Bükoop Nasıl Kuruldu?

Boğaziçi Mensupları Tüketim Kooperatifi (Bükoop) nasıl bir kaygıyla yola çıktı? Gıda üretiminin giderek endüstriyelleştiği, büyük tarım firmalarının gıda üretim ve tedarik sürecini tekellerine aldığı, gıdanın metalaşırken niteliksizleştiği ve bu sürece paralel olarak küçük yerel üreticinin hayatta kalma koşullarının ortadan kalktığı bir dönemde “bu gidişata karşı ne yapabiliriz?” diyerek bir araya gelen üniversite mensupları, Bükoop ile alternatif bir gıda tedarik yöntemi hayata geçirmiş oldu. Bu oluşan yapı ve işleyiş zaman içinde aslında sadece gıda ile ilişkilenmemize değil birçok farklı alana etki eder oldu. Bunlardan en önemlisi ise “başka bir alternatif yok” söyleminde bir çatlamaya yol açarak üreticilere ve tüketicilere  birbirimizle başka şekillerde ilişkilenebileceğimizi göstermesiydi. Bu ilişkilenme, gıda etrafında hayata geçirilen müşterekleştirme pratiklerinin de etkisiyle alternatif bir yaşama dair umutlar yeşermesine sebep oldu. Bu anlamda biz bu yazıda Bükoop deneyimini müşterekleştirme pratiklerine odaklanarak anlatmaya çalışacağız. 

Müşterekler kavramı pek çok farklı şekilde tanımlanıyor ve bu konuda son yıllarda fazlaca kaynak bulmak mümkün. Müşterekler artık yalnızca ortak bir şekilde paylaşılan doğal ve toplumsal zenginliklerle/kaynaklarla sınırlı değil, müşterekler piyasanın dışına çıkabilen ilişki biçimlerini, ağları, pratikleri ve mücadeleleri de içeriyor.1 Tam bu noktada, küresel toplumsal mücadelelere değinen Fırat2 esas bu hareketler sönümlendiğinde arta kalanların, müşterekleştirme hareketleri anlamında önemli olduğunu belirtmiştir. Günümüz gıda sisteminin sorunları ve bunlarla nasıl mücadele edileceği ve gıdanın müşterek hâline getirilebileceği de önemli bir sorudur.3 Peki Bükoop kurulduğundan beri gıda etrafında nasıl bir müşterekleştirme pratikleri bütünü oluşturdu ve nasıl örgütlendi?

Bükoop 2009 yılının Aralık ayında Boğaziçi Üniversitesi çalışanları ve öğrencilerinden oluşan bir grup tarafından Boğaziçi Üniversitesi Kuzey Kampüs içerisinde kurulan bir tüketim kooperatifi. Bükoop’un tohumlarının ekildiği 2008 yılında Eğitim-Sen başta olmak üzere pek çok emek örgütünün sağlık ve sosyal güvenlikte dönüşüm yasasını (SSGSS) protesto etmek için gittiği Ankara yolculuğu olduğunu görüyoruz.4 Bu noktada, özünde müşterek bir mücadele meselesi olduğu Bükoop’un bir gerçeği olarak ortada duruyor. Hatta, bir adım geriye giderek Türkiye’de pek çok tartışmaya sebep olan SSGSS yasası protestolarından, yerel “artakalan” bir müşterekleştirme hareketi olarak Bükoop’u tanımlamak mümkün. Bükoop’un bugüne dek koruyarak getirdiği kuruluş amacı ise, küçük üreticiden tüketiciye doğrudan bir köprü kurmak, adil, temiz ve yerel gıdayı aracısız olarak uygun fiyatla tüketiciye ulaştırmak.  

