Kent nüfusunun yaş grupları itibarıyla farklılaşması kent ekolojisini şekillendiren üç temel boyuttan biridir. Yaşam döngüsü içindeki konum1 şeklinde adlandırılan bu boyutun Türkiye şehir çalışmalarında fazla ilgi uyandırdığı söylenemez. Bu durumun Türkiye’ye özgü nedenleri var. Göç sürecinin yaş ve cinsiyet seçici niteliği nedeniyle erken evrelerde yeni kentli nüfus genç ve erişkin ağırlıklıydı. Erken evrelerde kentlerin toplumsal coğrafyaları, sosyoekonomik düzey farklılaşmaları ve göçmenin içinde olduğu ağ ilişkileri üzerinden şekilleniyordu. Ne var ki kentsel ve demografik geçiş süreçlerinin son aşamasına geldiğimiz günümüz koşullarında yaş yapısının geçmişte hiç olmadığı kadar önem kazandığı izlenebiliyor. Son yerel seçim kampanyalarında okul, eğitim, kreş, oyun alanı ve yaşlılara yönelik belediye hizmet projelerinin ağırlık kazandığı, mekansal olarak farklılaştığı görülüyor. Yaşlı yoğun Kadıköy ile genç nüfus yapısına sahip Esenler’de yerel seçim kampanyası tümüyle farklı projeler üzerinden yürütülüyor.2 Tüm işaretler nüfus yapısına daha duyarlı bir şehircilik anlayışına geçildiğini gösteriyor. 

Yöntembilim ve veri temini açısından da ilginç gelişmeler var. Sözgelimi, örüntü tanıma özellikli yazılımlar yardımıyla İstanbul’un 1000’e yakın mahallesi, yaş yapılarının “sima” benzerliklerine/uyumsuzluklarına göre kolayca katmanlaştırılıp yeni kuşak sentez haritaları üretilebiliyor. Metropollerin her kesiminde her yaş grubunun az veya çok temsil edildiği dikkate alınırsa yaş haritalarının anlamlı, geçerli daha da önemlisi okunaklı olmayacağı düşünülebilir. TÜİK’ten temin edilen 2018 yılı yaş grupları verilerinden üretilen harita incelendiğinde durumun hiç de öyle olmadığı, yaklaşık 16 milyon kişinin yaşadığı bu büyük metropolde yaş grubu farklılaşmasının okunaklı örüntüler ürettiği anlaşılıyor.3

Veri temini açısından da dikkate değer gelişmeler var. Nüfus sayımlarının tarihe karışması kent çalışmaları açısından büyük ve üzücü bir kayıp oldu. Ancak hantal de facto sayımlardan Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi’ne geçiş sonucu kent içi hareketlilik ve mahallelere göre yaş, eğitim profillerinin geçmişte hiç olmadığı kadar kolay elde edildiğini teslim etmeliyiz. 

İstanbul Mahalleleri 2018:Yaş Grupları İtibariyle Katmanlaştırma

İstanbul’un 967 mahallesinde on altı yaş grubuna dağılmış nüfusun şekillendirdiği profiller, manidar yoğunlaşmalara ve seyrekliklere duyarlı Mütekabiliyet Analizi yardımıyla sadece dokuz kategori üzerinden katmanlaştırılabiliyor. Kuşkusuz her mahallede her yaş kuşağından bireyler var. Ancak göreli alansal yoğunlaşma ve seyrekliklere duyarlı Mütekabiliyet Analizi yardımıyla İstanbul mahallelerinde yaş profili farklılaşması dokuz kategori üzerinden sergilenebiliyor.

Beş kategoride ileri yaş gruplarının, üç kategoride genç ve erişkinlerin, bir kategoride ise tüm yaş gruplarının görece eşit temsil edildiği anlaşılıyor.4 Kategoriler, metropol genelindeki nüfus paylarının üzerinde (altında) görece yoğun (görece seyrek) temsil edilen yaş gruplarına referansla adlandırılmıştır. 

