Türkiye’nin, deprem kuşaklarının bulunduğu bir coğrafyada yer alması ve periyodik aralıklarla çeşitli depremleri tecrübe etmesi, depremin ülkenin makus talihinin bir parçasıymışçasına gündemde yer bulmasına neden oldu. Kaçışı olmayan doğal afet anlatısının toplumda yavaş yavaş dönüşmeye başlaması ise 1999 Marmara Depremi’nin ardından, dönemin önemli figürü Prof. Ahmet Mete Işıkara’nın “deprem öldürmez, binalar öldürür” şeklindeki meşhur sözünün sloganlaşmasıyla oldu. Depremin kaçınılmaz ama etkilerinin azaltılabilir olduğu fikri yaygınlaşmaya başladı. Öte yandan bugüne kadar deprem riskine karşı alınması gereken önlemlerin teknik uzmanlığa indirgendiğini, depremin büyüklüğüne ve ölüm sayılarına, hasar oranlarına odaklanan tartışmaların da çözümleri toptancı bakış açılarına hapsettiğini görüyoruz. 

beyond.istanbul’un “Mekânda Adalet ve Deprem” başlıklı 12. sayısı, deprem tartışmalarını sayısal göstergelerin ve kırmızı alarm durumunun ötesine, toplumsal adalet eksenine çekmeyi öneriyor. Depremin yakıcılığını göz ardı etmeden, toplumsal eşitsizliklerle kesişimine ve bunun yanı sıra adalet arayışları ve mücadele deneyimlerine odaklanan yazılar ve fotoğraflar yer alıyor. Bu sayının, depremlerin toplumsallığını ve politikasını irdelemek için bir zemin oluşturmasını umut ediyoruz. Yayın üzerinde özenle çalışan konuk editörümüz Eray Çaylı’ya, yayının hazırlanması konusunda destekleri için MAD Yayınlar Sorumlusu Ceren Yartan’a teşekkür ederiz. 

Türkiye’nin, deprem kuşaklarının bulunduğu bir coğrafyada yer alması ve periyodik aralıklarla çeşitli depremleri tecrübe etmesi, depremin ülkenin makus talihinin bir parçasıymışçasına gündemde yer bulmasına neden oldu. Kaçışı olmayan doğal afet anlatısının toplumda yavaş yavaş dönüşmeye başlaması ise 1999 Marmara Depremi’nin ardından, dönemin önemli figürü Prof. Ahmet Mete Işıkara’nın “deprem öldürmez, binalar öldürür” şeklindeki meşhur sözünün sloganlaşmasıyla oldu. Depremin kaçınılmaz ama etkilerinin azaltılabilir olduğu fikri yaygınlaşmaya başladı. Öte yandan bugüne kadar deprem riskine karşı alınması gereken önlemlerin teknik uzmanlığa indirgendiğini, depremin büyüklüğüne ve ölüm sayılarına, hasar oranlarına odaklanan tartışmaların da çözümleri toptancı bakış açılarına hapsettiğini görüyoruz. 

beyond.istanbul’un “Mekânda Adalet ve Deprem” başlıklı 12. sayısı, deprem tartışmalarını sayısal göstergelerin ve kırmızı alarm durumunun ötesine, toplumsal adalet eksenine çekmeyi öneriyor. Depremin yakıcılığını göz ardı etmeden, toplumsal eşitsizliklerle kesişimine ve bunun yanı sıra adalet arayışları ve mücadele deneyimlerine odaklanan yazılar ve fotoğraflar yer alıyor. Bu sayının, depremlerin toplumsallığını ve politikasını irdelemek için bir zemin oluşturmasını umut ediyoruz. Yayın üzerinde özenle çalışan konuk editörümüz Eray Çaylı’ya, yayının hazırlanması konusunda destekleri için MAD Yayınlar Sorumlusu Ceren Yartan’a teşekkür ederiz. 

DÖN