Haiti, Port-Au-Prince’te bir duvar resmi. 1 Eylül 2020. Fotoğraf: arindambanerjee

İngilizceden çeviren: Eda Sevinin

12 Ocak 2010’da yerel saatle 16.53’te Haiti’de, merkez üssü başkent Port-au-Prince’in 25 km batısında gerçekleşen 7 büyüklüğünde yıkıcı bir deprem yaşandı. Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi’nin (UN OCHA) tahminlerine göre, 220 binin üzerinde can kaybı yaşanırken 2,3 milyon kişi de yerlerinden edildi.[1] Bu deprem, geçen yüzyılda yaşanan benzer büyüklükteki herhangi bir depremden iki kat daha ölümcül sonuçlara yol açtı.[2] Çarpıcı olan farksa, 27 Şubat 2010 tarihinde Şili’yi vuran 8.8 büyüklüğündeki depremde, daha şiddetli olmasına rağmen ölüm sayısının 800’ü geçmemesiydi.[3]

Haiti deneyimi neden bu kadar farklıydı? Pek çok yorumcu depremin merkez üssünün yeryüzüne ve nüfusu yoğun alanlara yakın olması, binaların kötü inşa edilmiş oluşu ve yeterli bir acil yardım sisteminin bulunmaması gibi fiziksel etkenlere dikkat çekti.[4] Elbette tüm bu etkenler olağandışı ölüm oranlarında etkili oldular. Ne var ki, her ne kadar pek çok kişi Haiti’nin içinde bulunduğu yoksulluğu ve iç çatışmaları gündeme getirse de yalnızca birkaç yorumcu bu etkenleri depremin sebep olduğu felaket seviyesinin temel belirleyicileri olarak tanımladı.[5] Daha da az sayıda yorumcu ise bu felaketi açıklamak için Haiti’nin tarihine ve mevcut dünya sistemi içindeki konumuna bakmayı önerdi.

Haiti’de yaşananlara benzer felaketlerde “doğal” addedilen şeyler genellikle insan eylemlerinden bağımsız ele alınır. Bu tür olayları inceleyen herhangi bir analizin, bu felaketlerin meydana geldiği tarihsel, siyasal ve ekonomik bağlamları inceleyerek bu olayların “doğallığını sorgulaması” gerekmektedir.[6] Özellikle de sağlık profesyonellerinin ve politika yapıcıların, ülkenin karşı karşıya kaldığı problemlerin doğal olmayan etkenlerini ve bu etkenlerin her türlü müdahale biçimini nasıl etkilediğini anlamaları gerekmektedir. Böyle bir kavrayış geliştirilmeksizin, Haiti’nin toparlanmasını ve kalkınmasını desteklemeyi amaçlayan uluslararası çabalarının arkasındaki insancıllık dürtüsü, ancak zengin ülkelerle Haiti arasındaki tarihsel ilişkiyi pekiştirmeye ve süregiden azgelişmişlik durumunu körüklemeye hizmet edebilir.

Bir felaketin temelleri

Haiti tarihine dair bilgi sahibi olmak, depreme ve depremin sonuçlarına dair bilinçli bir kavrayış geliştirmenin ayrılmaz bir parçasıdır. Burada bu tarihin ancak kısa bir incelemesi sunulabilir; daha detaylı incelemelere başka kaynaklardan erişmek mümkün.[7] Kristof Kolomb’un liderliğindeki İspanyol sömürgeciler 1492 yılında adaya varmalarından kısa bir süre sonra Hispaniola’yı (bugünkü Haiti ve Dominik Cumhuriyeti) Hıristiyanlaştırdılar ve adanın yerli halklarının kıyımı da böylece başlamış oldu. Paul Farmer ithal edilmiş hastalık, yetersiz beslenme ve kötü muameleden oluşan üç ayaklı saldırının Haiti’deki insan yaşamının zengin ulusların elinde zapturapt altına alınması için bir emsal teşkil ettiğini savunmaktadır.[8] Fransa ve İspanya Haiti’deki şeker kamışı plantasyonlarından kazanç elde ederken, buralara insan kaçakçılığıyla getirilmiş on binlerce Afrikalı köle için plantasyonlar sefalet tarlaları hâline gelmiştir.[9]

1789’da başlayan Fransız Devrimi, Haiti orta sınıfının isyanına ve çoğunluk durumunda olan kölelerin ayaklanmasına yol açmıştır. 1804’te bağımsızlığını ilan eden Haiti, Yeni Dünya’da Amerika Birleşik Devletleri’nden sonra bağımsızlığını kazanan ikinci cumhuriyet olmuştur. Dahası, Haiti ulusal bağımsızlığın köle ayaklanmaları sonucu kazanıldığı ilk örnektir.[10]

Köleliği yasaklayan ve sömürge yönetimine direnen Haiti, Avrupalı güçler tarafından da, köle sahibi olmanın yasal olduğu ABD tarafından da hoş görülmemiştir. Verdiği devrimci savaş nedeniyle ekonomisi iflas eden Haiti kendi ulusal egemenliğini tanımayı reddeden ülkelerle adaletsiz ticari ilişkileri kabul etmek zorunda kalmıştır. Fransa 1825’te Haiti’yi yeniden sömürgeleştirmek için bir donanma göndermiştir; Fransız işgali, ancak genç Haiti ulusu köle ticaretinin yasaklanmasından kaynaklanan maddi kayıp için 150 milyon frank ödemeyi kabul ettiğinde önlenebilmiştir. Bu tazminat, 1947 yılına kadar Haiti tarafından ödenmemiştir.[11] ABD, Almanya ve İngiltere’nin, Fransa’nınkine benzer şekilde yürüttüğü tehdit ve kuvvete dayalı güç diplomasisi girişimleri 19. yüzyıl boyunca Haiti’nin ulusal hazinesini boşaltmıştır.[12]

Dış müdahaleler ve siyasi istikrarsızlaştırma, sürekli olarak Haiti yönetiminin altını oymuştur. Örneğin ABD 1915’ten 1934’e kadar Haiti’yi işgal altında tutmuştur; Amerikalılar işgalin Haiti’nin ekonomik ve yönetim altyapısını geliştirdiğini iddia etseler de[13] güncel araştırmalar, askerî bir gücün mevcudiyetinin yabancıların toprak mülkiyetine izin veren bir anayasanın yürürlüğe girmesine sebep olduğunu göstermektedir.[14] ABD Donanması ayrıca Haiti’yi yönetmeye devam etmesi için ardında iyi eğitilmiş bir ordu bırakmıştır. Bu ordu siyasal liderleri göreve getirme ve görevden alma gibi eylemlerde bulunmuş ve bu döngü böylece devam etmiştir. 1957-1986 yılları arasında iktidarda kalan ve tonton macoutes adı verilen ölüm mangalarını kendi iktidarlarını kurmak ve pekiştirmek için kullanan “Papa Doc” Duvalier ve oğlu “Baby Doc” bu liderlerin sonuncuları ve en korkunçları olmuştur. Haiti rejimine akmaya devam eden dış yardımlara rağmen bu dönemde ulusal borç çarpıcı bir şekilde artmıştır.[15] Tarihçiler, baba-oğul Duvalier’in, Soğuk Savaş boyunca anti-komünist mücadeleye destek olmak için ve aynı zamanda düşük maliyetli Haiti işgücünden yararlanan yabancı şirketlerin çıkarlarını savunmak için desteklendiği konusunda hemfikirdir.16