Bükoop “Baraka” ve Gönüllüler

Bükoop’u müşterekler perspektifinden ele aldığımızda Baraka’nın mekânsal olarak ve mekânın dışına taşarak yarattığı dinamiğin toplamının bir pratikler ağı olduğu söylenebilir.5 Bu pratikler bütününü bu yazıda müşterekleştirme pratikleri diye ifade ediyor olacağız. Müşterekleştirme pratiklerinin merkezinde mekânsal müşterek olarak Bükoop Baraka var. Yazının başındaki alıntıdan da anlaşılacağı üzere Baraka, Bükoop’un hafta içi günde toplamda bir saat gönüllü emeğiyle açıldığı zamanlarda satış alanı olarak işleyen kamusal mekânı. Bu mekânın içi hem satış alanı hem de bir depo görevi görüyor. Fakat bu pratiğin ve görünür işlevinin ötesinde gıdaya dair bilginin paylaşıldığı ve müşterek pratiklerin bir araya gelerek yeniden üretildiği ve öğrenildiği bir alan var. Bu mekânın kampüsün içinde olması yeni insan kazanmak için de olanak sağlıyor:  oradan geçerken merak edip gelenler, yapılan etkinlik ilanlarını görüp barakaya gelerek işin ucundan tutanlar oluyor. Ayrıca Baraka’da sadece ürün satışı değil ürün tadımı da yapılıyor. Baraka binasının diğer yarısını paylaştığımız Öğrenci Kooperatifi Girişimi’nin mekânında bir mutfak, toplantı düzenleyebileceğimiz bir oda da bulunuyor. Aslında 2009’dan bu yana olan süreçte Bükoop’un kampüs içinde müşterekleştirme pratiklerini deneyimleyen tek girişim olmadığını da belirtmek gerekir. Kampüste adil ve sağlıklı gıdaya erişimi dert edinen bir grup Boğaziçi mensubunun da katıldığı Starbucks işgalinin ardından bir araya gelen Öğrenci Kooperatifi Girişimi’nin dışında bir de kampüse bitişik ve bağışlanmış bir arazide üretim yapan Tarlataban’ı da saymak gerekir. Sacayağının üç bacağını oluşturan bu girişimlerden tüzel kişiliğe sahip olan tek ayak Bükoop olmakla birlikte zaman zaman diğer girişimlerle sıkı ilişkiler ve işbirlikleri kurmuştur. 

Bükoop’u Bükoop yapan en temel meselenin gönüllü emek/gönüllüler olduğunu söyleyebiliriz. Gönüllülük meselesi hem Bükoop kamusal mekânı olan Baraka’yı, hem de Bükoop’un yeniden ürettiği tüm dinamiklerin altını çizerek, müşterekleştirme pratiklerini yatay kesen bir konu. Gönüllüler, Bükoop’taki iletişim biçimini ve toplumsal pratiği kuran aktörlerdir. Bir başka deyişle, onlar iştirakçilerdir.6 Bükoop gönüllülerinin yaptığı pek çok iş var. Bu işlerin en başında ve Bükoop’un işleyişinin olmazsa olmazı olarak, hafta içi her gün öğlenleri ve akşamüstleri Baraka’yı açarak oradan sorumlu olmak, geliyor. Öğrenciler, mezun ve mahalleli, idari personel ve akademik personel Bükoop’ta gönüllü olabiliyor. Üniversite bileşenlerini oluşturan bu aktörler Baraka alanının dışında farklı konumlarda gibi gözükseler de bu konumlar Baraka’da eşitleniyor ve hiyerarşinin olmadığı bir yapılanma ortaya çıkıyor.7 Baraka’da gönüllülük yapmaya başlayan bir öğretim görevlisi, gönüllü olan bir lisans öğrencisinden kasadaki tuşlara basarak fiş kesmeyi, ürün tartmayı veya bilgisayardaki pos programına ürün bilgisi girmeyi öğrenebiliyor. Yani Bükoop Baraka yine üniversite pratiklerinin dışına çıkılarak öğrenen-öğreten konumlarının değiştiği bir yer de olabiliyor. Örneğin, Baraka’ya alışverişe gelen bir öğrencinin o esnada Baraka’da gönüllü olan hocasına, kendi memleketindeki zeytin üretim süreçlerinden bahsetmesi ya da bir ürün hakkında sorular sorarak karşılıklı öğrenmenin pekiştiği bir ortam yaratılması oldukça mümkün. Baraka’daki karşılaşmalar ve bir araya gelmeler sadece Boğaziçi mensuplarıyla sınırlı değil. Zaman zaman İstanbul’a gelen üreticilerimizle belirli konular etrafında sohbetler düzenleyip hem onlardan öğreniyoruz hem de onların Baraka ve Bükoop’çulara dair birinci elden gözlem yapma ve ürünlerle veya üretim süreçleriyle ilgili görüşlerini dinleme fırsatımız oluyor. Bu pratikler sayesinde, Bükoop yatay bir öğrenme sürecinin olduğu, herkesin birbirinden öğrendiği ve bilginin müşterekleştiği bir yer olarak konumlanıyor. 

