Fotoğraflar: Yaşar Adnan Adanalı

2011 yılından beri yaşamakta ve çalışmakta olduğum İngiltere geçtiğimiz aralık ayında erken genel seçimi yaşadı. Ben de İşçi Partisi adına gönüllü seçim çalışması yapmak üzere birkaç günümü sokaklarda geçirdim. Kapı kapı gezerek oy istediğim seçim bölgelerinden biri de Grenfell Tower’ın içerisinde bulunduğu Kensington bölgesiydi. 14 Haziran 2017 sabahı meydana gelen yangın sonucu 72 kişinin öldüğü ve yaklaşık yetmiş kişinin yaralandığı Grenfell, aradan geçen sürede kurulan bir dış cephe iskelesiyle örtülmüş olsa da, hâlâ bir katliam anıtı gibi Kensington’ın özellikle kuzey kesimlerinin üzerinde yükselmeye devam ediyor. Kensington’da dahil olduğum gönüllü çalışma da bu kesimlerde gerçekleşti. Kapısını çaldığım çok sayıda saray yavrusu konuttan birinde karşıma çıkan bir Kensington sakininin, hangi parti adına seçim çalışması yaptığımı sorup benden “İşçi Partisi” yanıtını alınca verdiği tepki kelimesi kelimesine şu oldu: “Evimin neye benzediğini görmüyor musun? Sence sizin partiye oy verme ihtimalim var mı?”

Arka planda Grenfell tüm dehşetengizliğiyle dururken sarf edilen bu sözler, söyleyenin cüretinden daha fazlasına delalet. Hatırlayalım: Grenfell Tower, 14 Haziran 2017 sabahı dördüncü kattaki bir dairenin mutfağındaki buzdolabının arıza yaparak alev almasıyla başladığı düşünülen yangının yalnızca sekiz dakikada on sekizinci kata kadar yayılması sonucu yanmıştı.1 Alevler, büyük ölçüde, apartmanın önceki sene yenilenen cephe kaplaması nedeniyle hızla yayılmıştı.2 Cephe kaplamasında, yangına dayanıklı alternatiflere göre metrekare başına sadece 2 sterlin daha ucuz olan yanıcı bir malzeme kullanılmıştı.3 Bir diğer deyişle toplamda 8,7 milyon sterlinlik bütçesi olan tadilat projesinde hepi topu 5 bin sterlin tasarruf edebilmek adına binanın yangın riskine karşı savunmasız bırakılması göze alınmıştı. Grenfell Tower’da, yangını tamamıyla söndüremeyecek olsa da hiç değilse yayılmasını yavaşlatarak insanların kaçışını kolaylaştırabilecek olan ve yalnızca 200 bin sterlinlik maliyetle kurulabilecek olan fıskiye sistemi de yoktu.4 Üstelik bunların hepsi, İngiltere’nin kişi başına düşen gelir bakımından en müreffeh bölgelerinden olan ve rezervlerinde 274 milyon sterlin bulunan bir belediyenin mıntıkasında yer alan Kensington’daki sınırlı sayıdaki sosyal konut bloklarından birinde yaşanmıştı.5 Aslında, yangın, zenginliğiyle meşhur bu bölgeye dair pek bilinmeyen bir özelliği de çarpıcı bir şekilde gündeme getirmiş, İngiltere’nin en varsılları gibi en yoksullarını da barındırdığı gerçeğini hatırlatmıştı. Nitekim, Grenfell Tower da, Kensington’un ülke ortalamasının üzerinde yoksulluk oranının bulunduğu kuzey kısmında yer alıyordu.6 Dolayısıyla Kensington sakininin bana verdiği tepki de aslında bu uçurumun veciz bir ifadesiydi.