Ülke tarihinin ilk demokratik seçimi olan 1990 tarihli seçimlerde, çoğunlukla yoksullar ve işçi sınıfı tarafından desteklenen Jean-Bertrand Aristide tüm engellemelere rağmen seçimleri kazanmıştır. Yaptığı halkçı reformlar Haiti’nin oligarklarını ve yabancı çıkarlara yarayan müesses nizamı tehdit ettiği için Aristide hükümeti kısa ömürlü olmuştur. Aristide, yalnızca 8 ay sonra bir darbeyle devrilmiş ve sürgüne gönderilmiştir. Kendisinin ve destekçilerinin ABD yönetimine yönelik lobicilik faaliyetleri ve çok sayıda destekçinin müdahalesi sonucu Jean-Bertrand Aristide 1994 yılında yeniden Haiti devlet başkanı olmuştur. 2000 yılında yeniden seçilmiş ancak 2004 yılında gerçekleştirilen darbe sırasında bir kez daha sürgüne gönderilmiştir. Dış güçler her iki darbede de rol oynamıştır ve ülkede o zamandan beri politik istikrarsızlık devam etmektedir.[16]

İnsancıllık dürtüsü

Uluslararası toplumun 2010 depremine nasıl tepki verdiği bu tarihsel arka plan akılda tutularak incelenebilir.[17] Dünyanın dört bir yanından birçok kişi, acı çekmekte olan diğer insanlara yardım etmeye yönelik doğuştan gelen, içgüdüsel bir itki olan insancıllık dürtüsüyle başlatılan fonlara cömert bağışlar yaptılar.[18] 14 Kasım 2010 tarihine gelindiğinde, uluslararası yardım kuruluşlarına 3,4 milyar doların üzerinde bağış akmıştı.[19] 2004’te Hint Okyanusu’nda yaşanan tsunamide olduğu gibi, yıkımın büyüklüğü ve felaketin doğal olması uluslararası toplumda bir yardım yapma arzusuna yol açtı.

Uluslararası toplumun yürüttüğü acil müdahaleler pek çok anlamda başarılı oldu. Muazzam bir yıkım karşısında başardıkları düşünüldüğünde, insani yardım örgütlerinin ve ulusal kalkınma ajanslarının hakkını teslim etmek gerekir. Afetin hemen ardından çok sayıda kurtarma çalışması yapıldı ve acil sağlık hizmetleri depremden birkaç saat sonra faaliyete geçti. Depremi izleyen altı ay içinde 4,3 milyon aileye gıda yardımı ulaştırıldı ve çocuk ve yetişkinlere 900.000 dozun üstünde aşı yapıldı. 1 milyondan fazla insan günlük su payına erişebildi ve binlerce sahra tuvaleti inşa edildi. Sonuç olarak, her ne kadar yakın zamanda kolera salgını ülke genelinde yayılmaya başlasa da ülke içinde yerinden edilmiş kişilerin kaldığı kamplarda büyük bir salgına rastlanmadı.[20]

Medyada yer alan felaket ve afet müdahalesi haberleri sıklıkla Haiti’yi lanetli bir ulus olarak mimleyen bir klişeyi yansıtıyordu. Sömürgeciliğin bıraktığı mirastan ve sömürgeci ulusların bugünün yardım çabalarında oynadıkları rolden nadiren bahsediliyordu.

Ancak, Haiti’nin uluslararası aktörlerle ilişkisinin tarihini de yansıtır şekilde, deprem sonrası müdahalenin bazı yönleri sorunlar barındırıyordu. Medyada yer alan felaket ve afet müdahalesi haberleri sıklıkla Haiti’yi lanetli bir ulus olarak mimleyen bir klişeyi yansıtıyordu.[21] Sömürgeciliğin bıraktığı mirastan ve sömürgeci ulusların bugünün yardım çabalarında oynadıkları rolden nadiren bahsediliyordu. ABD ordusu neredeyse anında insani müdahalenin liderliğini üstlenmişti. ABD ordusu, Haiti hükümetinin talebi üzerine uçuşları koordine ederek işe başladı ancak üstlendiği rol kısa sürede yardım çabalarının birçok alanına yayıldı. Askeri uçuşlar lehine tıbbi malzeme taşıyan uçakların geri çevrildiği örnekler görüldü.[22] Bazı gözlemciler yardım operasyonlarını sekteye uğratmak pahasına, güvenliğe çok fazla önem verildiğini savundular.[23] Bazı başka gözlemciler ise, acil müdahale çabalarının özel mülkiyetin korunmasına odaklandığını, bunun da ihtiyacı olan kişilere gıda ve su tedarik etme çabalarını sekteye uğratmış olabileceğini belirttiler.[24] Acil müdahale koordinasyonunun zayıf olmasına dair endişeler[25] bazı yorumcuların STK’ların rolüne ve yardım çabalarına katılma gündemlerine itiraz etmesine sebep oldu.[26] Son olarak, tüm çabaların acil insani müdahaleye odaklanması, gelecekteki kalkınma için gereken asli çalışmaların en iyi şekilde nasıl yürütülebileceğine dair bir değerlendirmenin önüne geçmiş görünüyor.[27]

Bu yazı kaleme alındığı sırada, deprem sebebiyle yerinden edilen kişilerin büyük bir çoğunluğu hâlâ çadırlarda ve diğer geçici yapılarda yaşıyorlardı ve enkazın %95’i hâlâ kaldırılmamıştı.[28] Haiti hükümetinin, erişilebilir eğitim, birinci basamak sağlık hizmetleri ve işlevsel bir polis gücü ile yargı da dahil olmak üzere, temel sosyal hizmetleri sağlayabilmesi yakın gelecekte pek mümkün görünmüyor. Çocuk kaçakçılığı ve kadınların cinsel istismara maruz kalması gibi kaygılar giderek artıyor.[29] Mart 2010’da düzenlenen uluslararası donör konferansında Haiti’ye sağlanacağı taahhüt edilen 5,3 milyar doların yüzde 10’u dahi Haiti’ye ulaştırılmadı.[30] Medya Haiti’ye olan ilgisini uzun zaman önce yitirdi ve ülkenin ekonomik bağımsızlık ve dış müdahalenin olmadığı bir siyasi ortam yaratma gibi uzun erimli endişelerini ele alan net bir plan da bulunmuyor.