Bükoop gönüllüleri, hafta içi Baraka’yı açmanın yanı sıra farklı sorumluluklar da alabiliyor ve bir ürünün sorumlusu olabiliyor. Burada, karşılıklı öğrenme pratiğine bir katman daha eklenerek, raf takibi yapmanın, üreticiden ürün sipariş etmenin, gelecek kargoyu takip etmenin, ürünleri fiyatlandırma mantığını anlamanın ve gerekli hesap-kitabı yaparak, ürünleri rafa çıkarmanın yanı sıra üreticiyle kurulan başka bir ilişki oluyor. Yeri geldiğinde üreticinin sorunlarını dinlemek veya mutlu bir haberini duymak da bu müşterekleştirme pratiğinin bir parçası oluyor. Bu ikili ilişkinin tekrar Bükoop gönüllülerine ve çevresine taşınması, bilgilerin aktarılması da pratiğin bir diğer parçasını oluşturuyor. Üreticilerle uzun vadeli, sağlıklı, karşılıklı ve güvene dayalı ilişkiler kurmanın, karşılıklı talepleri birlikte şekillendirmenin, yeri geldiğinde üretim sürecine dahil olmanın en önemli unsurlarından biri hâline geliyor ürün sorumlusu-üretici ilişkisi. Burada, üreticilerle olan ilişkiye Bükoop gönüllülerinin yaptığı üretici ziyaretlerini de eklemek gerekir. Üretim süreçlerini daha yakından görmenin, üretici-tüketici arasında güven ilişkisi kurulmasının ve adeta ilişkilerin pekişmesinin başında üretici ziyaretleri geliyor. Tabii, bu ziyaretleri organize etmek de yine başta ürün sorumlusu olmak üzere, gönüllülerin müşterek çabasıyla gerçekleşen bir faaliyet. Bu ilişkide üretici de tüketicinin ihtiyaçlarını öğreniyor. Örneğin, çok miktarda paketlenmiş ürünlerin daha az satılacağını ya da belli mevsimlerde (yaz tatili gibi) ürün satışının azalabileceğini, elma kurusunun hangi miktarda kurutulursa daha çok satılabileceğini, peynirin ne kadar tuzlu olduğunda daha çok beğenildiğini, raflarda ürünün sürekli bulunmasının, yani ürününü düzenli yollayabilmesinin kendi satışlarının artması açısından ne denli önemli olduğunu.

Bükoop’un işleyebilmesi için ürün sorumluluğu dışında da işler mevcut: gönüllüleri koordine etmek, üreticilere ödemeleri yapmak veya sosyal medyada ürünlerle veya etkinliklerle ilgili bilgi paylaşmak gibi. Kooperatifte ürün sorumlusu olanlara, Baraka’yı açıp çeşitli işlerin yapılabilmesi için elini taşın altına koyanlara aslında sadece tüketici demek bu süreçte ürünün geçtiği evreleri de düşündüğümüzde yetersiz kalıyor. Bu sebeple bu tür kişilere yarı üretici veya “türetici” dendiğini görüyoruz, hem akademik çevrelerde hem de farklı toplumsal hareketler nezdinde.  

Zamanla daha görünür hâle gelen Bükoop için, ilk günlerdeki aylık siparişler ve bu paketlerin Baraka’da hazırlanması sürecinde işgücü ihtiyacının ötesinde ortaya çıkan farklı gönüllü işler mevcut. Bükoop çeşitli toplantılarda kendini anlatırken Baraka’da mercimek paketlemenin de gıda egemenliğine ve politikalara dokunduğunu betimliyor. Bükoop’tan haberlerin e-posta, web sitesi ve sosyal medya aracılığıyla duyurulması, Bükoop deneyiminin, tüketim kooperatifi ya da gıda örgütlenmesi oluşturmak isteyen diğer topluluklarla paylaşılması da gönüllü işleri arasında sayabileceğimiz işlerden. Alternatif bir iktisadi model olarak kurgulanmış olan Bükoop’un bu görünürlük ve deneyim paylaşımı işlerine, piyasa mantığıyla bir isim verilecek olsaydı bu isim kurumsal iletişim olurdu.

Bükoop’un hiyerarşik bir örgütlenmeden uzak olan yapısı, herkese açık olan kapısı, işlerin sorumlulukla, farklı değerler ve anlamlar etrafında yerine getirilmesi, yalın bir ekonomik çıkar ilişkisinden bağımsız olması sebebiyle gönüllü işlerinin tamamını Bükoop’un müşterekleştirme pratikleridir.