Fakat bu ifadenin özetlediği uçurumu sadece sınıfsal niteliği üzerinden anlamak eksik kalacaktır. Zira, Grenfell’in simgesi hâline geldiği barınma probleminin ırkçılıkla da birebir alakalı olduğu, yangının gerçekleştiği günden bu yana giderek daha sık dile getirilmekte.7 Bu alakanın hem güncel hem tarihsel veçheleri var. Üstelik bu tarihsel veçheler sadece simgesel niteliği haiz olanlardan (Grenfell Tower’ın isminin İngiltere’nin 19. yüzyıldaki sömürgecilik girişimleri kapsamında yapılan birçok savaşta yer alan komutan Francis Wallace Grenfell’den geliyor olması gibi) ibaret değil.8 Geçtiğimiz aralıktaki erken genel seçim öncesi süreçte, her ne kadar diğer tüm hayati meseleler gibi Brexit tantanasının gölgesinde kalsa da, önemli gündem maddelerinden biri olan sosyal konut açığı etrafında yaşanan bir tartışma bunun işaretiydi. Hükümetçe finanse edilecek sosyal konut inşasına ağırlık vermeyi vadeden muhalefetteki İşçi Partisi’ne karşılık, yaklaşık on yıldır iktidarda olan Muhafazakâr Parti, bu tür fikirlerin, kulağa hoş gelseler de, yüklü miktarda kaynak gerektirdiklerini ve bu kaynağın yoktan var edilemeyeceğini savunuyor. Malum, kaynaksızlık iktidar partisinin son on yıldır uygulamakta ısrar ettiği kemer sıkma politikalarını meşrulaştırırken başvurduğu başlıca bahane. Bu bahaneyi sorgulayanlar ise sosyal politikalara ayrılması gereken hazine kaynaklarının, aslında 2007-2008 bankacılık krizi sonrası hükümet tarafından İngiltere’nin neoliberal iktisadi modelinin temel taşı olan finans sektörünü kurtarmak için ayrıldığını ve tamı tamına 137 milyar sterlinin bu amaçla kullanıldığını hatırlatıyor. Kaynaksızlık söylemini ve kemer sıkma politikalarını daha da geniş bir tarihsel bağlama oturtanlar ise İngiltere’nin Amerika kıtasındaki sömürgeci faaliyetleri kapsamında sürdürülen köle ticaretini vurguluyor.9 Zira İngiltere, her ne kadar köle ticaretini parlamentonun 1833 yılında çıkardığı bir yasayla sonlandırmış olsa da, bunu yaparken köle tüccarlarının ve sahiplerinin zararını bugünün parasıyla 17 milyar sterlini bulan bir meblağıyla karşılama taahhüdünü vermişti. Üstelik, geçtiğimiz sene ortaya çıkan bir habere göre, köle tüccarı ve sahiplerinin o dönem zararlarının karşılanması için bankalardan alınan kredinin hazinece ödenmesi ancak 2015 yılında tamamlanabildi.10 Yani hükümetin, sosyal konut benzeri toplumsal adaleti ve eşitliği önceleyen politikalar için gereken kaynağın bulunmadığını savunduğu yıllarda, vatandaştan alınan vergilerce yaratılan kaynakların önemli bir kısmını finans sektörünü diriltmeye olduğu kadar, köle tüccarları ve sahiplerinin hazineye verdiği zararı telafi etmeye de harcadığı ortaya çıktı.11

Sosyal konut politikalarının ırkçılıkla bağlantılandırılmasının nedenleri yalnızca sömürgecilik tarihiyle alakalı değil. Bu bağlantının güncel bir boyutu da var. Yine Grenfell bağlamından devam edersek, binada yaşayanların büyük çoğunluğunun göçmen kökenli ve dahası, beyaz olmayan kişilerden oluştuğunu belirtebiliriz. Grenfell sakinlerini uzun süre hor görmekle itham edilen Kensington Belediyesi çalışanlarının binaya dair yangın öncesi kendi içlerinde yaptıkları ve yangından bugüne kadar geçen sürede kamuoyuyla paylaşılan e-posta yazışmalarında geçen bir dizi ifade bu anlamda önemli. Bu yazışmalarda, Grenfell’de yaşayanları “dil problemleri olan, eğitimsiz ve neyin nasıl çalıştığını hiçbir şekilde kavrayamayan” insanlar olarak tanımlayan ve onları birer “çete mensubu”ymuş ya da kendi yaşadıkları “mıntıkayı koruyan hayvanlar”mış gibi niteleyen ırkçı ifadeler dikkat çekiyordu.12 Yangın sonrasına ve çok daha yakın geçmişe gelirsek, bu tür ırkçı ifadelerin yankılarına, birkaç ay önce Boris Johnson başbakanlığında kurulan yeni Muhafazakâr Parti hükümetinin önde gelen üyelerinden Jacob Rees-Mogg’un Grenfell’e dair yaptığı bir yorumda da rastlandı. Mogg, geçtiğimiz kasım ayında katıldığı bir radyo programında kendisine sorulan “Grenfell’in sizce sınıf veya ırkçılıkla bir ilgisi var mıydı?” sorusunu yanıtlarken, bina sakinlerinin, itfaiyecilerce kendilerine yangın sırasında verilen “olduğunuz yerde kalın” talimatına uymalarını eleştirerek şöyle dedi: 

Söyleneni reddedip binayı terk etselerdi çok daha güvende olacaklardı. Ve, sanırım, gerek sen [beyaz radyo programcısına hitaben] gerek ben, kendimizi bir yangının ortasında bulsaydık, yanan binayı terk ederdik. Mantıklı olan şey budur gibi geliyor. Ve bunun yapılmaması büyük bir trajedi.13

Mogg’un neoliberal politikaların yol açtığı ölümler için kurbanları sorumlu tutmakla kalmayıp çoğunluğu göçmen ve beyaz olmayan bireylerden oluşan bu kitlenin mantıktan yoksun olduğunu da öne sürdüğü bu ifadeleri, ırkçılığın anaakım İngiltere siyasetinde devam eden etkisini özetler nitelikteydi. 