Sihirbaz David Blaini, Times Meydanı’nda Haiti Depremi’nin ardından yardım çalışmaları için bağış topluyor. 15 Ocak 2020. Fotoğraf: June Marie Sobrito

Gerçek tarihlere dayanan insancıllık

İnsancıllık dürtüsü, genellikle düzensiz ve parçalıdır. Ayrıca, düşük gelirli ülkelerde gerçekleşen “doğal” afetlerin neden olduğu yıkımın temel nedenlerinde yüksek gelirli ülkelerin oynadığı rol nadiren incelenir. Siyaset felsefecisi Thomas Pogge, adaletsizliğin basit algılanış biçimlerini, özellikle de bir bölüşüm meselesi olarak algılanmasını sorgular,[31] adaletin algılanışına ilişkisel bir unsur eklemeyi önerir. İlişkisel adalete dair araştırmalar eşitsizliklerin nedenlerini tespit etmeye uğraşırken bizi de bu eşitsizlikleri yaratan koşul ve eylemlere bakmaya zorlar. Pogge’nin yeniden tasavvur ettiği adalet anlayışına göre, zengin ulusların, bugün tanık olduğumuz derin küresel ekonomik eşitsizliklere yol açan tarihî koşulları yaratmada oynadıkları rolün üzerine eğilmeleri gerekmektedir. Pogge, zengin ulusları, yoksul ülkelerdeki beşeri ve doğal kaynakların sömürülmesi ve iyi yönetişim yapılarının bozulmasındaki suç ortaklıklarını kabul etmeye ve yozlaşmış ve meşruiyeti olmayan rejimlere verdikleri desteklerin sonuçlarını idrak etmeye davet eder.[32] Bu gerçek tarih anlatıları, zengin ulusların dünyadaki süreğen yoksulluğa nasıl katkıda bulunduklarına dair açıklamaları örtbas eden daha makbul kurgusal tarihlerin yerine geçmelidir.[33]

Peki gerçek tarihleri kabul etmek, sağlık profesyonellerinin ve insani yardım sağlayıcılarının çalışmalarını nasıl değiştirecektir? Bu, bir afete yönelik ilk müdahalede bile hizmetlerin nasıl düzenleneceğini, insani yardım çalışmalarına kimin öncülük edeceğini ve öncelikleri kimlerin belirleyeceğini değiştirecektir. Gerçek tarihlerin tanınmasının ilk acil durum müdahalesinin teknik detayları üzerinde yarattığı etki çok küçük olabilir, ancak bu, özellikle uzun vadede, yardım çabalarının daha sonraki aşamalarda nasıl yürütüleceği konusunda bir fark yaratabilir. Bazı yorumcular, Haiti depremi ölçeğindeki felaketlerin sivil toplumun öncülüğünü ortadan kaldırabileceğini iddia edebilir. Ancak, böylesi koşullarda bile, felaketten etkilenen topluluklar en baştan sürece dahil edilebilir ve edilmelidirler. Gerçek tarihler, farklı kuruluşların, en iyi niyetli yaklaşımların bile yerli sistemlere ve toplumlara nasıl zarar verebileceğini görmelerini sağlayabilir ve geçici yardım sağlamak ile kendi kendine yeterli, adil topluluklara katkıda bulunmak arasındaki farkı anlamalarına yardımcı olabilir.[34]

Politikacılara ve kamuoyuna bir olayın neden meydana geldiğini ve bunun toplumsal, ekonomik ve politik kuvvetlerle nasıl ilişkili olduğunu açıklamak için fon başvuruları eğitim girişimleriyle birleştirilebilir. Mağduriyetin değil, dayanıklılığın vurgulanması sağlanmalıdır. Bu tür kampanyalar, savunuculuk çalışmalarıyla ilişkilendirilebilir. Örneğin, ekonomik adalet çağrıları desteklenebilir[35] ya da bir afetten sonra yapılacak seçimlerin adil ve dış müdahalelerden uzak olmasını sağlamak için çaba gösterilebilir.

Gerçek tarihleri kabul etmek, sağlık profesyonellerinin ve insani yardım sağlayıcılarının çalışmalarını nasıl değiştirecektir? Bu, bir afete yönelik ilk müdahalede bile hizmetlerin nasıl düzenleneceğini, insani yardım çalışmalarına kimin öncülük edeceğini ve öncelikleri kimlerin belirleyeceğini değiştirecektir.

Haiti’nin azgelişmişliğine yol açan gerçek tarihleri kabul etmek, zengin ulusların bu azgelişmişlikte –eylemleri ya da eylemsizlikleri yoluyla– oynadıkları siyasi, sosyal ve ekonomik rolü irdelemelerini gerektirecektir. Dahası, böylesi bir kabul şirketlerin ve tüketicilerin kendilerine Haiti’nin azgelişmişliğinden ne şekillerde istifade ettiklerini sormalarını da gerektirecektir. İnsani yardım çabalarının, bir depremin Port-au-Prince’i yerle bir etmesini mümkün kılan temel koşulları ele alabilmesi için yukarıdaki soruların yanıtlarının insani yardım çabalarında anlamlı bir rol oynaması gerekir.

Sonuç

Haiti’deki yardım çabalarını yönlendiren insancıllık dürtüsü her ne kadar takdire şayan olsa da, bu çabalar bir ulusu yeniden inşa etme görevi için yetersiz kalmaktadır. Haiti vatandaşlarının yaşamını iyileştirmeye yönelik her türden kalıcı çaba felaketin temel nedenlerinin anlaşılması yoluyla gerçekleştirilmelidir. Gerçek tarihlere dayanan bir insani müdahale, Haiti’de yıllardır adil, etkili ve sürdürülebilir insani yardım için çalışan Partners in Health gibi STK’ların çalışmalarını örnek alabilir. Daha da iyisi, Haiti’deki yerel örgütleri, sivil toplumu ve devlet kurumlarını kurtarma çabalarına öncülük etmeleri için desteklemek olurdu.[36]

Burada sunulan analiz, elbette Haiti’den başka bağlamlarda da uygulanabilir. İnsani yardım görevlilerinin faaliyet gösterdiği birçok ülkede, ülkenin tarihine saygı duymak ve tarihi eylemler ile mevcut koşullar arasındaki bağlantıyı görmek elzemdir. En nihayetinde, dayanışma içinde olmak, Haiti ve dünyadaki benzer uluslarla ilişkimizi dönüştürmek için uzun erimli bir taahhütte bulunmak anlamına gelecektir.

Teşekkürler: Eleştirel yorum ve önerileri için Dr. Malika Sharma, Jane Philpott, Katherine Rouleau, Alexandra Mihailoic, Neil Arya, Tanya Zakrison ve Philip Berger’e teşekkür ederim.

* Bu yazı, yazarın daha önce yayımladığı “Denaturalizing ‘natural’ disasters: Haiti’s earthquake and the humanitarian impulse” başlıklı makalesinin açık kaynak erişimi bulunması sayesinde, yazarın izni ve onayı dahilinde Türkçeye çevrilmesiyle hazırlanmıştır. Orijinal makale için bkz. Pinto, A.D. (2010). Denaturalizing “natural” disasters: Haiti’s earthquake and the humanitarian impulse. Open Med, 4(4) e193–e196.


[1] OCHA (2010). Haiti: 6 months after… ReliefWeb, reliefweb.int/report/haiti/haiti-6-months-after (Erişim tarihi: 9 Kasım 2010).