Sunum kolaylığı açısından, lejant kategorileri görece yoğun yaş grupları üzerinden oluşturuldu. Yaş grubu etiketlerini izleyen parantezde iki sayı yer alır. İlki, yaş grubunun o katmandaki payını, ikincisi, metropol genelindeki nüfus payını yüzde cinsinden gösterir. Örnek vermek gerekirse, koyu kahve renkle işaretli En Yaşlılar** kategorisinin işaretlediği kesimlerde, metropol genelindeki nüfus payı %6,6 ile sınırlı 65+ yaş grubunun, %48,7 düzeyinde yoğun olduğu okunabiliyor. Bu lejant kategorisinde yer alan mahallelerde, nüfusun yaklaşık yarısının 65 yaşın üzerinde, üçte ikisinin ise 50 yaşın üzerinde olduğu anlaşılıyor. Kent genelinde bu oranların sırasıyla % 20,2 ve %6,6 olduğu dikkate alınırsa bu kategorinin etiketinin yerinde olduğu söylenebilir. Benzer şekilde 2018 yılında İstanbul nüfusunun %7,7’sini oluşturan 0-4 yaş grubunun En Genç Yaş Profili etiketli (koyu mavi) kesimlerde nüfusun %10,6’sını oluşturduğu, diğer deyişle, metropol genelindeki ağırlığının %39 üzerinde bir yoğunluk sergilediği izlenebiliyor. 

Bu yolla elde edilen İstanbul yaş profilleri haritasının aşağıdaki özellikleri vurgulanabilir: 

  • Sınırlı sayıda istisnai mahalle değerlendirme dışı tutulursa, Marmara ve Karadeniz kıyısındaki mahallelerin büyük çoğunluğunda yaşlı nüfus ağırlıklıdır. İstisnalar askeri birliklerle ve sanayi yoğunlaşmalarıyla ilgilidir.
  • E-5 (D-100) yolunun yaşlı ve genç nüfus ağırlıklı geniş kent kesimlerini birbirinden ayıran bir sınır oluşturduğu açıkça izlenebiliyor. Avrupa yakasında Kazlıçeşme-Avcılar, Anadolu yakasında da Beylerbeyi-Pendik arasında deniz kenarında genç nüfusun ağırlık taşıdığı hiçbir mahalle bulunmadığını not edelim.
  • Anadolu yakasında Ümraniye-Kartal-Pendik çevresinde –Çekmeköy Şile aksı üzerinde– Avrupa yakasında Kemerburgaz, Arnavutköy, ve Büyükçekmece gölünün kuzeyinde toplu konut ve kapalı yerleşmelerin yol açtığı “saçaklanmanın” (desantralizasyonun) etkileri açıkça izlenebiliyor. Toplu konut sitelerinin yoğunlaştığı bölgelerde görece daha genç ve dengeli nüfus profilleri ağırlık taşıyor. Yaşam döngüsündeki konumun –Batı metropollerinde gözlendiği gibi– kentlerin toplumsal coğrafyasını şekillendiren bir boyut niteliği kazandığı anlaşılıyor.
  • 250 kişiden az nüfusa sahip mahallelerin büyük çoğunluğunun haritanın kuzeybatı ve kuzeydoğu ucunda, yaşlı nüfus yoğun mahallelere komşu oldukları kolayca seçilebiliyor. Demografik açıdan kendilerini yeniden üretmeleri için gerekli kritik eşiğin altına düşmüş, köy statüsünü kaybederek mahalleye dönüşmüş bu yerleşmelerin, metropolün büyüme süreci için arazi stoku sağlamanın ötesinde bir işlevleri kalmadığı söylenebilir. Hızlı kentleşme süreci içinde nüfus yitirip demografik açıdan kendini yenileyemeyecek düzeyde yaşlanan çeper yerleşmelerin Bütünşehir Yasası’nın tetiklediği dinamiklere karşı koyamayacakları söylenebilir.
  • Bu değerlendirme geçerliyse, genç hane halkı yoğun kuşağın kuzey yönünde kolayca genişlemesi, buna karşılık, E-5 (D-100) yolunun sınır etkisi (fabric effect) arazi fiyatlarının sergilediği çarpıcı farklılaşma nedeniyle güney yönündeki genişlemenin sınırlı kalması beklenir. Geçtiğimiz günlerde işletmeye alınan Marmaray’ın arazi fiyatları üzerindeki etkisiyle bu süreci daha da yavaşlatacağı söylenebilir. Toplutaşıma alanındaki yatırımların tetikleyebileceği iktisadi mekanizmalarla demografik açıdan farklılaşmış etkiler yapabileceğini görmeye başlıyoruz. E-5’in (D-100) güneyi ve kuzeyi arasındaki farklılaşmanın demografik açıdan da desteklendiği, daha uzun yıllar gündemde kalacağı anlaşılıyor. 

