- Leikas, J. ve R. Koivisto (2015) Ethics Assessment in Different Fields: Social Ferontechnology (Stakeholders Acting Together on the Ethical Impact Assessment of Research and Innovation başlıklı araştırma projesi),  SATORI.

4- Dünya Sağlık Örgütü (WHO), (2002) Active Aging: A Policy Framework. www.whqlibdoc.who.int/hq/2002/ WHO_NMH_ NPH_02.8.pdf 

5- Leikas, J. ve R. Koivisto (2015) A.g.y.

6- Leikas. J. (2009) Life-Based Design. A holistic approach to designing human-technology interaction, Finlandiya: VTT Publications 726; Leikas, J. ve R. Koivisto (2015) A.g.y.

7- Topo, P., M. Rauhala, O. Sotamaa, K. Saarikalle, T. Vainio (2003) Key Usability and Ethical Issues in NAVI-programme (KEN) Deliverable 4, KEN Consortium.

8-  Leikas. J. A.g.y.; Leikas, J. ve R. Koivisto A.g.y.

9- Rauhala-Hayes, M. (1997) “Ethics of care work”, Ethical Issues in Use of Technology for Dementia Care içinde, haz. S. Bjorneby ve A. van Berlo, Knegsel: Akontes Publishing, s. 73-86. 

10- Leikas, J. ve R. Koivisto (2015) A.g.y.

11- Friedman, B. ve P.H.J. Kahn (2003) “Human values, ethics, and design” The Human-Computer Interaction Handbook: Fundamentals, Evolving Technologies and Emerging Applications içinde, haz. J.A. Jacko ve A. Sears,. Mahwah: Lawrence Erlbaum, s. 1177-1201.

12- Mynatt, E. D., A. S.Melenhorst, A. D. Fisk, W. A. Rogers (2004) “Aware technologies for aging in place: Understanding user needs and attitudes”, IEEE Pervasive Computing, 3(2): 36–41.

13- Knies, J., J.E.M.H. van Bronswijk (2008) “Privacy and mobility in aging-in-place”, Gerontechnology, 7: 141; Rauhala, M., P. Topo (2003) “Independent living, technology and ethics”, Technology and Disability, 15(3): 205-214. 

14-  Mynatt, E. vd. (2004) A.g.y., s. 38

15-  Robinson, L., G Gibson, A. Kingston, L. Newton, G. Pritchard, T. Finch, K.  Brittain.  (2013) “Assistive technologies in caring for the oldest old: A review of current practice and future directions”, Aging Health, 9(4): 365-375.  

16- Mynatt, E. vd. (2004) A.g.y.

17- Pieper, R. (1997) “Technology and the social triangle of home care: Ethical issues and the application of technologies to dementia care”, Ethical Issues in Use of Technology for Dementia Care içinde, haz. S. Bjorneby, A. van Berlo, Knegsel: Akontes Publishing, s. 1-30. 

18-  Leikas, J. ve R. Koivisto (2015) A.g.y.

19- Maslow, A. H. (1954) Motivation and Personality, New York: Harper and Row.

Yaşlanma; ömrün uzaması, tıbbın gelişmesi, ekonomik iyileşme ve artan yaşam kalitesinin bir göstergesi olarak sunulur ve olumlanır. Ömrün uzamasını yalnızca bu bağlamda ele almak işin diğer boyutlarını gözden kaçırmak demektir. Yaşlanma toplumsal süreçlerin tümünü kapsayan ve onları köklü bir değişikliğe uğratan sistemik bir zorlamayı ortaya koyar; toplumu yeni süreçlere, değişimlere zorlar. Ekonomiyi, işgücünü, toplumsal organizasyonları etkiler, aile yapısında değişikliklere neden olur.