[2] Bilham R. (2010). Lessons from the Haiti earthquake. Nature, 463(7283), 878-879.

[3] Bajak F. (2010, 27 Şubat). Chile-Haiti earthquake comparison: Chile was more prepared. The Huffington Post, huffingtonpost.com/2010/02/27/chile-haiti-earthquakeco_n_479705.html (Erişim tarihi: 5 Kasım 2010).

[4] Bilham R. (2010), A.g.y.; CBC News (2010, 13 Ocak). Why Haiti’s quake was so devastating. cbc.ca/world/story/2010/01/13/f-earthquake-devastation-comparison.html (Erişim tarihi: 5 Kasım 2010).

[5] Henley J. (2010, 14 Ocak). Haiti: a long descent to hell. The Guardian, theguardian.com/world/2010/jan/14/haiti-history-earthquake-disaster (Erişim tarihi 5 Kasım 2010); Flegel K, Hebert P. C. (2010). Helping Haiti. CMAJ, 182(4), 325.

[6] Schrecker, T. (2008). Denaturalizing scarcity: a strategy of enquiry for public-health ethics. Bull World Health Organ, 86(8), 600-605; Smith, N. (2006, 11 Haziran). There’s no such thing as a natural disaster. Items, items.ssrc.org/understanding-katrina/theres-no-such-thing-as-a-natural-disaster/ (Erişim tarihi: 5 Kasım 2010).

[7] Farmer, P. (2003). The uses of Haiti. Common Courage Press; Hallward, P. (2007). Damming the flood: Haiti, Aristide, and the politics of containment. Verso.

[8] A.g.y.

[9] Mintz, S. W. (1995). Can Haiti change? Foreign Affairs, 74(1), 73-86.

[10] Prou, M. E. (2005). Haiti’s condemnation: history and culture at the crossroads. Latin American Research Review, 40(3), 191-201.

[11] Hallward, P., a.g.y.

[12] Farmer, P., a.g.y.

[13] Haggerty, R. A. (2001). Haiti: a country study. (Ed. H. C. Metz) Dominican Republic and Haiti: Country studies içinde. Federal Research Division, Library of Congress.

[14] Gruening, E. (1933). The issue in Haiti. Foreign Affairs, 11(2), 279-289.

[15] Chatterjee, P. (2008). Haiti’s forgotten emergency. The Lancet, 372 (9639), 615-618.

[16] Shamsie, Y. (2009). Export processing zones: the purported glimmer in Haiti’s development murk. Review of International Political Economy, 16(4), 649-672.

[17] Farmer, P., a.g.y.; Farmer, P. (2004). Political violence and public health in Haiti. The New England Journal of Medicine, 350(15), 1483-1486; Dupuy, A. (2006). Haiti election 2006: A pyrrhic victory for René Préval? Latin American Perspectives, 33(148), 132-141.

[18] Sondorp, E., Bornemisza, O. (2005). Public health, emergencies and the humanitarian impulse. Bulletin of the World Health Organization, 83(3), 163.

[19] OCHA Financial Tracking Service (2010). Table A: List of all commitments/contributions and pledges as of 14 November 2010. Haiti-Earthquakes-January 2010.  ocha.unog.ch/fts/reports/daily/ocha_ R10_E15797_asof___1003150208.pdf (Erişim tarihi: 14 Kasım 2010).

[20] IFRC (2010). Haiti-From sustaining lives to sustainable solutions: the challenge of sanitation. ifrc.org/Docs/reports/199600-haiti- sanitation-report-july-2010-EN.pdf (Erişim tarihi: 5 Kasım 2010).

[21] BBC (2010, 15 Ocak). White House calls Robertson’s Haiti comment ‘stupid.’ news.bbc. co.uk/2/hi/americas/8460520.stm (Erişim tarihi: 7 Kasım 2010).

[22] Médecins Sans Frontieres (2010, 17 Ocak). Haiti: MSF cargo plane blocked. msf.ie/article/haiti-msf-cargo-plane-blocked (Erişim tarihi: 7 Kasım 2010).

[23] CBS News (2010, 27 Ocak). Haiti gets a penny of each U.S. aid dollar. cbsnews.com/ news/haiti-gets-a-penny-of-each-us-aid-dollar/ (Erişim tarihi: 7 Kasım 2010).

[24] Goodman, A. (2010, 20 Ocak). With foreign aid still at a trickle, devastated Port-au-Prince General Hospital struggles to meet overwhelming need. Democracy Now!, democracynow.org/2010/1/20/devastated_port_au_prince_hospital_struggles (Erişim tarihi: 7 Kasım 2010).

[25] Lynch, C. (2010, 17 Ocak). Top U.N. aid official critiques Haiti aid efforts in confidential email. Foreign Policy, foreignpolicy.com/2010/02/17/top-u-n-aid-official-critiques-haiti-aid-efforts-in-confidential-email/ (Erişim tarihi: 7 Kasım 2010).

[26] The Lancet editorial (2010). Growth of aid and the decline of humanitarianism. The Lancet, 375(9711), 253; Zoellick, R. B. (2010, 1 Şubat). How to rebuild Haiti. Politico, politico.com/news/stories/0110/32284.html (Erişim tarihi: 7 Kasım).

[27] Flegel K, Hebert P. C., a.g.y.

[28] OCHA, a.g.y.

[29] Gupta, J., Agrawal, A. (2010, 3 Ağustos). Chronic aftershocks of an earthquake on the well-being of children in Haiti: violence, psychosocial health and slavery. CMAJ, cmaj.ca/content/182/18/1997 (Erişim tarihi: 12 Kasım 2010).          

[30] Katz, J. M. (2010, 6 Ağustos). Clinton: Donors still holding out on Haiti pledges. The Boston Globe, boston.com/news/world/latinamerica/ articles/2010/08/06/clinton_donors_still_holding_ out_on_haiti_pledges/ (Erişim tarihi: 7 Kasım 2010).

[31] Pogge, T. (2004). Relational conceptions of justice: responsibilities for health outcomes. (Der. S. Anand, F. Peter, A. Sen) Public health, ethics and equity (51-75) içinde. Oxford University Press.

[32] Pogge, T. (2005a). Real world justice. The Journal of Ethics, 9(1–2), 29-53.

[33] Pogge, T. (2005b). World poverty and human rights. Ethics&International Affairs, 19(1), 1-7.

[34] Yamin, A. E. (2010). Our place in the world: conceptualizing obligations beyond borders in human rights-based approaches to health. Health and Human Rights Journal, 12(1), 3-14; Ruger, J. P. (2009). Global health justice. Public Health Ethics, 2(3), 261-275.

[35] Willshe, K. (2010, 15 Ağustos). France urged to repay Haiti billions paid for its independence. The Guardian, theguardian.com/world/2010/aug/15/france-haiti-independence-debt (Erişim tarihi: 7 Kasım 2010).

[36] Schwartz, D. (2010, 29 Mart). The next challenge in Haiti. CBC News. cbc.ca/news/world/the-next-challenge-in-haiti-1.876118 (Erişim tarihi: 7 Kasım 2010).

