Mekanda Adalet Derneği (MAD) kurulduğu günden itibaren İstanbul, İzmir, Kocaeli, Diyarbakır ve Mersin gibi kentlerde kentsel dönüşüm baskısı altındaki ve hukuki güvence sorunu yaşayan mahallelerde, yerel derneklerle işbirliği içinde saha çalışmalarında bulundu. Bu çalışmalar kapsamında onlarca mahallede, o yerlerde görülen sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşamanın önündeki engelleri ve yaşamaya elverişli konut hakkı için verilen mücadeleleri “savunucu yürüyüş” (advocacy walk) metodolojisiyle kayıt altına almakta ve bu mücadelelerin görünürlüklerini artırmak için dayanışma gösterir. Bu yürüyüşlerde doğrudan sahadan da öğrenme imkânı buluyor. Bir mekânsal ölçek olarak mahalleyi ve onun korunmak istenen niteliklerini video belgesel ve fotoğraflar ile kayıt altına aldık.

Özellikle gecekondu geçmişi olan, sakinlerinin mahallenin fiziki yapısı ve sosyal yaşantısının inşasında aktif rol aldığı, insan ölçeğinde gelişmiş mahalleler her ne kadar bugün büyük mekânsal ve toplumsal dönüşümler yaşıyor olsa da, halen “bakım” merkezinde geliştirdikleri ilişkileri bir düzeye kadar sürdürmekte. İronik bir şekilde üzerinde kurulu oldukları kent toprağının spekülatif değeri için “riskli” alan ilan edilen bu yerlerden, bugünün sıfırdan inşa edilen konut alanlarının öğreneceği çok şey var. Aslında bu mahalleler, kentlerin karşı karşıya olduğu risklere karşı birçok olumlu toplumsal ve mekânsal nitelikler barındırır. 

Bahsi geçen mahallelerin çoğunluğu kentin geri kalanıyla entegre olmuş olsa da, halen fiziki altyapı sorunları devam eden yerlerde bu eksikliklerin, komşular arasında kurulan dayanışma ağları ve mahalle dernekleri gibi mahalli örgütlenmeleri içeren güçlü bir sosyal altyapıyla telafi edildiği dikkat çeker. Konutun kendisi, genişlediği sokak/mahalle ölçekleri içindeki canlılara “yaşam alanı” sunan bir bütünü oluşturur. Burada yaşayan (1) farklı yaş, kapasite ve yapabilirlik seviyelerindeki bireylerin ve komşuların birbirleriyle, (2) bu yaşam alanını paylaştıkları diğer canlılarla ve (3) ev gibi “yapılı” ve ağaç, dere, bostan gibi “doğal” addedilen çevreler arasında kurulan bakım merkezli ilişkilerin bütününü “bakım ekolojisi” olarak kavramsallaştırabiliriz. Konut ve mahalleyi “bakım ekolojisi” çerçevesinde ele aldığımızda iklim krizi, salgınlar ve ekonomik çöküş gibi, beklenmedik olay, baskı ve krizler karşısında daha dirençli sistemler kurmamız da mümkün olabilir. 

MAD’ın saha gezilerinde Bekir Dindar ve M. Cevahir Akbaş’ın çektiği fotoğraflar mahallelerdeki güçlü sosyal altyapıyı ve bakım merkezli ilişkileri düşünmemize vesile oluyor.

Hacıhüsrev Mahallesi. Fotoğraf: Bekir Dindar
Karayolları Mahallesi. Fotoğraf: M. Cevahir Akbaş
Habibler Mahallesi. Fotoğraf: Bekir Dindar
Karayolları Mahallesi. Fotoğraf: Bekir Dindar
Hacıhüsrev Mahallesi. Fotoğraf: Bekir Dindar

Mekanda Adalet Derneği (MAD) kurulduğu günden itibaren İstanbul, İzmir, Kocaeli, Diyarbakır ve Mersin gibi kentlerde kentsel dönüşüm baskısı altındaki ve hukuki güvence sorunu yaşayan mahallelerde, yerel derneklerle işbirliği içinde saha çalışmalarında bulundu. Bu çalışmalar kapsamında onlarca mahallede, o yerlerde görülen sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşamanın önündeki engelleri ve yaşamaya elverişli konut hakkı için verilen mücadeleleri “savunucu yürüyüş” (advocacy walk) metodolojisiyle kayıt altına almakta ve bu mücadelelerin görünürlüklerini artırmak için dayanışma gösterir. Bu yürüyüşlerde doğrudan sahadan da öğrenme imkânı buluyor. Bir mekânsal ölçek olarak mahalleyi ve onun korunmak istenen niteliklerini video belgesel ve fotoğraflar ile kayıt altına aldık.

Özellikle gecekondu geçmişi olan, sakinlerinin mahallenin fiziki yapısı ve sosyal yaşantısının inşasında aktif rol aldığı, insan ölçeğinde gelişmiş mahalleler her ne kadar bugün büyük mekânsal ve toplumsal dönüşümler yaşıyor olsa da, halen “bakım” merkezinde geliştirdikleri ilişkileri bir düzeye kadar sürdürmekte. İronik bir şekilde üzerinde kurulu oldukları kent toprağının spekülatif değeri için “riskli” alan ilan edilen bu yerlerden, bugünün sıfırdan inşa edilen konut alanlarının öğreneceği çok şey var. Aslında bu mahalleler, kentlerin karşı karşıya olduğu risklere karşı birçok olumlu toplumsal ve mekânsal nitelikler barındırır. 

Bahsi geçen mahallelerin çoğunluğu kentin geri kalanıyla entegre olmuş olsa da, halen fiziki altyapı sorunları devam eden yerlerde bu eksikliklerin, komşular arasında kurulan dayanışma ağları ve mahalle dernekleri gibi mahalli örgütlenmeleri içeren güçlü bir sosyal altyapıyla telafi edildiği dikkat çeker. Konutun kendisi, genişlediği sokak/mahalle ölçekleri içindeki canlılara “yaşam alanı” sunan bir bütünü oluşturur. Burada yaşayan (1) farklı yaş, kapasite ve yapabilirlik seviyelerindeki bireylerin ve komşuların birbirleriyle, (2) bu yaşam alanını paylaştıkları diğer canlılarla ve (3) ev gibi “yapılı” ve ağaç, dere, bostan gibi “doğal” addedilen çevreler arasında kurulan bakım merkezli ilişkilerin bütününü “bakım ekolojisi” olarak kavramsallaştırabiliriz. Konut ve mahalleyi “bakım ekolojisi” çerçevesinde ele aldığımızda iklim krizi, salgınlar ve ekonomik çöküş gibi, beklenmedik olay, baskı ve krizler karşısında daha dirençli sistemler kurmamız da mümkün olabilir. 

MAD’ın saha gezilerinde Bekir Dindar ve M. Cevahir Akbaş’ın çektiği fotoğraflar mahallelerdeki güçlü sosyal altyapıyı ve bakım merkezli ilişkileri düşünmemize vesile oluyor.

Hacıhüsrev Mahallesi. Fotoğraf: Bekir Dindar
Karayolları Mahallesi. Fotoğraf: M. Cevahir Akbaş
Habibler Mahallesi. Fotoğraf: Bekir Dindar
Karayolları Mahallesi. Fotoğraf: Bekir Dindar
Hacıhüsrev Mahallesi. Fotoğraf: Bekir Dindar
DÖN