Bu bağlamda farklı alanların ömür uzaması ile ilgili yaklaşım ve beklentileri, düşünce ve duyguları birbirinden farklılık göstermektedir. Zira toplumsal sistem bütün süreçlerini genç ve aktif olana göre kurgulamıştır, bu bakımdan da sistematik olarak yaşlıyı dışlar. Dirençsizlik, ekonomik, fiziksel ve zihinsel güçsüzlük toplumsal yaşama katılımı etkiler, yaşlıyı devre dışı bırakır, izole eder. İşte şiddet buradadır; toplum yaşlıyı görmezden gelir, önemsizleştirir, iter. Kişisel olanın tümüyle elden çıkarılması, yaşlıyı daha ortada ve görülebilir hale getirir. Bu kadar ortada olma tepkiselliğe neden olur; ekonomik yetersizliğin, işsizliğin, evsizliğin, yoksulluğun, toplumsal sorunların kaynağı olarak yaşlıları merkeze yerleştirir. Yaşlı zamanla eziyet ve acıyla başa çıkma, buna biçim verme becerisini yitirir. Nietzsche “insan ruh derinliğini, büyüklüğünü ve gücünü tam da olumsuzlukta oyalanmaya borçludur” diye ifade eder.1 Yaşlı, sorun alanı dışına itildiğinde başa çıkma becerileri azalır, yok olur.

Yalnız yaşayan yaşlılarla ilgili korumacı yaklaşımlar yaşlıyı kendi yaşam ortamından uzaklaştırır, özgürlük alanını daraltır. Yaşlı birey kendi yaşam ortamında, bütün olumsuzluklara karşın, “özgür”dür. Korumacı yaklaşımla, yaşlı bireye destek olacak yardımcıların sağlanması bireyi pasif hale getirerek, problem çözme yeteneğini sınırlar. Birey “yaşamı kolaya alma” yaklaşımı sergilemeye başlar. Benzer biçimde yaşlıyı kendi mekanından, çevresinden kopararak, çocukların yanına (başka semte, kente) taşımak da özgürlük alanını kısıtlayarak yaşlının geri çekilmesine, sorunların çözümünde pasif kalmasına neden olur. Bu, ev sahibinin kendi özgürlük alanını daraltmak istememesi nedeniyle yaşlı bireyi çözüme dahil etmemesinin dolaylı sonucudur. İster kendi evinde, isterse çocuklarının evinde yaşamı sürdürme (gerekli olmadığı halde, korumacı anlayışla) durumunda olsun, fiziksel ve zihinsel olarak yeterli olsa da, yaşlı birey geri çekilecektir. Yaşlıya yük olduğu duygusunun hissettirilmesi, yaptıklarının, konuşmalarının değer bulmaması geri çekilmenin temel nedenleridir. Bu, yaşlının kendini değersiz hissetmesine neden olur. 

İhtiyaçların karşılandığı, çözüme dahil olamadığı steril ortamlar yaşlıyı sınırlar, yaşama isteğini azaltır, enerjisini bitirir. Yerinde yaşlanmanın onaylanmasının temelinde de bireysel özgürlüğün sürdürülmesi yatar.

Bunun yerine kendi sorunlarını mümkün olduğu kadar uzun süre kendisinin çözebileceği, fiziksel ve zihinsel olarak yeterli bireyin, teknolojik araçlarla desteklenmesi, bağımsızlığın sürdürülmesinde, sorunların çözümünde ve bireyin yaşama bağlanmasında önemlidir. Bunun yeri de yaşlının kendi evidir. Evde kurulacak bu sistemin de bireyin özgürlüğünü sınırlamayacak (görsel kayıt biçiminde değil) bedensel değişimleri algılayabilecek ve gerektiğinde sesli yardımın devrede olabileceği teknolojik özelliklere sahip olması istenir. Diğer taraftan yangın, duman, doğalgaz gibi olumsuz durumları haber veren sistemlerin devreye sokulması da yararlı olacaktır. 