Sonuç Yerine

İstanbul mahallelerinin 2018 yılı yaş yapısı haritasına atıfla “yaşam döngüsü içindeki konumun” kenti şekillendiren diğer dinamiklere eklemlendiği ve toplumsal coğrafyayı şekillendiren bir boyut niteliği kazandığı söylenebilir. Bu farklılaşmanın ardındaki mekanizmalar ve aktörler hakkında bilgimiz sınırlı ve daha öğrenecek çok şey, çözülecek çok sayıda bilmece var. Ne var ki 31 Mart 2019 kampanyalarında yaş yapısının yerel yönetim politikalarını şekillendirme ve değerlendirmede önemli bir ölçüte dönüştüğünü açıkça görebiliyoruz. Anlamlı, geçerli, sürdürülebilir ve adil bir kentsel yaşam isteniyorsa, yakın gelecekte, “yaşam döngüsündeki konum” boyutunu değerlendirme dışı bırakmayan, yeni bakış açılarına gerek duyacağız. 


1-  Bu ifadeyi İngilizce position in life cycle’ın karşılığı olarak kullandım.

2- TESEV ve Kadir Has Üniversitesi İstanbul Çalışmaları Merkezi’nin Bernard van Leer Vakfı desteği ile hazırladıkları belediye hizmetlerini yerel yaş yapısına referansla sorgulama olanağı sunan belediye.istanbul95.org/ websitesinin gördüğü ilgi bu değişimin en açık göstergesi şeklinde yorumlanabilir.

3- TÜİK’ten temin edilen 2018 İstanbul mahalle yaş profilleri beş yıllık gruplar itibariyle toplulaştırılmıştır. Kadın-erkek ayrımı bu tabloda okunamamaktadır. Mahremiyet ilkesi gereği, toplam nüfusu 250’nin altında olan yerleşme birimlerine ilişkin yaş profilleri gizli tutulmaktadır.

4- 0-9 arası yaş gruplarını “Çocuklar”, 10-19 arasını “Gençler”, 20-54 arasını “Erişkinler”, “55-65+” arasını ise “Yaşlılar (Seniors)” şeklinde adlandırdık.

Kent nüfusunun yaş grupları itibarıyla farklılaşması kent ekolojisini şekillendiren üç temel boyuttan biridir. Yaşam döngüsü içindeki konum1 şeklinde adlandırılan bu boyutun Türkiye şehir çalışmalarında fazla ilgi uyandırdığı söylenemez. Bu durumun Türkiye’ye özgü nedenleri var. Göç sürecinin yaş ve cinsiyet seçici niteliği nedeniyle erken evrelerde yeni kentli nüfus genç ve erişkin ağırlıklıydı. Erken evrelerde kentlerin toplumsal coğrafyaları, sosyoekonomik düzey farklılaşmaları ve göçmenin içinde olduğu ağ ilişkileri üzerinden şekilleniyordu. Ne var ki kentsel ve demografik geçiş süreçlerinin son aşamasına geldiğimiz günümüz koşullarında yaş yapısının geçmişte hiç olmadığı kadar önem kazandığı izlenebiliyor. Son yerel seçim kampanyalarında okul, eğitim, kreş, oyun alanı ve yaşlılara yönelik belediye hizmet projelerinin ağırlık kazandığı, mekansal olarak farklılaştığı görülüyor. Yaşlı yoğun Kadıköy ile genç nüfus yapısına sahip Esenler’de yerel seçim kampanyası tümüyle farklı projeler üzerinden yürütülüyor.2 Tüm işaretler nüfus yapısına daha duyarlı bir şehircilik anlayışına geçildiğini gösteriyor. 

Yöntembilim ve veri temini açısından da ilginç gelişmeler var. Sözgelimi, örüntü tanıma özellikli yazılımlar yardımıyla İstanbul’un 1000’e yakın mahallesi, yaş yapılarının “sima” benzerliklerine/uyumsuzluklarına göre kolayca katmanlaştırılıp yeni kuşak sentez haritaları üretilebiliyor. Metropollerin her kesiminde her yaş grubunun az veya çok temsil edildiği dikkate alınırsa yaş haritalarının anlamlı, geçerli daha da önemlisi okunaklı olmayacağı düşünülebilir. TÜİK’ten temin edilen 2018 yılı yaş grupları verilerinden üretilen harita incelendiğinde durumun hiç de öyle olmadığı, yaklaşık 16 milyon kişinin yaşadığı bu büyük metropolde yaş grubu farklılaşmasının okunaklı örüntüler ürettiği anlaşılıyor.3

Veri temini açısından da dikkate değer gelişmeler var. Nüfus sayımlarının tarihe karışması kent çalışmaları açısından büyük ve üzücü bir kayıp oldu. Ancak hantal de facto sayımlardan Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi’ne geçiş sonucu kent içi hareketlilik ve mahallelere göre yaş, eğitim profillerinin geçmişte hiç olmadığı kadar kolay elde edildiğini teslim etmeliyiz. 