Müşterek Sorunlar Müşterek Çözümler; Temizlikten Şölene…

Bükoop bu süreçte elbette birçok kez tökezledi ve zorlandı, ama tüm katılmak isteyenlere açık olan toplantılarda uzun uzadıya tartışılarak birçok soruna da ortak çözümler üretildi.8 Bu çözümlerin bir kısmı daha kısa ömürlü oldu ve ihtiyaca cevap vermediği noktada veya çok emek gerektirdiği noktada sonlandırıldı veya değiştirildi. Kimi ise çok daha uzun soluklu olarak Bükoop işleyiş biçiminin olmazsa olmazı hâline geldi. Örneğin, Baraka’nın her gün açılabilmesi ve gönüllülerin koordine edilmesi için gönüllülerden sorumlu bir Bükoop’lu sadece bir online takvim açarak hangi gün kimin Baraka’yı açacağını takip etmeye başladı. Gönüllü bulunamadığı zaman Baraka açılamadığında sorun yaşandığı için her açılması gereken yarım saatlik dilime her dönem başında bir veya iki nöbet buddysi belirlemek gönüllü koordinatörünün işini epeyce hafifletti. Temizlik belki de birçok insanın çok da isteyerek yapmadığı bir iş; hele ki ortak bir alan söz konusuysa ortaya kaytaranların çıkması ve birtakım sorunlar oluşması da mümkün. Buna çözüm bulma aşamasında bir arkadaşımız, parasını vererek temizlik hizmeti alma önerisiyle geldiğinde, paralı çalışan olmasının kooperatifi sahiplenme noktasında sıkıntı yaratabileceği konusunda hep ısrarcı olan başka bir arkadaşımız itiraz ettiği için daha yaratıcı bir çözüm bulmamız gerekti: her ayın ilk cumartesi gününü “Uzun Cumartesi” ilan edip önce gelebilen herkesle güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra temizlik, düzenleme ve tamirat gibi işleri hep birlikte yaptığımız bir gelenek oluştu. Ayrıca bu sayede hafta içi Baraka’ya gelemeyen kişilerin de gelip alışveriş yapabilmelerine olanak sağlanmış oldu. Bu sorumlulukların tamamı yıldan yıla değişebiliyor ve sorumluluklar yeni arkadaşlara geçebiliyor. Bu sayede hem çok yorulanlar nefes alabiliyor hem de kooperatif sayesinde yok etmeye çalıştığımız hiyerarşiye iç işleyişteki uzmanlaşmalardan doğabilecek yeni iktidar alanlarının eklenmesini engellemiş oluyoruz. 

Bu yazıda Bükoop’un gıda sistemine dair sorunlu olduğunu düşündüğümüz noktalarda “sadece ah vah etmek yerine, konuya nasıl müdahil olabiliriz ve hayatı nasıl örgütleyebiliriz” diye sorduğu ve buna cevaben işyeri ölçeğinde gerçekleştirmeye çalıştığımız müşterekleştirme pratikleri bütününe dair kısa bir özet sunmaya çalıştık. Bükoop’çuların amacı bu tür örgütlenmelerin farklı yerlerde – mahalleler ve işyerleri gibi – çoğalması ve gıda sisteminin sorgulanması ve gıdayı üreten kişilerle farklı bir ilişkilenmenin her yerelin ihtiyacına göre farklı şekillerde düzenlendiği gıda kolektiflerinin sayısının artması. Gerçekten de son yıllarda, Türkiye’nin farklı şehirlerinde belli ilkeler üzerinden tüketim kooperatiflerinin ve gıda topluluklarının artarak çoğalması, şikâyet zemininin bırakılarak alternatifler için harekete geçildiğini görmek bağlamında umut verici. Bu tür yapıların içinde gıda üretimine dair farkındalığı artan kişiler, uzun vadede ulusal ve uluslararası gıda politikalarının değişimi ve sürdürülebilir/doğayı tahrip etmeyen bir gıda sistemine geçiş için baskı unsuru olabilirler.    


1- Akbulut, B. (2017) “Commons”, Routledge Handbook of Ecological Economics: Nature and Society içinde, haz. C. L. Splash, New York: Routledge.

2- Fırat, B. Ö. (2018) “Küresel Hareket Döngüleri ve Müşterekleştirme Hareketleri”, Teoriden Mücadeleye Müşterekler Siyaseti, haz. E. Erdoğan, N. Yüce, Ö. Özbay, İstanbul: Sivil ve Ekolojik Haklar Derneği, s.60-72

3- Kocagöz, U. (2018) “Gıdanın Müşterekler Siyaseti”, Teoriden Mücadeleye Müşterekler Siyaseti, haz. E. Erdoğan, N. Yüce, Ö. Özbay, İstanbul: Sivil ve Ekolojik Haklar Derneği, s.122-137

4- Yalçın, S. (2010, Aralık) “Boğaziçi Üniversitesi Mensupları Tüketim Kooperatifi Aylık Bülteni”, koopBÜlteni sayı: 1 https://bukoop.org/wp-content/uploads/sites/2/2015/03/BuKoop_Bulten_Sayi_1.pdf

5- Akyazı, P. E. (2014, 20 Kasım) “Baraka Deyip Geçmeyin” http://bukoop.org/?p=71.

6- Fırat, B. Ö., D. Özgür ve F. Genç (2014, 16 Ekim). “HES Direnişinden Kentsel Dönüşüm Mücadelesine Antikapitalist Hareketin Ortak Zemini: Müşterekler” http://www.arkitera.com/soylesi/639/hes-direnisinden-kentsel-donusum-mucadelesine-antikapitalist-hareketin-ortak-zemini–musterekler-

7- Akyazı, P. E. (2015, 16 Eylül) “Bir alternatif iktisadi model olarak BÜKOOP” http://bukoop.org/?p=976.

8- Ader, E. (2015, 27 Mart) “BÜKOOP dili, BÜKOOP tipi uzlaşı modeli ve bunlara hayat veren BÜKOOPlular” http://bukoop.org/?p=872.

