YAŞAR ADNAN ADANALI
İstanbul merkezli çalışan ürbanist, araştırmacı, öğretim görevlisi. Mekanda Adalet Derneği (MAD) kurucularından ve direktörü. Sabancı Üniversitesi’nden toplumsal ve siyasal bilimler üzerine lisans derecesini, University College London’dan kalkınma planlaması üzerine yüksek lisans derecesini aldı. TU Berlin Mimarlık Fakültesi’nde doktor adayı. Dominik Cumhuriyeti’nin başkenti Santo Domingo’da kent yoksulları ile konut hakkı üzerine çalıştı. Stuttgart Üniversitesi’nin yürüttüğü Ortadoğu’nun farklı kentlerinde bulunan Filistin Mülteci Kampları’nın katılımcı yöntemlerle iyileştirilmesi projesinde yer aldı. 2009 yılından beri Darmstadt Teknik Üniversitesi Mundus Urbano Yüksek Lisans Programı’nda katılımcı planlama ve tasarım dersi veriyor. MAD’ın İstanbul Yollarında Kentsel Politik Ekoloji Yaz Okulu’nu koordine ediyor. Adanalı, Türkiye’nin ilk katılımcı toplu konut projesi olan Düzce Umut Evleri’nin gönüllülerinden biri.
15 yıllık bir hak mücadelesinin sonucu olan Düzce Umut Evleri'nin hikâyesini fotoğraflar eşliğinde anlatıyoruz.
1950'lerden bir konut aktivisti olan Naim Tanyeri'nin portesi gecekonduların erken dönemdeki örgütlenme tecrübeleri üstüne çok şey anlatıyor.
Mekanda Adalet Derneği’nin sürdürdüğü Gecekondu Gazetesi: Türkiye’nin Enformel Kentleşme Haberlerini Arşivlemek adlı çalışma 1930’lardan günümüze "enformel" kentleşme, konut ve gecekondu üzerine, Türkiye’de yayımlanan günlük gazetelerde yer almış, kronolojik olarak sıralanmış yaklaşık iki bin haber, röportaj ve görüş yazısının kupürlerinin tıpkıbasımlarını ve indekslerini içeriyor.
Bangalore'yi ziyaret eden Mekanda Adalet Derneği üyelerinin izlenimleri.
Slum Jagatthu yani Slum Dünyası. Mottoları “Slum sakinleri için, slum sakinlerinin yayımladığı bir gazete.”
MAD’ın saha gezilerinde Bekir Dindar ve M. Cevahir Akbaş'ın çektiği fotoğraflar mahallelerdeki güçlü sosyal altyapıyı ve bakım merkezli ilişkileri düşünmemize vesile oluyor.
Hayır, bize bu projeyi sunan, kentsel dönüşüm dayatmasıyla inşaata dayalı rant ekonomisinden cömertçe pay almak isteyen bir şirket değil, “İstanbul’un yıpranan kültür mirasını ayağa kaldırmak için” çabalayan bir hayırsever âdeta!
İstiklâl Caddesi gibi heterojen, özgür ve asi kamusal mekânlar sermayenin insafına bırakıldığında tektipleşme, iktidarların merhametine bırakıldığında ise baskıcı uygulamalarla evcilleştirilme tehdidiyle karşılaşıyor.
Türkiye nüfusu hızla yaşlanıyor. Peki bu demografik yaşlanmanın toplumsal ve kültürel alana yansımaları neler? Yaşlanmanın aile, toplumsal cinsiyet ilişkileri, kent ve teknoloji ile nasıl bir ilişkisi var? Bu soruların cevaplarını 1970’li yıllardan beri Türkiye’de kent, aile ve nüfus odaklı çalışmalar yürüten New York doğumlu değerli antropolog Alan Duben ile konuştuk.
“Tasarımlı raflarımız yok ama halinden anladığımız komşularımız var” sloganı ile reklamında “halktan yana” imajını öne çıkartan, sadece bulunduğu “ucuzluk” segmentinde değil tüm süpermarket zincirleri arasında lider konumunda olan markanın müşteri nezdinde algısını net bir şekilde ortaya koyan çarpıcı bir örnek bu.