Haiti, Port-Au-Prince’te bir duvar resmi. 1 Eylül 2020. Fotoğraf: arindambanerjee

İngilizceden çeviren: Eda Sevinin

12 Ocak 2010’da yerel saatle 16.53’te Haiti’de, merkez üssü başkent Port-au-Prince’in 25 km batısında gerçekleşen 7 büyüklüğünde yıkıcı bir deprem yaşandı. Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi’nin (UN OCHA) tahminlerine göre, 220 binin üzerinde can kaybı yaşanırken 2,3 milyon kişi de yerlerinden edildi.[1] Bu deprem, geçen yüzyılda yaşanan benzer büyüklükteki herhangi bir depremden iki kat daha ölümcül sonuçlara yol açtı.[2] Çarpıcı olan farksa, 27 Şubat 2010 tarihinde Şili’yi vuran 8.8 büyüklüğündeki depremde, daha şiddetli olmasına rağmen ölüm sayısının 800’ü geçmemesiydi.[3]

Haiti deneyimi neden bu kadar farklıydı? Pek çok yorumcu depremin merkez üssünün yeryüzüne ve nüfusu yoğun alanlara yakın olması, binaların kötü inşa edilmiş oluşu ve yeterli bir acil yardım sisteminin bulunmaması gibi fiziksel etkenlere dikkat çekti.[4] Elbette tüm bu etkenler olağandışı ölüm oranlarında etkili oldular. Ne var ki, her ne kadar pek çok kişi Haiti’nin içinde bulunduğu yoksulluğu ve iç çatışmaları gündeme getirse de yalnızca birkaç yorumcu bu etkenleri depremin sebep olduğu felaket seviyesinin temel belirleyicileri olarak tanımladı.[5] Daha da az sayıda yorumcu ise bu felaketi açıklamak için Haiti’nin tarihine ve mevcut dünya sistemi içindeki konumuna bakmayı önerdi.

Haiti’de yaşananlara benzer felaketlerde “doğal” addedilen şeyler genellikle insan eylemlerinden bağımsız ele alınır. Bu tür olayları inceleyen herhangi bir analizin, bu felaketlerin meydana geldiği tarihsel, siyasal ve ekonomik bağlamları inceleyerek bu olayların “doğallığını sorgulaması” gerekmektedir.[6] Özellikle de sağlık profesyonellerinin ve politika yapıcıların, ülkenin karşı karşıya kaldığı problemlerin doğal olmayan etkenlerini ve bu etkenlerin her türlü müdahale biçimini nasıl etkilediğini anlamaları gerekmektedir. Böyle bir kavrayış geliştirilmeksizin, Haiti’nin toparlanmasını ve kalkınmasını desteklemeyi amaçlayan uluslararası çabalarının arkasındaki insancıllık dürtüsü, ancak zengin ülkelerle Haiti arasındaki tarihsel ilişkiyi pekiştirmeye ve süregiden azgelişmişlik durumunu körüklemeye hizmet edebilir.

Bir felaketin temelleri

Haiti tarihine dair bilgi sahibi olmak, depreme ve depremin sonuçlarına dair bilinçli bir kavrayış geliştirmenin ayrılmaz bir parçasıdır. Burada bu tarihin ancak kısa bir incelemesi sunulabilir; daha detaylı incelemelere başka kaynaklardan erişmek mümkün.[7] Kristof Kolomb’un liderliğindeki İspanyol sömürgeciler 1492 yılında adaya varmalarından kısa bir süre sonra Hispaniola’yı (bugünkü Haiti ve Dominik Cumhuriyeti) Hıristiyanlaştırdılar ve adanın yerli halklarının kıyımı da böylece başlamış oldu. Paul Farmer ithal edilmiş hastalık, yetersiz beslenme ve kötü muameleden oluşan üç ayaklı saldırının Haiti’deki insan yaşamının zengin ulusların elinde zapturapt altına alınması için bir emsal teşkil ettiğini savunmaktadır.[8] Fransa ve İspanya Haiti’deki şeker kamışı plantasyonlarından kazanç elde ederken, buralara insan kaçakçılığıyla getirilmiş on binlerce Afrikalı köle için plantasyonlar sefalet tarlaları hâline gelmiştir.[9]

1789’da başlayan Fransız Devrimi, Haiti orta sınıfının isyanına ve çoğunluk durumunda olan kölelerin ayaklanmasına yol açmıştır. 1804’te bağımsızlığını ilan eden Haiti, Yeni Dünya’da Amerika Birleşik Devletleri’nden sonra bağımsızlığını kazanan ikinci cumhuriyet olmuştur. Dahası, Haiti ulusal bağımsızlığın köle ayaklanmaları sonucu kazanıldığı ilk örnektir.[10]

Köleliği yasaklayan ve sömürge yönetimine direnen Haiti, Avrupalı güçler tarafından da, köle sahibi olmanın yasal olduğu ABD tarafından da hoş görülmemiştir. Verdiği devrimci savaş nedeniyle ekonomisi iflas eden Haiti kendi ulusal egemenliğini tanımayı reddeden ülkelerle adaletsiz ticari ilişkileri kabul etmek zorunda kalmıştır. Fransa 1825’te Haiti’yi yeniden sömürgeleştirmek için bir donanma göndermiştir; Fransız işgali, ancak genç Haiti ulusu köle ticaretinin yasaklanmasından kaynaklanan maddi kayıp için 150 milyon frank ödemeyi kabul ettiğinde önlenebilmiştir. Bu tazminat, 1947 yılına kadar Haiti tarafından ödenmemiştir.[11] ABD, Almanya ve İngiltere’nin, Fransa’nınkine benzer şekilde yürüttüğü tehdit ve kuvvete dayalı güç diplomasisi girişimleri 19. yüzyıl boyunca Haiti’nin ulusal hazinesini boşaltmıştır.[12]

Dış müdahaleler ve siyasi istikrarsızlaştırma, sürekli olarak Haiti yönetiminin altını oymuştur. Örneğin ABD 1915’ten 1934’e kadar Haiti’yi işgal altında tutmuştur; Amerikalılar işgalin Haiti’nin ekonomik ve yönetim altyapısını geliştirdiğini iddia etseler de[13] güncel araştırmalar, askerî bir gücün mevcudiyetinin yabancıların toprak mülkiyetine izin veren bir anayasanın yürürlüğe girmesine sebep olduğunu göstermektedir.[14] ABD Donanması ayrıca Haiti’yi yönetmeye devam etmesi için ardında iyi eğitilmiş bir ordu bırakmıştır. Bu ordu siyasal liderleri göreve getirme ve görevden alma gibi eylemlerde bulunmuş ve bu döngü böylece devam etmiştir. 1957-1986 yılları arasında iktidarda kalan ve tonton macoutes adı verilen ölüm mangalarını kendi iktidarlarını kurmak ve pekiştirmek için kullanan “Papa Doc” Duvalier ve oğlu “Baby Doc” bu liderlerin sonuncuları ve en korkunçları olmuştur. Haiti rejimine akmaya devam eden dış yardımlara rağmen bu dönemde ulusal borç çarpıcı bir şekilde artmıştır.[15] Tarihçiler, baba-oğul Duvalier’in, Soğuk Savaş boyunca anti-komünist mücadeleye destek olmak için ve aynı zamanda düşük maliyetli Haiti işgücünden yararlanan yabancı şirketlerin çıkarlarını savunmak için desteklendiği konusunda hemfikirdir.16