Bükoop Nasıl Kuruldu?

Boğaziçi Mensupları Tüketim Kooperatifi (Bükoop) nasıl bir kaygıyla yola çıktı? Gıda üretiminin giderek endüstriyelleştiği, büyük tarım firmalarının gıda üretim ve tedarik sürecini tekellerine aldığı, gıdanın metalaşırken niteliksizleştiği ve bu sürece paralel olarak küçük yerel üreticinin hayatta kalma koşullarının ortadan kalktığı bir dönemde “bu gidişata karşı ne yapabiliriz?” diyerek bir araya gelen üniversite mensupları, Bükoop ile alternatif bir gıda tedarik yöntemi hayata geçirmiş oldu. Bu oluşan yapı ve işleyiş zaman içinde aslında sadece gıda ile ilişkilenmemize değil birçok farklı alana etki eder oldu. Bunlardan en önemlisi ise “başka bir alternatif yok” söyleminde bir çatlamaya yol açarak üreticilere ve tüketicilere  birbirimizle başka şekillerde ilişkilenebileceğimizi göstermesiydi. Bu ilişkilenme, gıda etrafında hayata geçirilen müşterekleştirme pratiklerinin de etkisiyle alternatif bir yaşama dair umutlar yeşermesine sebep oldu. Bu anlamda biz bu yazıda Bükoop deneyimini müşterekleştirme pratiklerine odaklanarak anlatmaya çalışacağız. 

Müşterekler kavramı pek çok farklı şekilde tanımlanıyor ve bu konuda son yıllarda fazlaca kaynak bulmak mümkün. Müşterekler artık yalnızca ortak bir şekilde paylaşılan doğal ve toplumsal zenginliklerle/kaynaklarla sınırlı değil, müşterekler piyasanın dışına çıkabilen ilişki biçimlerini, ağları, pratikleri ve mücadeleleri de içeriyor.1 Tam bu noktada, küresel toplumsal mücadelelere değinen Fırat2 esas bu hareketler sönümlendiğinde arta kalanların, müşterekleştirme hareketleri anlamında önemli olduğunu belirtmiştir. Günümüz gıda sisteminin sorunları ve bunlarla nasıl mücadele edileceği ve gıdanın müşterek hâline getirilebileceği de önemli bir sorudur.3 Peki Bükoop kurulduğundan beri gıda etrafında nasıl bir müşterekleştirme pratikleri bütünü oluşturdu ve nasıl örgütlendi?

Bükoop 2009 yılının Aralık ayında Boğaziçi Üniversitesi çalışanları ve öğrencilerinden oluşan bir grup tarafından Boğaziçi Üniversitesi Kuzey Kampüs içerisinde kurulan bir tüketim kooperatifi. Bükoop’un tohumlarının ekildiği 2008 yılında Eğitim-Sen başta olmak üzere pek çok emek örgütünün sağlık ve sosyal güvenlikte dönüşüm yasasını (SSGSS) protesto etmek için gittiği Ankara yolculuğu olduğunu görüyoruz.4 Bu noktada, özünde müşterek bir mücadele meselesi olduğu Bükoop’un bir gerçeği olarak ortada duruyor. Hatta, bir adım geriye giderek Türkiye’de pek çok tartışmaya sebep olan SSGSS yasası protestolarından, yerel “artakalan” bir müşterekleştirme hareketi olarak Bükoop’u tanımlamak mümkün. Bükoop’un bugüne dek koruyarak getirdiği kuruluş amacı ise, küçük üreticiden tüketiciye doğrudan bir köprü kurmak, adil, temiz ve yerel gıdayı aracısız olarak uygun fiyatla tüketiciye ulaştırmak.  