Tam da bu noktada David Lammy’nin, yangının hemen akabinde gazeteci Owen Jones’ın kendisiyle yaptığı mülakatta, itfaiyecilerin verdiği “olduğunuz yerde kalın” talimatına uyarak hayatlarını kaybeden Grenfell sakinleri için sarf ettiği “emekçi insanlar mülayimlerdir; kendilerine ne denirse onu yaparlar” ifadeleri akla geliyor.14 İngiltere’de 2010’dan beri yürürlükte olan ve “düşmancıl çevre” (hostile environment) adıyla sürdürülen politikanın belirleyici unsur olduğu güncel bağlam bize, Lammy’nin emekçi derken sınıfsal olduğu kadar ırksal bir meseleyi de işaret ettiğini söylüyor. Hükümete göre sadece kayıtdışı göçmenleri hedefleyen bu politika kapsamındaki uygulamalar, evlerini kiralayan ev sahiplerinden üniversitelere kadar toplumun türlü kesimini birer polise dönüştürmüş durumda. Zira, yolları kayıtdışı göçmenlerle kesişme ihtimallerinin yüksek olduğu farz edilen bu gibi kesimlerden, temas ettikleri kiracı ve öğrenci gibi kişilere periyodik olarak vize, oturma izni vb. kontrolleri uygulamaları bekleniyor. Ve, elbette, bu uygulamaların yarattığı toplumsal etki, yasadışılığa ve/veya göçmenliğe dair yerleşik ırkçı algı nedeniyle, aksanı, ismi, görünüşü vb. özellikleri üzerinden öteki olarak kodlanan türlü kesimleri kapsayacak şekilde cereyan ediyor.15 O hâlde, söz konusu etkinin ana mecralarından biri hâline gelen kiracılık durumunun da işaret ettiği gibi, “düşmancıl çevre” tanımında geçen “çevre” kavramını mekânsal anlamda ciddiye almak, gerçekten de “yapılı çevreye” dair bir olguyu işaret ettiğini ve dahası barınma hakkıyla yakından alakalı olduğunu fark etmek gerekiyor.16

Bu nedenden, Londra barınma aktivizminin son dönemdeki en ümit veren oluşumlarından London Renters Union (Londra Kiracılar Birliği), faaliyetlerini sürdürdüğü 2018’den bu yana barınmanın yanı sıra göçmenliği de odağında tutuyor.17 Bu faaliyetlerin de büyük katkısıyla, mevzubahis meselelerin her ikisini ve hatta kesişimlerini ilgilendiren kazanımlar geçtiğimiz mart ayında elde edildi.18 İngiltere’nin en büyük bankalarından Natwest, mortgage müşterilerine uyguladığı “devletten kira desteği alanlara ev kiralayamama” koşulunu kaldırdığını duyurdu. Aynı günlerde, uzun süren kampanyalar sonucu, hükümet, son yıllarda ülkedeki kiralık ev ilanlarında sıkça karşılaşılan “kira yardımı alanlar başvuramaz” benzeri ifadelerin ayrımcı olduğunu kabul etti ve yasaklanmalarına yönelik somut adımlar atacağının sözünü verdi. Son olarak da, yine aynı dönemde, “düşmancıl çevre” politikası kapsamında çıkarılan ve ev sahiplerini kiracılarının vize statüsünü kontrol etmekle yükümlü kılan kanunu, Londra’daki Yüksek Mahkeme ayrımcılığa yol açma riski nedeniyle İnsan Hakları Kanunu’na aykırı buldu.19 Sahi, bir de, yazının başında andığımız aralıktaki genel seçim konusu vardı değil mi? İşçi Partisi o seçimden büyük bir yenilgiyle çıktı. Olsun. Ne de olsa siyasete toplumsallığını veren, barınma sorununa dair algıyı ve pratiği diğer yakıcı sorunlarla ilişkisi üzerinden sürekli güncelleyen çalışmalar gibi, sokaklarda, mahallelerde ve mahkemelerde verilen hak arama mücadelesidir.


1- Kentish, B. (2017, 16 Haziran). Grenfell Tower fire caused by faulty fridge on fourth floor, reports suggest. Independent. independent.co.uk/news/uk/home-news/grenfell-tower-cause-fridge-faulty-fourth-floor-london-kensington-disaster-latest-a7792566.html

2- Hills, J. (2017, 15 Haziran). Grenfell Tower: Original proposed contractor was dropped to reduce cost of refurbishment project. ITV. itv.com/news/2017-06-15/grenfell-tower-original-proposed-contractor-was-dropped-to-reduce-cost-of-refurbishment-project/

3- Davies, R., Cannoly, K. ve Sample, I. (2017, 16 Haziran). Cladding for Grenfell Tower was a cheaper, more flammable option. The Guardian. theguardian.com/uk-news/2017/jun/16/manufacturer-of-cladding-on-grenfell-tower-identified-as-omnis-exteriors