Bireyin, destekli yaşam yerine kendi yaşam ortamında, mahallesinde, bildik bir çevrede yaşamını sürdürmesi olumlu katkılar sağlar. Bireyin sisteme dahil olmasını sağlayacak, yararlı faaliyetlerin içinde olmasını sürekli kılacak sosyal sistemlerin ve organizasyonların sağlanması bireyi aktif tutarak soyutlanmasını engeller. Yaşlı bireyin sorun alanı içinde olması (yerinde yaşlanması), bireyi motive etmede, sorun çözme becerisi geliştirmede ve yaşama dahil olmada yararlıdır. İhtiyaçların karşılandığı, çözüme dahil olamadığı steril ortamlar yaşlıyı sınırlar, yaşama isteğini azaltır, enerjisini bitirir. Yerinde yaşlanmanın onaylanmasının temelinde de bireysel özgürlüğün sürdürülmesi yatar. Bu bağlamda, yaşlı bireyin özgürlük alanını daraltmadan kendi ev ortamlarında yaşamını sürdürmesine yönelik düzenlemeler önem taşır. 

Yaşlılar, diğer bireyler gibi, günlük yaşamlarında ne tür bir teknolojiyi kabul edeceklerini seçme hakkına sahip olmalıdır. Özerklik ilkesine göre, geronteknolojinin müdahalesi ancak yaşlı bireye seçenekleri ve sonuçlarıyla ilgili anlamlı seçimler ve yeterli bilgi sunduğunda haklı görülebilir.

Mekanda Özerklik

Batı demokrasilerinde sosyal ve politik olarak yaşlılarla ilgili konularda bireysel özerkliğe saygı gösterilir; ahlaki, yasal ve siyasi alanlarda bireyler yaşamlarını (kendi çıkarlarına, amaçlarına ve yaşam planlarına uygun olarak) kendi seçimleri doğrultusunda yürütebilmelerini sağlamaları konusunda teşvik edilir. Yaşlı bireyler yaşamları, bedenleri ve sağlıkları ile ilgili kararları özgür iradeleriyle alma, adaletli yaşama hakkına sahiptirler.2 Adalet ilkesi, bir toplumun üyelerinin sahip olduğu hakları ortaya koymayı ve üyeler arasında sorumluluk ve faydanın nasıl sağlanacağı sorusunu cevaplamayı amaçlar. Aynı zamanda kaynakların verimli bir şekilde dağıtılması ile ilgilenir; böylece toplumdaki herkes -özellikle en zayıf olanlar- fayda sağlar. Adalet ilkesine göre, yaşlı bireyin günlük yaşamına teknolojik müdahale, eğer bu çözüm temel bir ihtiyacın yerine getirilmesine katkıda bulunursa bir anlam ifade eder. Buna göre, başkalarının özerkliğine saygı duymak ahlaki bir gerekliliktir. Özerklik için tasarım, kullanıcıya saygı göstermeyi ve ona değerli bir toplum üyesi olarak davranılmasını sağlar. Özerklik, geronteknoloji tasarlanırken ciddiye alınması gereken temel insan hakları unsurudur ve bireyin iradesine ve seçimlerine saygı duymayı gerektirir.3

Yaşlı insanların yaşam kalitesi büyük ölçüde özerkliği ve bağımsızlığı sürdürme yetenekleri ile belirlenir. Özerklik ilkesi, bireyin kendisi için karar alma hakkı anlamına gelir. Özerklik, bireyin kendi kurallarına ve tercihlerine göre nasıl yaşayacağına dair bireysel kararları alma, kontrol etme ve başa çıkma yeteneğidir.4 Bir kimse, bireysel verilerinin kullanımına karar verme, fiziksel, zihinsel ve sosyal yakınlığını koruma hakkına sahip olmalıdır.5 Özerklik, yaşamla başa çıkma ile doğrudan ilintilidir. Yaşlılar, diğer bireyler gibi, günlük yaşamlarında ne tür bir teknolojiyi kabul edeceklerini seçme hakkına sahip olmalıdır. Özerklik ilkesine göre, geronteknolojinin müdahalesi ancak yaşlı bireye seçenekleri ve sonuçlarıyla ilgili anlamlı seçimler ve yeterli bilgi sunduğunda haklı görülebilir. Bu ilke, herhangi bir cihazın bireyin iradesine karşı kurulmasına izin vermez.6 Buna karşılık, iç mekanda kullanıcının gizliliği tartışılırken en azından aşağıdaki hususlar göz önünde bulundurulabilir:7