Bükoop “Baraka” ve Gönüllüler

Bükoop’u müşterekler perspektifinden ele aldığımızda Baraka’nın mekânsal olarak ve mekânın dışına taşarak yarattığı dinamiğin toplamının bir pratikler ağı olduğu söylenebilir.5 Bu pratikler bütününü bu yazıda müşterekleştirme pratikleri diye ifade ediyor olacağız. Müşterekleştirme pratiklerinin merkezinde mekânsal müşterek olarak Bükoop Baraka var. Yazının başındaki alıntıdan da anlaşılacağı üzere Baraka, Bükoop’un hafta içi günde toplamda bir saat gönüllü emeğiyle açıldığı zamanlarda satış alanı olarak işleyen kamusal mekânı. Bu mekânın içi hem satış alanı hem de bir depo görevi görüyor. Fakat bu pratiğin ve görünür işlevinin ötesinde gıdaya dair bilginin paylaşıldığı ve müşterek pratiklerin bir araya gelerek yeniden üretildiği ve öğrenildiği bir alan var. Bu mekânın kampüsün içinde olması yeni insan kazanmak için de olanak sağlıyor:  oradan geçerken merak edip gelenler, yapılan etkinlik ilanlarını görüp barakaya gelerek işin ucundan tutanlar oluyor. Ayrıca Baraka’da sadece ürün satışı değil ürün tadımı da yapılıyor. Baraka binasının diğer yarısını paylaştığımız Öğrenci Kooperatifi Girişimi’nin mekânında bir mutfak, toplantı düzenleyebileceğimiz bir oda da bulunuyor. Aslında 2009’dan bu yana olan süreçte Bükoop’un kampüs içinde müşterekleştirme pratiklerini deneyimleyen tek girişim olmadığını da belirtmek gerekir. Kampüste adil ve sağlıklı gıdaya erişimi dert edinen bir grup Boğaziçi mensubunun da katıldığı Starbucks işgalinin ardından bir araya gelen Öğrenci Kooperatifi Girişimi’nin dışında bir de kampüse bitişik ve bağışlanmış bir arazide üretim yapan Tarlataban’ı da saymak gerekir. Sacayağının üç bacağını oluşturan bu girişimlerden tüzel kişiliğe sahip olan tek ayak Bükoop olmakla birlikte zaman zaman diğer girişimlerle sıkı ilişkiler ve işbirlikleri kurmuştur. 

Bükoop’u Bükoop yapan en temel meselenin gönüllü emek/gönüllüler olduğunu söyleyebiliriz. Gönüllülük meselesi hem Bükoop kamusal mekânı olan Baraka’yı, hem de Bükoop’un yeniden ürettiği tüm dinamiklerin altını çizerek, müşterekleştirme pratiklerini yatay kesen bir konu. Gönüllüler, Bükoop’taki iletişim biçimini ve toplumsal pratiği kuran aktörlerdir. Bir başka deyişle, onlar iştirakçilerdir.6 Bükoop gönüllülerinin yaptığı pek çok iş var. Bu işlerin en başında ve Bükoop’un işleyişinin olmazsa olmazı olarak, hafta içi her gün öğlenleri ve akşamüstleri Baraka’yı açarak oradan sorumlu olmak, geliyor. Öğrenciler, mezun ve mahalleli, idari personel ve akademik personel Bükoop’ta gönüllü olabiliyor. Üniversite bileşenlerini oluşturan bu aktörler Baraka alanının dışında farklı konumlarda gibi gözükseler de bu konumlar Baraka’da eşitleniyor ve hiyerarşinin olmadığı bir yapılanma ortaya çıkıyor.7 Baraka’da gönüllülük yapmaya başlayan bir öğretim görevlisi, gönüllü olan bir lisans öğrencisinden kasadaki tuşlara basarak fiş kesmeyi, ürün tartmayı veya bilgisayardaki pos programına ürün bilgisi girmeyi öğrenebiliyor. Yani Bükoop Baraka yine üniversite pratiklerinin dışına çıkılarak öğrenen-öğreten konumlarının değiştiği bir yer de olabiliyor. Örneğin, Baraka’ya alışverişe gelen bir öğrencinin o esnada Baraka’da gönüllü olan hocasına, kendi memleketindeki zeytin üretim süreçlerinden bahsetmesi ya da bir ürün hakkında sorular sorarak karşılıklı öğrenmenin pekiştiği bir ortam yaratılması oldukça mümkün. Baraka’daki karşılaşmalar ve bir araya gelmeler sadece Boğaziçi mensuplarıyla sınırlı değil. Zaman zaman İstanbul’a gelen üreticilerimizle belirli konular etrafında sohbetler düzenleyip hem onlardan öğreniyoruz hem de onların Baraka ve Bükoop’çulara dair birinci elden gözlem yapma ve ürünlerle veya üretim süreçleriyle ilgili görüşlerini dinleme fırsatımız oluyor. Bu pratikler sayesinde, Bükoop yatay bir öğrenme sürecinin olduğu, herkesin birbirinden öğrendiği ve bilginin müşterekleştiği bir yer olarak konumlanıyor. 