Ülke tarihinin ilk demokratik seçimi olan 1990 tarihli seçimlerde, çoğunlukla yoksullar ve işçi sınıfı tarafından desteklenen Jean-Bertrand Aristide tüm engellemelere rağmen seçimleri kazanmıştır. Yaptığı halkçı reformlar Haiti’nin oligarklarını ve yabancı çıkarlara yarayan müesses nizamı tehdit ettiği için Aristide hükümeti kısa ömürlü olmuştur. Aristide, yalnızca 8 ay sonra bir darbeyle devrilmiş ve sürgüne gönderilmiştir. Kendisinin ve destekçilerinin ABD yönetimine yönelik lobicilik faaliyetleri ve çok sayıda destekçinin müdahalesi sonucu Jean-Bertrand Aristide 1994 yılında yeniden Haiti devlet başkanı olmuştur. 2000 yılında yeniden seçilmiş ancak 2004 yılında gerçekleştirilen darbe sırasında bir kez daha sürgüne gönderilmiştir. Dış güçler her iki darbede de rol oynamıştır ve ülkede o zamandan beri politik istikrarsızlık devam etmektedir.[16]

İnsancıllık dürtüsü

Uluslararası toplumun 2010 depremine nasıl tepki verdiği bu tarihsel arka plan akılda tutularak incelenebilir.[17] Dünyanın dört bir yanından birçok kişi, acı çekmekte olan diğer insanlara yardım etmeye yönelik doğuştan gelen, içgüdüsel bir itki olan insancıllık dürtüsüyle başlatılan fonlara cömert bağışlar yaptılar.[18] 14 Kasım 2010 tarihine gelindiğinde, uluslararası yardım kuruluşlarına 3,4 milyar doların üzerinde bağış akmıştı.[19] 2004’te Hint Okyanusu’nda yaşanan tsunamide olduğu gibi, yıkımın büyüklüğü ve felaketin doğal olması uluslararası toplumda bir yardım yapma arzusuna yol açtı.

Uluslararası toplumun yürüttüğü acil müdahaleler pek çok anlamda başarılı oldu. Muazzam bir yıkım karşısında başardıkları düşünüldüğünde, insani yardım örgütlerinin ve ulusal kalkınma ajanslarının hakkını teslim etmek gerekir. Afetin hemen ardından çok sayıda kurtarma çalışması yapıldı ve acil sağlık hizmetleri depremden birkaç saat sonra faaliyete geçti. Depremi izleyen altı ay içinde 4,3 milyon aileye gıda yardımı ulaştırıldı ve çocuk ve yetişkinlere 900.000 dozun üstünde aşı yapıldı. 1 milyondan fazla insan günlük su payına erişebildi ve binlerce sahra tuvaleti inşa edildi. Sonuç olarak, her ne kadar yakın zamanda kolera salgını ülke genelinde yayılmaya başlasa da ülke içinde yerinden edilmiş kişilerin kaldığı kamplarda büyük bir salgına rastlanmadı.[20]

Medyada yer alan felaket ve afet müdahalesi haberleri sıklıkla Haiti’yi lanetli bir ulus olarak mimleyen bir klişeyi yansıtıyordu. Sömürgeciliğin bıraktığı mirastan ve sömürgeci ulusların bugünün yardım çabalarında oynadıkları rolden nadiren bahsediliyordu.

Ancak, Haiti’nin uluslararası aktörlerle ilişkisinin tarihini de yansıtır şekilde, deprem sonrası müdahalenin bazı yönleri sorunlar barındırıyordu. Medyada yer alan felaket ve afet müdahalesi haberleri sıklıkla Haiti’yi lanetli bir ulus olarak mimleyen bir klişeyi yansıtıyordu.[21] Sömürgeciliğin bıraktığı mirastan ve sömürgeci ulusların bugünün yardım çabalarında oynadıkları rolden nadiren bahsediliyordu. ABD ordusu neredeyse anında insani müdahalenin liderliğini üstlenmişti. ABD ordusu, Haiti hükümetinin talebi üzerine uçuşları koordine ederek işe başladı ancak üstlendiği rol kısa sürede yardım çabalarının birçok alanına yayıldı. Askeri uçuşlar lehine tıbbi malzeme taşıyan uçakların geri çevrildiği örnekler görüldü.[22] Bazı gözlemciler yardım operasyonlarını sekteye uğratmak pahasına, güvenliğe çok fazla önem verildiğini savundular.[23] Bazı başka gözlemciler ise, acil müdahale çabalarının özel mülkiyetin korunmasına odaklandığını, bunun da ihtiyacı olan kişilere gıda ve su tedarik etme çabalarını sekteye uğratmış olabileceğini belirttiler.[24] Acil müdahale koordinasyonunun zayıf olmasına dair endişeler[25] bazı yorumcuların STK’ların rolüne ve yardım çabalarına katılma gündemlerine itiraz etmesine sebep oldu.[26] Son olarak, tüm çabaların acil insani müdahaleye odaklanması, gelecekteki kalkınma için gereken asli çalışmaların en iyi şekilde nasıl yürütülebileceğine dair bir değerlendirmenin önüne geçmiş görünüyor.[27]

Bu yazı kaleme alındığı sırada, deprem sebebiyle yerinden edilen kişilerin büyük bir çoğunluğu hâlâ çadırlarda ve diğer geçici yapılarda yaşıyorlardı ve enkazın %95’i hâlâ kaldırılmamıştı.[28] Haiti hükümetinin, erişilebilir eğitim, birinci basamak sağlık hizmetleri ve işlevsel bir polis gücü ile yargı da dahil olmak üzere, temel sosyal hizmetleri sağlayabilmesi yakın gelecekte pek mümkün görünmüyor. Çocuk kaçakçılığı ve kadınların cinsel istismara maruz kalması gibi kaygılar giderek artıyor.[29] Mart 2010’da düzenlenen uluslararası donör konferansında Haiti’ye sağlanacağı taahhüt edilen 5,3 milyar doların yüzde 10’u dahi Haiti’ye ulaştırılmadı.[30] Medya Haiti’ye olan ilgisini uzun zaman önce yitirdi ve ülkenin ekonomik bağımsızlık ve dış müdahalenin olmadığı bir siyasi ortam yaratma gibi uzun erimli endişelerini ele alan net bir plan da bulunmuyor.