4- The Engineer. (2017, 16 Haziran). Grenfell fire: sprinkler system would have cost £200,000. theengineer.co.uk/grenfell-fire-sprinkler-system-would-have-cost-200000

5- Syal, R. ve Jones, H. (2017, 19 Haziran). Kensington and Chelsea council has £274m in reserves. The Guardian. theguardian.com/uk-news/2017/jun/19/kensington-chelsea-council-has-274m-in-reserves-grenfell-tower-budget-surplus

6- Trust for London. (2017, 20 Haziran). Poverty and inequality data for Kensington & Chelsea. trustforlondon.org.uk/data/boroughs/kensington-and-chelsea-poverty-and-inequality-indicators/; Grenfell Tower yangınında yaşananlara dair bu paragrafta verilen özetin büyük kısmı yazarın Mekânda Adalet Derneği’nin online yayını için yangının hemen akabinde kaleme aldığı üç yazılık dizinin ilk yazısından alınmıştır; bkz. Çaylı, E. (2017, 29 Haziran). Grenfell Tower: Çağımızın Büyük Yangın’ı (I). beyond.istanbul. beyond.istanbul/grenfell-tower-çağımızın-büyük-yangını-i-450a4f171372

7- Bulley, D., Edkins, J. ve El-Enany, N. (Ed.). (2019). After Grenfell: Violence, Resistance and Response. Pluto Press.

8- Waring, O. (2018, 14 Haziran). Who was Grenfell Tower named after and what do we know about the man? Metro. metro.co.uk/2018/06/14/grenfell-tower-named-know-man-7630481/

9- Patel, R. (2019, 1 Ekim). Black History Month series: Abolishing the slave trade is a history that belongs to black rebels. Global Justice Now. 

globaljustice.org.uk/blog/2019/oct/1/black-history-month-series-abolishing-slave-trade-history-belongs-black-rebels

10- Olusoga, D. (2018, 12 Şubat). The Treasury’s tweet shows slavery is still misunderstood. The Guardian. theguardian.com/commentisfree/2018/feb/12/treasury-tweet-slavery-compensate-slave-owners

11- Çaylı, E. (2019, 17 Kasım). Konut ve koruma politikalarının şiddet tarihleriyle kesişimi üzerine notlar. XXI. xxi.com.tr/i/konut-ve-koruma-politikalarinin-siddet-tarihleriyle-kesisimi-uzerine-notlar

12- Booth, R. (2018, 8 Haziran). Grenfell emails reveal turmoil at council in aftermath of fire. The Guardian. theguardian.com/uk-news/2018/jun/08/grenfell-emails-reveal-turmoil-at-council-in-aftermath-of-fire

13- Mueller, B. (2019, 5 Kasım). Jacob Rees-Mogg suggests Grenfell victims lacked ‘common sense.’ New York Times. nytimes.com/2019/11/05/world/europe/grenfell-tower-jacob-rees-mogg.html

14- ‘The Grenfell Tower fire is a crime of epic proportions’ | Owen Jones ile David Lammy söyleşisi. (2017, 21 Haziran). YouTube. youtube.com/watch?v=90beTDNyPUw

15- Goodfellow, M. (2019). Hostile Environment: How Immigrants Become Scapegoats. Verso Books.

16- Keenan, S. (2019). A border in every street: Grenfell and the hostile environment. D. Bulley, J. Edkins ve N. El-Enany (Ed.), After Grenfell Violence, Resistance and Response içinde (s. 79–91). Pluto Press.

17- London Renters Union. (2018). Know Your Rights. londonrentersunion.org/wp/wp-content/uploads/2019/05/LRU-member-support-booklet-v1.pdf; Gichinga, A. (2019, 25 Ocak). London’s exploited tenants deserve proper rights—not just rent controls. The Guardian. theguardian.com/commentisfree/2019/jan/25/london-tenants-rights-rent-controls-sadiq-khan.

18- Craw, D. W. (2019, 13 Mart). Three wins on ending discrimination. Generation Rent.  generationrent.org/three_wins_on_ending_discrimination

19-  Hükümet ise, mahkemenin marttaki bu kararına itiraz etti ve itirazında kanunun ayrımcılığa yol açma riski bulunsa da bu riskin kanundan elde edilebilecek faydanın yanında kabul edilebilir düzeyde kaldığını söyledi; bkz. Day, L. (2020, 13 Ocak). Government to defend discriminatory rental scheme in constitutionally important Court of Appeal case. Leigh Day. leighday.co.uk/News/Press-releases-2020/January-2020/Government-to-defend-discriminatory-rental-scheme. Bu yazının kaleme alındığı tarihte itiraz duruşması görülmüş olmakla birlikte mahkemenin nihai kararı henüz duyurulmamıştı.