Bükoop gönüllüleri, hafta içi Baraka’yı açmanın yanı sıra farklı sorumluluklar da alabiliyor ve bir ürünün sorumlusu olabiliyor. Burada, karşılıklı öğrenme pratiğine bir katman daha eklenerek, raf takibi yapmanın, üreticiden ürün sipariş etmenin, gelecek kargoyu takip etmenin, ürünleri fiyatlandırma mantığını anlamanın ve gerekli hesap-kitabı yaparak, ürünleri rafa çıkarmanın yanı sıra üreticiyle kurulan başka bir ilişki oluyor. Yeri geldiğinde üreticinin sorunlarını dinlemek veya mutlu bir haberini duymak da bu müşterekleştirme pratiğinin bir parçası oluyor. Bu ikili ilişkinin tekrar Bükoop gönüllülerine ve çevresine taşınması, bilgilerin aktarılması da pratiğin bir diğer parçasını oluşturuyor. Üreticilerle uzun vadeli, sağlıklı, karşılıklı ve güvene dayalı ilişkiler kurmanın, karşılıklı talepleri birlikte şekillendirmenin, yeri geldiğinde üretim sürecine dahil olmanın en önemli unsurlarından biri hâline geliyor ürün sorumlusu-üretici ilişkisi. Burada, üreticilerle olan ilişkiye Bükoop gönüllülerinin yaptığı üretici ziyaretlerini de eklemek gerekir. Üretim süreçlerini daha yakından görmenin, üretici-tüketici arasında güven ilişkisi kurulmasının ve adeta ilişkilerin pekişmesinin başında üretici ziyaretleri geliyor. Tabii, bu ziyaretleri organize etmek de yine başta ürün sorumlusu olmak üzere, gönüllülerin müşterek çabasıyla gerçekleşen bir faaliyet. Bu ilişkide üretici de tüketicinin ihtiyaçlarını öğreniyor. Örneğin, çok miktarda paketlenmiş ürünlerin daha az satılacağını ya da belli mevsimlerde (yaz tatili gibi) ürün satışının azalabileceğini, elma kurusunun hangi miktarda kurutulursa daha çok satılabileceğini, peynirin ne kadar tuzlu olduğunda daha çok beğenildiğini, raflarda ürünün sürekli bulunmasının, yani ürününü düzenli yollayabilmesinin kendi satışlarının artması açısından ne denli önemli olduğunu.

Bükoop’un işleyebilmesi için ürün sorumluluğu dışında da işler mevcut: gönüllüleri koordine etmek, üreticilere ödemeleri yapmak veya sosyal medyada ürünlerle veya etkinliklerle ilgili bilgi paylaşmak gibi. Kooperatifte ürün sorumlusu olanlara, Baraka’yı açıp çeşitli işlerin yapılabilmesi için elini taşın altına koyanlara aslında sadece tüketici demek bu süreçte ürünün geçtiği evreleri de düşündüğümüzde yetersiz kalıyor. Bu sebeple bu tür kişilere yarı üretici veya “türetici” dendiğini görüyoruz, hem akademik çevrelerde hem de farklı toplumsal hareketler nezdinde.  

Zamanla daha görünür hâle gelen Bükoop için, ilk günlerdeki aylık siparişler ve bu paketlerin Baraka’da hazırlanması sürecinde işgücü ihtiyacının ötesinde ortaya çıkan farklı gönüllü işler mevcut. Bükoop çeşitli toplantılarda kendini anlatırken Baraka’da mercimek paketlemenin de gıda egemenliğine ve politikalara dokunduğunu betimliyor. Bükoop’tan haberlerin e-posta, web sitesi ve sosyal medya aracılığıyla duyurulması, Bükoop deneyiminin, tüketim kooperatifi ya da gıda örgütlenmesi oluşturmak isteyen diğer topluluklarla paylaşılması da gönüllü işleri arasında sayabileceğimiz işlerden. Alternatif bir iktisadi model olarak kurgulanmış olan Bükoop’un bu görünürlük ve deneyim paylaşımı işlerine, piyasa mantığıyla bir isim verilecek olsaydı bu isim kurumsal iletişim olurdu.

Bükoop’un hiyerarşik bir örgütlenmeden uzak olan yapısı, herkese açık olan kapısı, işlerin sorumlulukla, farklı değerler ve anlamlar etrafında yerine getirilmesi, yalın bir ekonomik çıkar ilişkisinden bağımsız olması sebebiyle gönüllü işlerinin tamamını Bükoop’un müşterekleştirme pratikleridir.