Sihirbaz David Blaini, Times Meydanı’nda Haiti Depremi’nin ardından yardım çalışmaları için bağış topluyor. 15 Ocak 2020. Fotoğraf: June Marie Sobrito

Gerçek tarihlere dayanan insancıllık

İnsancıllık dürtüsü, genellikle düzensiz ve parçalıdır. Ayrıca, düşük gelirli ülkelerde gerçekleşen “doğal” afetlerin neden olduğu yıkımın temel nedenlerinde yüksek gelirli ülkelerin oynadığı rol nadiren incelenir. Siyaset felsefecisi Thomas Pogge, adaletsizliğin basit algılanış biçimlerini, özellikle de bir bölüşüm meselesi olarak algılanmasını sorgular,[31] adaletin algılanışına ilişkisel bir unsur eklemeyi önerir. İlişkisel adalete dair araştırmalar eşitsizliklerin nedenlerini tespit etmeye uğraşırken bizi de bu eşitsizlikleri yaratan koşul ve eylemlere bakmaya zorlar. Pogge’nin yeniden tasavvur ettiği adalet anlayışına göre, zengin ulusların, bugün tanık olduğumuz derin küresel ekonomik eşitsizliklere yol açan tarihî koşulları yaratmada oynadıkları rolün üzerine eğilmeleri gerekmektedir. Pogge, zengin ulusları, yoksul ülkelerdeki beşeri ve doğal kaynakların sömürülmesi ve iyi yönetişim yapılarının bozulmasındaki suç ortaklıklarını kabul etmeye ve yozlaşmış ve meşruiyeti olmayan rejimlere verdikleri desteklerin sonuçlarını idrak etmeye davet eder.[32] Bu gerçek tarih anlatıları, zengin ulusların dünyadaki süreğen yoksulluğa nasıl katkıda bulunduklarına dair açıklamaları örtbas eden daha makbul kurgusal tarihlerin yerine geçmelidir.[33]

Peki gerçek tarihleri kabul etmek, sağlık profesyonellerinin ve insani yardım sağlayıcılarının çalışmalarını nasıl değiştirecektir? Bu, bir afete yönelik ilk müdahalede bile hizmetlerin nasıl düzenleneceğini, insani yardım çalışmalarına kimin öncülük edeceğini ve öncelikleri kimlerin belirleyeceğini değiştirecektir. Gerçek tarihlerin tanınmasının ilk acil durum müdahalesinin teknik detayları üzerinde yarattığı etki çok küçük olabilir, ancak bu, özellikle uzun vadede, yardım çabalarının daha sonraki aşamalarda nasıl yürütüleceği konusunda bir fark yaratabilir. Bazı yorumcular, Haiti depremi ölçeğindeki felaketlerin sivil toplumun öncülüğünü ortadan kaldırabileceğini iddia edebilir. Ancak, böylesi koşullarda bile, felaketten etkilenen topluluklar en baştan sürece dahil edilebilir ve edilmelidirler. Gerçek tarihler, farklı kuruluşların, en iyi niyetli yaklaşımların bile yerli sistemlere ve toplumlara nasıl zarar verebileceğini görmelerini sağlayabilir ve geçici yardım sağlamak ile kendi kendine yeterli, adil topluluklara katkıda bulunmak arasındaki farkı anlamalarına yardımcı olabilir.[34]

Politikacılara ve kamuoyuna bir olayın neden meydana geldiğini ve bunun toplumsal, ekonomik ve politik kuvvetlerle nasıl ilişkili olduğunu açıklamak için fon başvuruları eğitim girişimleriyle birleştirilebilir. Mağduriyetin değil, dayanıklılığın vurgulanması sağlanmalıdır. Bu tür kampanyalar, savunuculuk çalışmalarıyla ilişkilendirilebilir. Örneğin, ekonomik adalet çağrıları desteklenebilir[35] ya da bir afetten sonra yapılacak seçimlerin adil ve dış müdahalelerden uzak olmasını sağlamak için çaba gösterilebilir.

Gerçek tarihleri kabul etmek, sağlık profesyonellerinin ve insani yardım sağlayıcılarının çalışmalarını nasıl değiştirecektir? Bu, bir afete yönelik ilk müdahalede bile hizmetlerin nasıl düzenleneceğini, insani yardım çalışmalarına kimin öncülük edeceğini ve öncelikleri kimlerin belirleyeceğini değiştirecektir.

Haiti’nin azgelişmişliğine yol açan gerçek tarihleri kabul etmek, zengin ulusların bu azgelişmişlikte –eylemleri ya da eylemsizlikleri yoluyla– oynadıkları siyasi, sosyal ve ekonomik rolü irdelemelerini gerektirecektir. Dahası, böylesi bir kabul şirketlerin ve tüketicilerin kendilerine Haiti’nin azgelişmişliğinden ne şekillerde istifade ettiklerini sormalarını da gerektirecektir. İnsani yardım çabalarının, bir depremin Port-au-Prince’i yerle bir etmesini mümkün kılan temel koşulları ele alabilmesi için yukarıdaki soruların yanıtlarının insani yardım çabalarında anlamlı bir rol oynaması gerekir.

Sonuç

Haiti’deki yardım çabalarını yönlendiren insancıllık dürtüsü her ne kadar takdire şayan olsa da, bu çabalar bir ulusu yeniden inşa etme görevi için yetersiz kalmaktadır. Haiti vatandaşlarının yaşamını iyileştirmeye yönelik her türden kalıcı çaba felaketin temel nedenlerinin anlaşılması yoluyla gerçekleştirilmelidir. Gerçek tarihlere dayanan bir insani müdahale, Haiti’de yıllardır adil, etkili ve sürdürülebilir insani yardım için çalışan Partners in Health gibi STK’ların çalışmalarını örnek alabilir. Daha da iyisi, Haiti’deki yerel örgütleri, sivil toplumu ve devlet kurumlarını kurtarma çabalarına öncülük etmeleri için desteklemek olurdu.[36]

Burada sunulan analiz, elbette Haiti’den başka bağlamlarda da uygulanabilir. İnsani yardım görevlilerinin faaliyet gösterdiği birçok ülkede, ülkenin tarihine saygı duymak ve tarihi eylemler ile mevcut koşullar arasındaki bağlantıyı görmek elzemdir. En nihayetinde, dayanışma içinde olmak, Haiti ve dünyadaki benzer uluslarla ilişkimizi dönüştürmek için uzun erimli bir taahhütte bulunmak anlamına gelecektir.

Teşekkürler: Eleştirel yorum ve önerileri için Dr. Malika Sharma, Jane Philpott, Katherine Rouleau, Alexandra Mihailoic, Neil Arya, Tanya Zakrison ve Philip Berger’e teşekkür ederim.

* Bu yazı, yazarın daha önce yayımladığı “Denaturalizing ‘natural’ disasters: Haiti’s earthquake and the humanitarian impulse” başlıklı makalesinin açık kaynak erişimi bulunması sayesinde, yazarın izni ve onayı dahilinde Türkçeye çevrilmesiyle hazırlanmıştır. Orijinal makale için bkz. Pinto, A.D. (2010). Denaturalizing “natural” disasters: Haiti’s earthquake and the humanitarian impulse. Open Med, 4(4) e193–e196.


[1] OCHA (2010). Haiti: 6 months after… ReliefWeb, reliefweb.int/report/haiti/haiti-6-months-after (Erişim tarihi: 9 Kasım 2010).