Fotoğraflar: Yaşar Adnan Adanalı

2011 yılından beri yaşamakta ve çalışmakta olduğum İngiltere geçtiğimiz aralık ayında erken genel seçimi yaşadı. Ben de İşçi Partisi adına gönüllü seçim çalışması yapmak üzere birkaç günümü sokaklarda geçirdim. Kapı kapı gezerek oy istediğim seçim bölgelerinden biri de Grenfell Tower’ın içerisinde bulunduğu Kensington bölgesiydi. 14 Haziran 2017 sabahı meydana gelen yangın sonucu 72 kişinin öldüğü ve yaklaşık yetmiş kişinin yaralandığı Grenfell, aradan geçen sürede kurulan bir dış cephe iskelesiyle örtülmüş olsa da, hâlâ bir katliam anıtı gibi Kensington’ın özellikle kuzey kesimlerinin üzerinde yükselmeye devam ediyor. Kensington’da dahil olduğum gönüllü çalışma da bu kesimlerde gerçekleşti. Kapısını çaldığım çok sayıda saray yavrusu konuttan birinde karşıma çıkan bir Kensington sakininin, hangi parti adına seçim çalışması yaptığımı sorup benden “İşçi Partisi” yanıtını alınca verdiği tepki kelimesi kelimesine şu oldu: “Evimin neye benzediğini görmüyor musun? Sence sizin partiye oy verme ihtimalim var mı?”

Arka planda Grenfell tüm dehşetengizliğiyle dururken sarf edilen bu sözler, söyleyenin cüretinden daha fazlasına delalet. Hatırlayalım: Grenfell Tower, 14 Haziran 2017 sabahı dördüncü kattaki bir dairenin mutfağındaki buzdolabının arıza yaparak alev almasıyla başladığı düşünülen yangının yalnızca sekiz dakikada on sekizinci kata kadar yayılması sonucu yanmıştı.1 Alevler, büyük ölçüde, apartmanın önceki sene yenilenen cephe kaplaması nedeniyle hızla yayılmıştı.2 Cephe kaplamasında, yangına dayanıklı alternatiflere göre metrekare başına sadece 2 sterlin daha ucuz olan yanıcı bir malzeme kullanılmıştı.3 Bir diğer deyişle toplamda 8,7 milyon sterlinlik bütçesi olan tadilat projesinde hepi topu 5 bin sterlin tasarruf edebilmek adına binanın yangın riskine karşı savunmasız bırakılması göze alınmıştı. Grenfell Tower’da, yangını tamamıyla söndüremeyecek olsa da hiç değilse yayılmasını yavaşlatarak insanların kaçışını kolaylaştırabilecek olan ve yalnızca 200 bin sterlinlik maliyetle kurulabilecek olan fıskiye sistemi de yoktu.4 Üstelik bunların hepsi, İngiltere’nin kişi başına düşen gelir bakımından en müreffeh bölgelerinden olan ve rezervlerinde 274 milyon sterlin bulunan bir belediyenin mıntıkasında yer alan Kensington’daki sınırlı sayıdaki sosyal konut bloklarından birinde yaşanmıştı.5 Aslında, yangın, zenginliğiyle meşhur bu bölgeye dair pek bilinmeyen bir özelliği de çarpıcı bir şekilde gündeme getirmiş, İngiltere’nin en varsılları gibi en yoksullarını da barındırdığı gerçeğini hatırlatmıştı. Nitekim, Grenfell Tower da, Kensington’un ülke ortalamasının üzerinde yoksulluk oranının bulunduğu kuzey kısmında yer alıyordu.6 Dolayısıyla Kensington sakininin bana verdiği tepki de aslında bu uçurumun veciz bir ifadesiydi.