Müşterek Sorunlar Müşterek Çözümler; Temizlikten Şölene…

Bükoop bu süreçte elbette birçok kez tökezledi ve zorlandı, ama tüm katılmak isteyenlere açık olan toplantılarda uzun uzadıya tartışılarak birçok soruna da ortak çözümler üretildi.8 Bu çözümlerin bir kısmı daha kısa ömürlü oldu ve ihtiyaca cevap vermediği noktada veya çok emek gerektirdiği noktada sonlandırıldı veya değiştirildi. Kimi ise çok daha uzun soluklu olarak Bükoop işleyiş biçiminin olmazsa olmazı hâline geldi. Örneğin, Baraka’nın her gün açılabilmesi ve gönüllülerin koordine edilmesi için gönüllülerden sorumlu bir Bükoop’lu sadece bir online takvim açarak hangi gün kimin Baraka’yı açacağını takip etmeye başladı. Gönüllü bulunamadığı zaman Baraka açılamadığında sorun yaşandığı için her açılması gereken yarım saatlik dilime her dönem başında bir veya iki nöbet buddysi belirlemek gönüllü koordinatörünün işini epeyce hafifletti. Temizlik belki de birçok insanın çok da isteyerek yapmadığı bir iş; hele ki ortak bir alan söz konusuysa ortaya kaytaranların çıkması ve birtakım sorunlar oluşması da mümkün. Buna çözüm bulma aşamasında bir arkadaşımız, parasını vererek temizlik hizmeti alma önerisiyle geldiğinde, paralı çalışan olmasının kooperatifi sahiplenme noktasında sıkıntı yaratabileceği konusunda hep ısrarcı olan başka bir arkadaşımız itiraz ettiği için daha yaratıcı bir çözüm bulmamız gerekti: her ayın ilk cumartesi gününü “Uzun Cumartesi” ilan edip önce gelebilen herkesle güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra temizlik, düzenleme ve tamirat gibi işleri hep birlikte yaptığımız bir gelenek oluştu. Ayrıca bu sayede hafta içi Baraka’ya gelemeyen kişilerin de gelip alışveriş yapabilmelerine olanak sağlanmış oldu. Bu sorumlulukların tamamı yıldan yıla değişebiliyor ve sorumluluklar yeni arkadaşlara geçebiliyor. Bu sayede hem çok yorulanlar nefes alabiliyor hem de kooperatif sayesinde yok etmeye çalıştığımız hiyerarşiye iç işleyişteki uzmanlaşmalardan doğabilecek yeni iktidar alanlarının eklenmesini engellemiş oluyoruz. 

Bu yazıda Bükoop’un gıda sistemine dair sorunlu olduğunu düşündüğümüz noktalarda “sadece ah vah etmek yerine, konuya nasıl müdahil olabiliriz ve hayatı nasıl örgütleyebiliriz” diye sorduğu ve buna cevaben işyeri ölçeğinde gerçekleştirmeye çalıştığımız müşterekleştirme pratikleri bütününe dair kısa bir özet sunmaya çalıştık. Bükoop’çuların amacı bu tür örgütlenmelerin farklı yerlerde – mahalleler ve işyerleri gibi – çoğalması ve gıda sisteminin sorgulanması ve gıdayı üreten kişilerle farklı bir ilişkilenmenin her yerelin ihtiyacına göre farklı şekillerde düzenlendiği gıda kolektiflerinin sayısının artması. Gerçekten de son yıllarda, Türkiye’nin farklı şehirlerinde belli ilkeler üzerinden tüketim kooperatiflerinin ve gıda topluluklarının artarak çoğalması, şikâyet zemininin bırakılarak alternatifler için harekete geçildiğini görmek bağlamında umut verici. Bu tür yapıların içinde gıda üretimine dair farkındalığı artan kişiler, uzun vadede ulusal ve uluslararası gıda politikalarının değişimi ve sürdürülebilir/doğayı tahrip etmeyen bir gıda sistemine geçiş için baskı unsuru olabilirler.    


1- Akbulut, B. (2017) “Commons”, Routledge Handbook of Ecological Economics: Nature and Society içinde, haz. C. L. Splash, New York: Routledge.

2- Fırat, B. Ö. (2018) “Küresel Hareket Döngüleri ve Müşterekleştirme Hareketleri”, Teoriden Mücadeleye Müşterekler Siyaseti, haz. E. Erdoğan, N. Yüce, Ö. Özbay, İstanbul: Sivil ve Ekolojik Haklar Derneği, s.60-72

3- Kocagöz, U. (2018) “Gıdanın Müşterekler Siyaseti”, Teoriden Mücadeleye Müşterekler Siyaseti, haz. E. Erdoğan, N. Yüce, Ö. Özbay, İstanbul: Sivil ve Ekolojik Haklar Derneği, s.122-137

4- Yalçın, S. (2010, Aralık) “Boğaziçi Üniversitesi Mensupları Tüketim Kooperatifi Aylık Bülteni”, koopBÜlteni sayı: 1 https://bukoop.org/wp-content/uploads/sites/2/2015/03/BuKoop_Bulten_Sayi_1.pdf

5- Akyazı, P. E. (2014, 20 Kasım) “Baraka Deyip Geçmeyin” http://bukoop.org/?p=71.

6- Fırat, B. Ö., D. Özgür ve F. Genç (2014, 16 Ekim). “HES Direnişinden Kentsel Dönüşüm Mücadelesine Antikapitalist Hareketin Ortak Zemini: Müşterekler” http://www.arkitera.com/soylesi/639/hes-direnisinden-kentsel-donusum-mucadelesine-antikapitalist-hareketin-ortak-zemini–musterekler-

7- Akyazı, P. E. (2015, 16 Eylül) “Bir alternatif iktisadi model olarak BÜKOOP” http://bukoop.org/?p=976.

8- Ader, E. (2015, 27 Mart) “BÜKOOP dili, BÜKOOP tipi uzlaşı modeli ve bunlara hayat veren BÜKOOPlular” http://bukoop.org/?p=872.

DÖN