  • Kullanıcı hakkında yalnızca çok önemli bilgiler toplanmalı,
  • Kullanıcı kendisi hakkındaki bilgileri kolayca doğrulayabilmeli,
  • Kullanıcı, kendisiyle ilgili bilgilerin depolanma aralığının farkında olmalı ve bu aralığa uyulmalı,
  • Belirli bir amaç için toplanan bilgiler, kullanıcının izni olmadan başka bir amaç için kullanılmamalı,
  • Bir hizmetin kullanımı sırasında toplanan tüm bilgiler özel olarak kabul edilmeli, 
  • Kullanıcı bir hizmet kullanımı sırasında toplanan verilerin içeriği ve bu verilerin hangi amaçla ve nasıl kullanılacağı konusunda bilgilendirilmeli,
  • Kullanıcı kendisi ile ilgili bilgilerin toplanması ve kullanılması iznini kolayca iptal edebilmelidir.8

Bir insanın özerkliğine saygı duymak, onun isteğini ve özgürlüğünü zorlama, tehdit veya benzeri yollarla kısıtlayarak geçersiz kılamayacağımız anlamına gelir. Geronteknolojide bu, yaşlı bireyin teknolojinin kabulü ve kullanımı ile ilgili kararlar almak için yeterli bilgiye sahip olma hakkı olduğu anlamına gelir. Rauhala-Hayes, yaşlı bir kimsenin, bilgi alma ve anlama ile ilgili birtakım bilişsel becerilere sahip olmasını ve bu bilgilere dayanarak karar verme yetkinliğinin bulunması gerektiğini vurgular.9 Bu anlamda, yaşlı birey kendisi ve değerleri konusunda istikrarlı bir karar alma yetkinliğine sahip olduğunda özerktir. Bir başka yorumda, özerkliğin bir eylem özgürlüğü olduğu ve yaşlı bireyin başkaları tarafından müdahale edilmeden kendi isteklerine göre hareket edebilmesi anlamına geldiği söylenmektedir. Bununla birlikte, yaşlı insanlar sözkonusu olduğunda, özerklik ve bakım konusunda etik sorunlar ortaya çıkar. Bu sorunlar daha çok, başka bir kimse –bakıcı, aile üyeleri- tarafından müdahaleyi gerektirdiği için hafıza bozukluğu olan bireylerde görülür.10 Örneğin, her insanın mahremiyet hakkı vardır, ancak bir insanın zihinsel yetileri zayıf olduğunda, kendisi için en iyisini algılaması zor olabilir. Özerklik, diğer tasarım alanlarında da önemli ve değerlidir. Örneğin, Friedman ve Kahn, özerklik ve güvenlik de dahil olmak üzere değerlerde değişime ihtiyaç olduğunu belirtmektedir.11 Bu bağlamda cevaplandırılması gereken bazı sorular vardır: 

  • Teknik cihazların benimsenmesi ve kullanılması ile ilgili karar alma sorumluluğunun yaşlı bireyden resmi veya gayri resmi bakıcılara geçtiği açıktır. Bu noktaya ne zaman ulaşılacağına kim karar veriyor?
  • Geronteknolojinin yaşlı bireyin özerkliğini engelleme, tecrit, yalnızlık ve depresyona yol açma tehlikesi var mı?
  • Özerklik tartışılırken kültürel farklılıklar göz önünde bulundurulmalı mıdır? 