Fakat bu ifadenin özetlediği uçurumu sadece sınıfsal niteliği üzerinden anlamak eksik kalacaktır. Zira, Grenfell’in simgesi hâline geldiği barınma probleminin ırkçılıkla da birebir alakalı olduğu, yangının gerçekleştiği günden bu yana giderek daha sık dile getirilmekte.7 Bu alakanın hem güncel hem tarihsel veçheleri var. Üstelik bu tarihsel veçheler sadece simgesel niteliği haiz olanlardan (Grenfell Tower’ın isminin İngiltere’nin 19. yüzyıldaki sömürgecilik girişimleri kapsamında yapılan birçok savaşta yer alan komutan Francis Wallace Grenfell’den geliyor olması gibi) ibaret değil.8 Geçtiğimiz aralıktaki erken genel seçim öncesi süreçte, her ne kadar diğer tüm hayati meseleler gibi Brexit tantanasının gölgesinde kalsa da, önemli gündem maddelerinden biri olan sosyal konut açığı etrafında yaşanan bir tartışma bunun işaretiydi. Hükümetçe finanse edilecek sosyal konut inşasına ağırlık vermeyi vadeden muhalefetteki İşçi Partisi’ne karşılık, yaklaşık on yıldır iktidarda olan Muhafazakâr Parti, bu tür fikirlerin, kulağa hoş gelseler de, yüklü miktarda kaynak gerektirdiklerini ve bu kaynağın yoktan var edilemeyeceğini savunuyor. Malum, kaynaksızlık iktidar partisinin son on yıldır uygulamakta ısrar ettiği kemer sıkma politikalarını meşrulaştırırken başvurduğu başlıca bahane. Bu bahaneyi sorgulayanlar ise sosyal politikalara ayrılması gereken hazine kaynaklarının, aslında 2007-2008 bankacılık krizi sonrası hükümet tarafından İngiltere’nin neoliberal iktisadi modelinin temel taşı olan finans sektörünü kurtarmak için ayrıldığını ve tamı tamına 137 milyar sterlinin bu amaçla kullanıldığını hatırlatıyor. Kaynaksızlık söylemini ve kemer sıkma politikalarını daha da geniş bir tarihsel bağlama oturtanlar ise İngiltere’nin Amerika kıtasındaki sömürgeci faaliyetleri kapsamında sürdürülen köle ticaretini vurguluyor.9 Zira İngiltere, her ne kadar köle ticaretini parlamentonun 1833 yılında çıkardığı bir yasayla sonlandırmış olsa da, bunu yaparken köle tüccarlarının ve sahiplerinin zararını bugünün parasıyla 17 milyar sterlini bulan bir meblağıyla karşılama taahhüdünü vermişti. Üstelik, geçtiğimiz sene ortaya çıkan bir habere göre, köle tüccarı ve sahiplerinin o dönem zararlarının karşılanması için bankalardan alınan kredinin hazinece ödenmesi ancak 2015 yılında tamamlanabildi.10 Yani hükümetin, sosyal konut benzeri toplumsal adaleti ve eşitliği önceleyen politikalar için gereken kaynağın bulunmadığını savunduğu yıllarda, vatandaştan alınan vergilerce yaratılan kaynakların önemli bir kısmını finans sektörünü diriltmeye olduğu kadar, köle tüccarları ve sahiplerinin hazineye verdiği zararı telafi etmeye de harcadığı ortaya çıktı.11

Sosyal konut politikalarının ırkçılıkla bağlantılandırılmasının nedenleri yalnızca sömürgecilik tarihiyle alakalı değil. Bu bağlantının güncel bir boyutu da var. Yine Grenfell bağlamından devam edersek, binada yaşayanların büyük çoğunluğunun göçmen kökenli ve dahası, beyaz olmayan kişilerden oluştuğunu belirtebiliriz. Grenfell sakinlerini uzun süre hor görmekle itham edilen Kensington Belediyesi çalışanlarının binaya dair yangın öncesi kendi içlerinde yaptıkları ve yangından bugüne kadar geçen sürede kamuoyuyla paylaşılan e-posta yazışmalarında geçen bir dizi ifade bu anlamda önemli. Bu yazışmalarda, Grenfell’de yaşayanları “dil problemleri olan, eğitimsiz ve neyin nasıl çalıştığını hiçbir şekilde kavrayamayan” insanlar olarak tanımlayan ve onları birer “çete mensubu”ymuş ya da kendi yaşadıkları “mıntıkayı koruyan hayvanlar”mış gibi niteleyen ırkçı ifadeler dikkat çekiyordu.12 Yangın sonrasına ve çok daha yakın geçmişe gelirsek, bu tür ırkçı ifadelerin yankılarına, birkaç ay önce Boris Johnson başbakanlığında kurulan yeni Muhafazakâr Parti hükümetinin önde gelen üyelerinden Jacob Rees-Mogg’un Grenfell’e dair yaptığı bir yorumda da rastlandı. Mogg, geçtiğimiz kasım ayında katıldığı bir radyo programında kendisine sorulan “Grenfell’in sizce sınıf veya ırkçılıkla bir ilgisi var mıydı?” sorusunu yanıtlarken, bina sakinlerinin, itfaiyecilerce kendilerine yangın sırasında verilen “olduğunuz yerde kalın” talimatına uymalarını eleştirerek şöyle dedi: 

Söyleneni reddedip binayı terk etselerdi çok daha güvende olacaklardı. Ve, sanırım, gerek sen [beyaz radyo programcısına hitaben] gerek ben, kendimizi bir yangının ortasında bulsaydık, yanan binayı terk ederdik. Mantıklı olan şey budur gibi geliyor. Ve bunun yapılmaması büyük bir trajedi.13

Mogg’un neoliberal politikaların yol açtığı ölümler için kurbanları sorumlu tutmakla kalmayıp çoğunluğu göçmen ve beyaz olmayan bireylerden oluşan bu kitlenin mantıktan yoksun olduğunu da öne sürdüğü bu ifadeleri, ırkçılığın anaakım İngiltere siyasetinde devam eden etkisini özetler nitelikteydi. 