[2] Bilham R. (2010). Lessons from the Haiti earthquake. Nature, 463(7283), 878-879.

[3] Bajak F. (2010, 27 Şubat). Chile-Haiti earthquake comparison: Chile was more prepared. The Huffington Post, huffingtonpost.com/2010/02/27/chile-haiti-earthquakeco_n_479705.html (Erişim tarihi: 5 Kasım 2010).

[4] Bilham R. (2010), A.g.y.; CBC News (2010, 13 Ocak). Why Haiti’s quake was so devastating. cbc.ca/world/story/2010/01/13/f-earthquake-devastation-comparison.html (Erişim tarihi: 5 Kasım 2010).

[5] Henley J. (2010, 14 Ocak). Haiti: a long descent to hell. The Guardian, theguardian.com/world/2010/jan/14/haiti-history-earthquake-disaster (Erişim tarihi 5 Kasım 2010); Flegel K, Hebert P. C. (2010). Helping Haiti. CMAJ, 182(4), 325.

[6] Schrecker, T. (2008). Denaturalizing scarcity: a strategy of enquiry for public-health ethics. Bull World Health Organ, 86(8), 600-605; Smith, N. (2006, 11 Haziran). There’s no such thing as a natural disaster. Items, items.ssrc.org/understanding-katrina/theres-no-such-thing-as-a-natural-disaster/ (Erişim tarihi: 5 Kasım 2010).

[7] Farmer, P. (2003). The uses of Haiti. Common Courage Press; Hallward, P. (2007). Damming the flood: Haiti, Aristide, and the politics of containment. Verso.

[8] A.g.y.

[9] Mintz, S. W. (1995). Can Haiti change? Foreign Affairs, 74(1), 73-86.

[10] Prou, M. E. (2005). Haiti’s condemnation: history and culture at the crossroads. Latin American Research Review, 40(3), 191-201.

[11] Hallward, P., a.g.y.

[12] Farmer, P., a.g.y.

[13] Haggerty, R. A. (2001). Haiti: a country study. (Ed. H. C. Metz) Dominican Republic and Haiti: Country studies içinde. Federal Research Division, Library of Congress.

[14] Gruening, E. (1933). The issue in Haiti. Foreign Affairs, 11(2), 279-289.

[15] Chatterjee, P. (2008). Haiti’s forgotten emergency. The Lancet, 372 (9639), 615-618.

[16] Shamsie, Y. (2009). Export processing zones: the purported glimmer in Haiti’s development murk. Review of International Political Economy, 16(4), 649-672.

[17] Farmer, P., a.g.y.; Farmer, P. (2004). Political violence and public health in Haiti. The New England Journal of Medicine, 350(15), 1483-1486; Dupuy, A. (2006). Haiti election 2006: A pyrrhic victory for René Préval? Latin American Perspectives, 33(148), 132-141.

[18] Sondorp, E., Bornemisza, O. (2005). Public health, emergencies and the humanitarian impulse. Bulletin of the World Health Organization, 83(3), 163.

[19] OCHA Financial Tracking Service (2010). Table A: List of all commitments/contributions and pledges as of 14 November 2010. Haiti-Earthquakes-January 2010.  ocha.unog.ch/fts/reports/daily/ocha_ R10_E15797_asof___1003150208.pdf (Erişim tarihi: 14 Kasım 2010).

[20] IFRC (2010). Haiti-From sustaining lives to sustainable solutions: the challenge of sanitation. ifrc.org/Docs/reports/199600-haiti- sanitation-report-july-2010-EN.pdf (Erişim tarihi: 5 Kasım 2010).

[21] BBC (2010, 15 Ocak). White House calls Robertson’s Haiti comment ‘stupid.’ news.bbc. co.uk/2/hi/americas/8460520.stm (Erişim tarihi: 7 Kasım 2010).

[22] Médecins Sans Frontieres (2010, 17 Ocak). Haiti: MSF cargo plane blocked. msf.ie/article/haiti-msf-cargo-plane-blocked (Erişim tarihi: 7 Kasım 2010).

[23] CBS News (2010, 27 Ocak). Haiti gets a penny of each U.S. aid dollar. cbsnews.com/ news/haiti-gets-a-penny-of-each-us-aid-dollar/ (Erişim tarihi: 7 Kasım 2010).

[24] Goodman, A. (2010, 20 Ocak). With foreign aid still at a trickle, devastated Port-au-Prince General Hospital struggles to meet overwhelming need. Democracy Now!, democracynow.org/2010/1/20/devastated_port_au_prince_hospital_struggles (Erişim tarihi: 7 Kasım 2010).

[25] Lynch, C. (2010, 17 Ocak). Top U.N. aid official critiques Haiti aid efforts in confidential email. Foreign Policy, foreignpolicy.com/2010/02/17/top-u-n-aid-official-critiques-haiti-aid-efforts-in-confidential-email/ (Erişim tarihi: 7 Kasım 2010).

[26] The Lancet editorial (2010). Growth of aid and the decline of humanitarianism. The Lancet, 375(9711), 253; Zoellick, R. B. (2010, 1 Şubat). How to rebuild Haiti. Politico, politico.com/news/stories/0110/32284.html (Erişim tarihi: 7 Kasım).

[27] Flegel K, Hebert P. C., a.g.y.

[28] OCHA, a.g.y.

[29] Gupta, J., Agrawal, A. (2010, 3 Ağustos). Chronic aftershocks of an earthquake on the well-being of children in Haiti: violence, psychosocial health and slavery. CMAJ, cmaj.ca/content/182/18/1997 (Erişim tarihi: 12 Kasım 2010).          

[30] Katz, J. M. (2010, 6 Ağustos). Clinton: Donors still holding out on Haiti pledges. The Boston Globe, boston.com/news/world/latinamerica/ articles/2010/08/06/clinton_donors_still_holding_ out_on_haiti_pledges/ (Erişim tarihi: 7 Kasım 2010).

[31] Pogge, T. (2004). Relational conceptions of justice: responsibilities for health outcomes. (Der. S. Anand, F. Peter, A. Sen) Public health, ethics and equity (51-75) içinde. Oxford University Press.

[32] Pogge, T. (2005a). Real world justice. The Journal of Ethics, 9(1–2), 29-53.

[33] Pogge, T. (2005b). World poverty and human rights. Ethics&International Affairs, 19(1), 1-7.

[34] Yamin, A. E. (2010). Our place in the world: conceptualizing obligations beyond borders in human rights-based approaches to health. Health and Human Rights Journal, 12(1), 3-14; Ruger, J. P. (2009). Global health justice. Public Health Ethics, 2(3), 261-275.

[35] Willshe, K. (2010, 15 Ağustos). France urged to repay Haiti billions paid for its independence. The Guardian, theguardian.com/world/2010/aug/15/france-haiti-independence-debt (Erişim tarihi: 7 Kasım 2010).

[36] Schwartz, D. (2010, 29 Mart). The next challenge in Haiti. CBC News. cbc.ca/news/world/the-next-challenge-in-haiti-1.876118 (Erişim tarihi: 7 Kasım 2010).

DÖN