Buna ek olarak, yaşlılar bu tür geronteknolojik cihazları kabul ederken bazı durumları da dikkate alırlar. Örneğin yaşlılar kendilerini kimin izlediğini, bu izlemenin gerekli olup olmadığını, izleyenlerin ne kadar bilgi edindiğini bilmeyi isterler. Kendilerini aile üyelerinden bir-iki kişi dışında kimsenin izlemesini istemezler, bundan kaygı duyarlar. Bağımsızlıklarını korumak için diğer kimselerin gerekenden fazla şey bilmesini istemezler.12

Yaşlı bireyler için teknolojinin geliştirilmesindeki diğer temel etik ilkeler, gizlilik ve güven konularıdır. Toplumdaki bireylere etkin bir şekilde hizmet verebilmek için geliştirilen teknik uygulamalar ve sistemler giderek insanlar hakkında daha fazla özel bilgi toplamayı gerektirmektedir. İnsanlar, farklı sistemler ve hizmetlerdeki bu özel bilgilerin korunduğuna ve kimsenin bu bilgileri (kişisel şifre veya hesap bilgileri gibi) yanlış kullanmayacağına güvenebilmelidir. Gizlilik konusu, belki de en çok, teknolojiyi kullanarak bireyleri izlemenin mümkün olduğu durumlarda gündeme gelmektedir.13

Yeni teknolojilerin benimsenmesi, yeni sorunlar ortaya çıkarmaktadır. Bu teknolojiler ileri yaşlı (80+ yaş) bireylerin, yaşam kalitesinde ve yaşamla başa çıkmalarında önemli gelişmeler sağlayabilir. Ancak, evle ilgili geronteknolojik uygulamalarda kullanıcı kontrolü düşüktür ve birey her zaman teknolojinin işlevselliğinin farkında olmaz. Geliştirilen bu tür algılama teknolojilerinin evde kullanılması, insan temaslarında ve insan etkileşimlerinde azalmaya yol açtığı gibi teknolojiyi bireyin kendisinin kontrol etmesi de zorlaşır. İleri yaşlı bireyler, teknoloji konusunda bir karar alırken sıklıkla iki durumla karşı karşıya kalmaktadır: Ya bağımsız bir yaşam biçimini sürdürmek için değerli olan gizlilikten ödün vererek teknolojiyi kabul edebilirler ya da özgürlük adına teknoloji desteğini reddedebilirler.14 Teknoloji ile ilgili etik sorular, yalnızca mahremiyet ve özerklik bağlamında ele alınmamalı, aynı zamanda teknolojinin özerkliği ve bağımsız yaşamı sağlamada nasıl yardımcı olabileceği ve genel olarak yaşamı nasıl kolaylaştırabileceği de irdelenmelidir.

Yaşlıların Geronteknoloji Kullanımında Etik Sorunlar

İleri yaşlı bireylerde fiziksel ve zihinsel bozulma oranının belirgin şekilde artmasıyla, yardımcı teknolojilerin kullanımı etik sorunları ortaya çıkarır.15 Hafızadaki bozulmalar, bireyin ev işlerini yapma ve özellikle de tamamlama yeteneğini etkiler. Günlük faaliyetlerin çoğu bu hafıza işlemlerine dayanır ve yaşlı bireylerin dikkatinin dağılması veya kesintiye uğraması durumunda yaşa bağlı düşüşlerin olumsuz sonuçları artar.16