Tam da bu noktada David Lammy’nin, yangının hemen akabinde gazeteci Owen Jones’ın kendisiyle yaptığı mülakatta, itfaiyecilerin verdiği “olduğunuz yerde kalın” talimatına uyarak hayatlarını kaybeden Grenfell sakinleri için sarf ettiği “emekçi insanlar mülayimlerdir; kendilerine ne denirse onu yaparlar” ifadeleri akla geliyor.14 İngiltere’de 2010’dan beri yürürlükte olan ve “düşmancıl çevre” (hostile environment) adıyla sürdürülen politikanın belirleyici unsur olduğu güncel bağlam bize, Lammy’nin emekçi derken sınıfsal olduğu kadar ırksal bir meseleyi de işaret ettiğini söylüyor. Hükümete göre sadece kayıtdışı göçmenleri hedefleyen bu politika kapsamındaki uygulamalar, evlerini kiralayan ev sahiplerinden üniversitelere kadar toplumun türlü kesimini birer polise dönüştürmüş durumda. Zira, yolları kayıtdışı göçmenlerle kesişme ihtimallerinin yüksek olduğu farz edilen bu gibi kesimlerden, temas ettikleri kiracı ve öğrenci gibi kişilere periyodik olarak vize, oturma izni vb. kontrolleri uygulamaları bekleniyor. Ve, elbette, bu uygulamaların yarattığı toplumsal etki, yasadışılığa ve/veya göçmenliğe dair yerleşik ırkçı algı nedeniyle, aksanı, ismi, görünüşü vb. özellikleri üzerinden öteki olarak kodlanan türlü kesimleri kapsayacak şekilde cereyan ediyor.15 O hâlde, söz konusu etkinin ana mecralarından biri hâline gelen kiracılık durumunun da işaret ettiği gibi, “düşmancıl çevre” tanımında geçen “çevre” kavramını mekânsal anlamda ciddiye almak, gerçekten de “yapılı çevreye” dair bir olguyu işaret ettiğini ve dahası barınma hakkıyla yakından alakalı olduğunu fark etmek gerekiyor.16

Bu nedenden, Londra barınma aktivizminin son dönemdeki en ümit veren oluşumlarından London Renters Union (Londra Kiracılar Birliği), faaliyetlerini sürdürdüğü 2018’den bu yana barınmanın yanı sıra göçmenliği de odağında tutuyor.17 Bu faaliyetlerin de büyük katkısıyla, mevzubahis meselelerin her ikisini ve hatta kesişimlerini ilgilendiren kazanımlar geçtiğimiz mart ayında elde edildi.18 İngiltere’nin en büyük bankalarından Natwest, mortgage müşterilerine uyguladığı “devletten kira desteği alanlara ev kiralayamama” koşulunu kaldırdığını duyurdu. Aynı günlerde, uzun süren kampanyalar sonucu, hükümet, son yıllarda ülkedeki kiralık ev ilanlarında sıkça karşılaşılan “kira yardımı alanlar başvuramaz” benzeri ifadelerin ayrımcı olduğunu kabul etti ve yasaklanmalarına yönelik somut adımlar atacağının sözünü verdi. Son olarak da, yine aynı dönemde, “düşmancıl çevre” politikası kapsamında çıkarılan ve ev sahiplerini kiracılarının vize statüsünü kontrol etmekle yükümlü kılan kanunu, Londra’daki Yüksek Mahkeme ayrımcılığa yol açma riski nedeniyle İnsan Hakları Kanunu’na aykırı buldu.19 Sahi, bir de, yazının başında andığımız aralıktaki genel seçim konusu vardı değil mi? İşçi Partisi o seçimden büyük bir yenilgiyle çıktı. Olsun. Ne de olsa siyasete toplumsallığını veren, barınma sorununa dair algıyı ve pratiği diğer yakıcı sorunlarla ilişkisi üzerinden sürekli güncelleyen çalışmalar gibi, sokaklarda, mahallelerde ve mahkemelerde verilen hak arama mücadelesidir.


1- Kentish, B. (2017, 16 Haziran). Grenfell Tower fire caused by faulty fridge on fourth floor, reports suggest. Independent. independent.co.uk/news/uk/home-news/grenfell-tower-cause-fridge-faulty-fourth-floor-london-kensington-disaster-latest-a7792566.html

2- Hills, J. (2017, 15 Haziran). Grenfell Tower: Original proposed contractor was dropped to reduce cost of refurbishment project. ITV. itv.com/news/2017-06-15/grenfell-tower-original-proposed-contractor-was-dropped-to-reduce-cost-of-refurbishment-project/

3- Davies, R., Cannoly, K. ve Sample, I. (2017, 16 Haziran). Cladding for Grenfell Tower was a cheaper, more flammable option. The Guardian. theguardian.com/uk-news/2017/jun/16/manufacturer-of-cladding-on-grenfell-tower-identified-as-omnis-exteriors