İstanbul Mahalleleri 2018:Yaş Grupları İtibariyle Katmanlaştırma

İstanbul’un 967 mahallesinde on altı yaş grubuna dağılmış nüfusun şekillendirdiği profiller, manidar yoğunlaşmalara ve seyrekliklere duyarlı Mütekabiliyet Analizi yardımıyla sadece dokuz kategori üzerinden katmanlaştırılabiliyor. Kuşkusuz her mahallede her yaş kuşağından bireyler var. Ancak göreli alansal yoğunlaşma ve seyrekliklere duyarlı Mütekabiliyet Analizi yardımıyla İstanbul mahallelerinde yaş profili farklılaşması dokuz kategori üzerinden sergilenebiliyor.

Beş kategoride ileri yaş gruplarının, üç kategoride genç ve erişkinlerin, bir kategoride ise tüm yaş gruplarının görece eşit temsil edildiği anlaşılıyor.4 Kategoriler, metropol genelindeki nüfus paylarının üzerinde (altında) görece yoğun (görece seyrek) temsil edilen yaş gruplarına referansla adlandırılmıştır. 

Sunum kolaylığı açısından, lejant kategorileri görece yoğun yaş grupları üzerinden oluşturuldu. Yaş grubu etiketlerini izleyen parantezde iki sayı yer alır. İlki, yaş grubunun o katmandaki payını, ikincisi, metropol genelindeki nüfus payını yüzde cinsinden gösterir. Örnek vermek gerekirse, koyu kahve renkle işaretli En Yaşlılar** kategorisinin işaretlediği kesimlerde, metropol genelindeki nüfus payı %6,6 ile sınırlı 65+ yaş grubunun, %48,7 düzeyinde yoğun olduğu okunabiliyor. Bu lejant kategorisinde yer alan mahallelerde, nüfusun yaklaşık yarısının 65 yaşın üzerinde, üçte ikisinin ise 50 yaşın üzerinde olduğu anlaşılıyor. Kent genelinde bu oranların sırasıyla % 20,2 ve %6,6 olduğu dikkate alınırsa bu kategorinin etiketinin yerinde olduğu söylenebilir. Benzer şekilde 2018 yılında İstanbul nüfusunun %7,7’sini oluşturan 0-4 yaş grubunun En Genç Yaş Profili etiketli (koyu mavi) kesimlerde nüfusun %10,6’sını oluşturduğu, diğer deyişle, metropol genelindeki ağırlığının %39 üzerinde bir yoğunluk sergilediği izlenebiliyor. 

Bu yolla elde edilen İstanbul yaş profilleri haritasının aşağıdaki özellikleri vurgulanabilir: 