Geronteknolojinin benimsenmesi ve kullanılması ile ilgili etik konular genellikle sosyal, politik ve ekonomik bağlamda gündeme getirilir ve çözülür. Etik sorunların nasıl çözüldüğü, farklı paydaş gruplarının tutum ve görüşlerine bağlıdır. Bu nedenle, geronteknolojinin tanıtılması, benimsenmesi ve kullanılması ile ilgili etik konular her zaman belli bir bağlama oturtulmalıdır. Pieper, sosyal üçgenlerden, yani geronteknoloji kullanımının genellikle bağlantılı olduğu sosyal ilişkilerden söz ediyor.17 Bu sosyal üçgenler herhangi bir geronteknoloji uygulamasında temel hedefler olarak kabul edilir. Sosyal üçgenler (1) evde bakımda odak kişi olarak tüketici, yaşlı veya hasta, (2) gayri resmi bakıcı, genellikle bir eş, aile üyesi, arkadaş veya komşu ve (3) resmi bakıcı, sosyal ve sağlık hizmetleri olmak üzere üç rol içerir.18 Bu nedenle, yaşlı bireyin bağımsızlığını ve yaşam kalitesini artırmak için evde geronteknoloji ürünlerinin kullanımı önemlidir. Ancak, mühendislik disiplinlerinde, uygulamalı çalışmalarda araçlar geliştirilirken etik konusunda çok fazla çaba harcanmaz. Bununla ilgili yaklaşımlarda teknolojik gelişimin özerk olduğu, bireysel eylemlerin ve beklentilerin ikincil bir değere sahip olduğu, kısaca teknolojinin kendi mantığı olduğu belirtilerek, teknolojik zorunluluktan söz edilir. Bu yönüyle teknoloji kültürü, geleneksel değerleri fazla dikkate almaz. 

Sonuç

Evde bağımsız yaşam ve geronteknoloji ilişkisi giderek önem kazanan bir konudur. Kamu kaynaklarının hizmete ihtiyaç duyan bireyler arasında adil bir şekilde dağıtılmasını kabul etme baskısı altında, herkesin ulaşabileceği garantili asgari bakım standartları sağlamak, en etkin ve verimli bir şekilde gerçekleştirilebileceği çevreyi tartışmaya açmak geronteknolojinin hedefleri arasındadır. Teknoloji, yaşlanan bireylerin evde yaşamayı sürdürmelerini destekleme konusunda büyük umut içeriyor. Bireyin kendini güven ve emniyet içinde hissetmesi, bağımsız yaşamın önkoşuludur ve Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisindeki19 en temel ihtiyaçlardan biridir. Güvenlik ihtiyacı hem ev içindeki hem de ev dışındaki faaliyetlerle ilgilidir. Yaşam ortamları güvenli, günlük yaşamı kolaylaştıracak, yaşam kalitesini ve iletişimi iyileştirecek biçimde düzenlendiğinde yaşlı birey yaşamını özgür biçimde yürütebilir. Geronteknolojik düzenlemelerin de bireyin özerkliğini yok etmeyecek biçimde tasarlanması ve sunulması gerekir. İletişimi ve sosyal ilişkileri sürdürmek için teknoloji mevcut olmasına karşılık, ileri yaşlılar tarafından daha kolay kullanılabilecek tasarımlara ihtiyaç vardır. 

Yaşlının yaşamını kolaylaştıracak ve yerinde yaşlanmayı destekleyecek geronteknolojik uygulamalarda da bazı sorulara yanıt aranması gerekmektedir:

  • Yardımcı teknolojilerin, hem aktif ve yerinde yaşlanma hem de sağlıksızlıkla başa çıkma ve bireyi destekleme konusunda nasıl bir rolü olabilir? 
  • Yaşlı insanlar yeni teknolojileri ne ölçüde destekliyor? 
  • Devlet, sosyal bakım için potansiyel olarak gelişen talebi ne ölçüde ve hangi düzeyde karşılayabilir?
  • Devletin ve yerel yönetimlerin yerinde yaşlanmayı destekleyecek düzenlemeleri ve politikaları hangi düzlemdedir? 
  • Telesağlık (uzaktan izleme teknolojileri), telebakım (bağımsızlığı kolaylaştıran ve kişisel güvenliği artıran teknolojiler), fiziksel rehabilitasyon ve sosyalleşmeyi kolaylaştıracak donanımlar (dokunmatik ekranlı monitörler, video / bilgisayar oyunları) ile çevresel, birey merkezli tasarımlar (bağımsız yaşama destek olan ve bakım yükünü azaltan) konusundaki geronteknolojik gelişmeler nelerdir? 
  • Teknolojinin -bireyin özerkliğini ve mahremiyetini engellemeyecek biçimde- yaşam alanlarına uygulanabilmesi için hangi yasal düzenlemelere ihtiyaç vardır? 