4- The Engineer. (2017, 16 Haziran). Grenfell fire: sprinkler system would have cost £200,000. theengineer.co.uk/grenfell-fire-sprinkler-system-would-have-cost-200000

5- Syal, R. ve Jones, H. (2017, 19 Haziran). Kensington and Chelsea council has £274m in reserves. The Guardian. theguardian.com/uk-news/2017/jun/19/kensington-chelsea-council-has-274m-in-reserves-grenfell-tower-budget-surplus

6- Trust for London. (2017, 20 Haziran). Poverty and inequality data for Kensington & Chelsea. trustforlondon.org.uk/data/boroughs/kensington-and-chelsea-poverty-and-inequality-indicators/; Grenfell Tower yangınında yaşananlara dair bu paragrafta verilen özetin büyük kısmı yazarın Mekânda Adalet Derneği’nin online yayını için yangının hemen akabinde kaleme aldığı üç yazılık dizinin ilk yazısından alınmıştır; bkz. Çaylı, E. (2017, 29 Haziran). Grenfell Tower: Çağımızın Büyük Yangın’ı (I). beyond.istanbul. beyond.istanbul/grenfell-tower-çağımızın-büyük-yangını-i-450a4f171372

7- Bulley, D., Edkins, J. ve El-Enany, N. (Ed.). (2019). After Grenfell: Violence, Resistance and Response. Pluto Press.

8- Waring, O. (2018, 14 Haziran). Who was Grenfell Tower named after and what do we know about the man? Metro. metro.co.uk/2018/06/14/grenfell-tower-named-know-man-7630481/

9- Patel, R. (2019, 1 Ekim). Black History Month series: Abolishing the slave trade is a history that belongs to black rebels. Global Justice Now. 

globaljustice.org.uk/blog/2019/oct/1/black-history-month-series-abolishing-slave-trade-history-belongs-black-rebels

10- Olusoga, D. (2018, 12 Şubat). The Treasury’s tweet shows slavery is still misunderstood. The Guardian. theguardian.com/commentisfree/2018/feb/12/treasury-tweet-slavery-compensate-slave-owners

11- Çaylı, E. (2019, 17 Kasım). Konut ve koruma politikalarının şiddet tarihleriyle kesişimi üzerine notlar. XXI. xxi.com.tr/i/konut-ve-koruma-politikalarinin-siddet-tarihleriyle-kesisimi-uzerine-notlar

12- Booth, R. (2018, 8 Haziran). Grenfell emails reveal turmoil at council in aftermath of fire. The Guardian. theguardian.com/uk-news/2018/jun/08/grenfell-emails-reveal-turmoil-at-council-in-aftermath-of-fire

13- Mueller, B. (2019, 5 Kasım). Jacob Rees-Mogg suggests Grenfell victims lacked ‘common sense.’ New York Times. nytimes.com/2019/11/05/world/europe/grenfell-tower-jacob-rees-mogg.html

14- ‘The Grenfell Tower fire is a crime of epic proportions’ | Owen Jones ile David Lammy söyleşisi. (2017, 21 Haziran). YouTube. youtube.com/watch?v=90beTDNyPUw

15- Goodfellow, M. (2019). Hostile Environment: How Immigrants Become Scapegoats. Verso Books.

16- Keenan, S. (2019). A border in every street: Grenfell and the hostile environment. D. Bulley, J. Edkins ve N. El-Enany (Ed.), After Grenfell Violence, Resistance and Response içinde (s. 79–91). Pluto Press.

17- London Renters Union. (2018). Know Your Rights. londonrentersunion.org/wp/wp-content/uploads/2019/05/LRU-member-support-booklet-v1.pdf; Gichinga, A. (2019, 25 Ocak). London’s exploited tenants deserve proper rights—not just rent controls. The Guardian. theguardian.com/commentisfree/2019/jan/25/london-tenants-rights-rent-controls-sadiq-khan.

18- Craw, D. W. (2019, 13 Mart). Three wins on ending discrimination. Generation Rent.  generationrent.org/three_wins_on_ending_discrimination

19-  Hükümet ise, mahkemenin marttaki bu kararına itiraz etti ve itirazında kanunun ayrımcılığa yol açma riski bulunsa da bu riskin kanundan elde edilebilecek faydanın yanında kabul edilebilir düzeyde kaldığını söyledi; bkz. Day, L. (2020, 13 Ocak). Government to defend discriminatory rental scheme in constitutionally important Court of Appeal case. Leigh Day. leighday.co.uk/News/Press-releases-2020/January-2020/Government-to-defend-discriminatory-rental-scheme. Bu yazının kaleme alındığı tarihte itiraz duruşması görülmüş olmakla birlikte mahkemenin nihai kararı henüz duyurulmamıştı.

DÖN