  • Sınırlı sayıda istisnai mahalle değerlendirme dışı tutulursa, Marmara ve Karadeniz kıyısındaki mahallelerin büyük çoğunluğunda yaşlı nüfus ağırlıklıdır. İstisnalar askeri birliklerle ve sanayi yoğunlaşmalarıyla ilgilidir.
  • E-5 (D-100) yolunun yaşlı ve genç nüfus ağırlıklı geniş kent kesimlerini birbirinden ayıran bir sınır oluşturduğu açıkça izlenebiliyor. Avrupa yakasında Kazlıçeşme-Avcılar, Anadolu yakasında da Beylerbeyi-Pendik arasında deniz kenarında genç nüfusun ağırlık taşıdığı hiçbir mahalle bulunmadığını not edelim.
  • Anadolu yakasında Ümraniye-Kartal-Pendik çevresinde –Çekmeköy Şile aksı üzerinde– Avrupa yakasında Kemerburgaz, Arnavutköy, ve Büyükçekmece gölünün kuzeyinde toplu konut ve kapalı yerleşmelerin yol açtığı “saçaklanmanın” (desantralizasyonun) etkileri açıkça izlenebiliyor. Toplu konut sitelerinin yoğunlaştığı bölgelerde görece daha genç ve dengeli nüfus profilleri ağırlık taşıyor. Yaşam döngüsündeki konumun –Batı metropollerinde gözlendiği gibi– kentlerin toplumsal coğrafyasını şekillendiren bir boyut niteliği kazandığı anlaşılıyor.
  • 250 kişiden az nüfusa sahip mahallelerin büyük çoğunluğunun haritanın kuzeybatı ve kuzeydoğu ucunda, yaşlı nüfus yoğun mahallelere komşu oldukları kolayca seçilebiliyor. Demografik açıdan kendilerini yeniden üretmeleri için gerekli kritik eşiğin altına düşmüş, köy statüsünü kaybederek mahalleye dönüşmüş bu yerleşmelerin, metropolün büyüme süreci için arazi stoku sağlamanın ötesinde bir işlevleri kalmadığı söylenebilir. Hızlı kentleşme süreci içinde nüfus yitirip demografik açıdan kendini yenileyemeyecek düzeyde yaşlanan çeper yerleşmelerin Bütünşehir Yasası’nın tetiklediği dinamiklere karşı koyamayacakları söylenebilir.
  • Bu değerlendirme geçerliyse, genç hane halkı yoğun kuşağın kuzey yönünde kolayca genişlemesi, buna karşılık, E-5 (D-100) yolunun sınır etkisi (fabric effect) arazi fiyatlarının sergilediği çarpıcı farklılaşma nedeniyle güney yönündeki genişlemenin sınırlı kalması beklenir. Geçtiğimiz günlerde işletmeye alınan Marmaray’ın arazi fiyatları üzerindeki etkisiyle bu süreci daha da yavaşlatacağı söylenebilir. Toplutaşıma alanındaki yatırımların tetikleyebileceği iktisadi mekanizmalarla demografik açıdan farklılaşmış etkiler yapabileceğini görmeye başlıyoruz. E-5’in (D-100) güneyi ve kuzeyi arasındaki farklılaşmanın demografik açıdan da desteklendiği, daha uzun yıllar gündemde kalacağı anlaşılıyor. 

Sonuç Yerine

İstanbul mahallelerinin 2018 yılı yaş yapısı haritasına atıfla “yaşam döngüsü içindeki konumun” kenti şekillendiren diğer dinamiklere eklemlendiği ve toplumsal coğrafyayı şekillendiren bir boyut niteliği kazandığı söylenebilir. Bu farklılaşmanın ardındaki mekanizmalar ve aktörler hakkında bilgimiz sınırlı ve daha öğrenecek çok şey, çözülecek çok sayıda bilmece var. Ne var ki 31 Mart 2019 kampanyalarında yaş yapısının yerel yönetim politikalarını şekillendirme ve değerlendirmede önemli bir ölçüte dönüştüğünü açıkça görebiliyoruz. Anlamlı, geçerli, sürdürülebilir ve adil bir kentsel yaşam isteniyorsa, yakın gelecekte, “yaşam döngüsündeki konum” boyutunu değerlendirme dışı bırakmayan, yeni bakış açılarına gerek duyacağız. 


1-  Bu ifadeyi İngilizce position in life cycle’ın karşılığı olarak kullandım.

2- TESEV ve Kadir Has Üniversitesi İstanbul Çalışmaları Merkezi’nin Bernard van Leer Vakfı desteği ile hazırladıkları belediye hizmetlerini yerel yaş yapısına referansla sorgulama olanağı sunan belediye.istanbul95.org/ websitesinin gördüğü ilgi bu değişimin en açık göstergesi şeklinde yorumlanabilir.

3- TÜİK’ten temin edilen 2018 İstanbul mahalle yaş profilleri beş yıllık gruplar itibariyle toplulaştırılmıştır. Kadın-erkek ayrımı bu tabloda okunamamaktadır. Mahremiyet ilkesi gereği, toplam nüfusu 250’nin altında olan yerleşme birimlerine ilişkin yaş profilleri gizli tutulmaktadır.

4- 0-9 arası yaş gruplarını “Çocuklar”, 10-19 arasını “Gençler”, 20-54 arasını “Erişkinler”, “55-65+” arasını ise “Yaşlılar (Seniors)” şeklinde adlandırdık.

DÖN