Tüm bunlar önümüzdeki dönemde cevaplanmayı bekleyen sorular olarak önümüzde durmaktadır.


1- Han, B. C. (2015) Şeffaflık Toplumu, İstanbul: Metis.

2-  Sherwin, S. ve M.  Winsby (2010) “A relational perspective on autonomy for older adults residing in nursing homes”, Health Expectations, 14: 182–190. 

3- Leikas, J. ve R. Koivisto (2015) Ethics Assessment in Different Fields: Social Ferontechnology (Stakeholders Acting Together on the Ethical Impact Assessment of Research and Innovation başlıklı araştırma projesi),  SATORI.

4- Dünya Sağlık Örgütü (WHO), (2002) Active Aging: A Policy Framework. www.whqlibdoc.who.int/hq/2002/ WHO_NMH_ NPH_02.8.pdf 

5- Leikas, J. ve R. Koivisto (2015) A.g.y.

6- Leikas. J. (2009) Life-Based Design. A holistic approach to designing human-technology interaction, Finlandiya: VTT Publications 726; Leikas, J. ve R. Koivisto (2015) A.g.y.

7- Topo, P., M. Rauhala, O. Sotamaa, K. Saarikalle, T. Vainio (2003) Key Usability and Ethical Issues in NAVI-programme (KEN) Deliverable 4, KEN Consortium.

8-  Leikas. J. A.g.y.; Leikas, J. ve R. Koivisto A.g.y.

9- Rauhala-Hayes, M. (1997) “Ethics of care work”, Ethical Issues in Use of Technology for Dementia Care içinde, haz. S. Bjorneby ve A. van Berlo, Knegsel: Akontes Publishing, s. 73-86. 

10- Leikas, J. ve R. Koivisto (2015) A.g.y.

11- Friedman, B. ve P.H.J. Kahn (2003) “Human values, ethics, and design” The Human-Computer Interaction Handbook: Fundamentals, Evolving Technologies and Emerging Applications içinde, haz. J.A. Jacko ve A. Sears,. Mahwah: Lawrence Erlbaum, s. 1177-1201.

12- Mynatt, E. D., A. S.Melenhorst, A. D. Fisk, W. A. Rogers (2004) “Aware technologies for aging in place: Understanding user needs and attitudes”, IEEE Pervasive Computing, 3(2): 36–41.

13- Knies, J., J.E.M.H. van Bronswijk (2008) “Privacy and mobility in aging-in-place”, Gerontechnology, 7: 141; Rauhala, M., P. Topo (2003) “Independent living, technology and ethics”, Technology and Disability, 15(3): 205-214. 

14-  Mynatt, E. vd. (2004) A.g.y., s. 38

15-  Robinson, L., G Gibson, A. Kingston, L. Newton, G. Pritchard, T. Finch, K.  Brittain.  (2013) “Assistive technologies in caring for the oldest old: A review of current practice and future directions”, Aging Health, 9(4): 365-375.  

16- Mynatt, E. vd. (2004) A.g.y.

17- Pieper, R. (1997) “Technology and the social triangle of home care: Ethical issues and the application of technologies to dementia care”, Ethical Issues in Use of Technology for Dementia Care içinde, haz. S. Bjorneby, A. van Berlo, Knegsel: Akontes Publishing, s. 1-30. 

18-  Leikas, J. ve R. Koivisto (2015) A.g.y.

19- Maslow, A. H. (1954) Motivation and Personality, New York: Harper and Row.

DÖN