Superpool
Constantin Petcou, Doina Petrescu, Marguerite Wable, Jeremy Galvan, Beste Kuşçu, Augustin Reynaud, Kim Trogal, Andreas Lang (Public Works), Kathrin Böhm (myvillages.org), Nikitas Gkavogiannis, Selva Gürdoğan, Gregers Tang Thomsen, Zehra Nur Eliaçık, Derya İyikul, Betül Nuhoğlu, Memed Erdener, Asbjørn Lund ve Fahri Özkaramanlı’nın katkılarıyla hazırlanmıştır.
Superpool 2013 yılında, New York Modern Sanatlar Müzesi’ndeki (Museum for Modern Art-MoMA) “Eşitsiz Gelişim – Büyüyen Megakentler İçin Taktiksel Kentleşmeler” (Uneven Growth–Tactical Urbanisms for Expanding Megacities) başlıklı sergiye davet edildi. Sergide, altı farklı kentten çalışmalar bulunuyordu: İstanbul, Rio de Janerio, New York, Mumbai, Hong Kong ve Lagos. Küratör Pedro Gadanho, her kent için bir mimarı ve bir aktivisti bir araya getirerek ikili ekipler oluşturdu. İstanbul için hazırlanan çalışma Parisli ekip Atelier d’Architecture Autogérée işbirliğinde geliştirildi.
New York, Shenzhen ve Viyana’daki bir dizi çalıştaydan sonra önerimiz, orta sınıfın, ekolojik ve sosyal maliyetlere rağmen tüketim ve konforlu yaşam arzusunun eşitsiz gelişimini ele almak oldu. Kitlesel medyada devam eden reklam kampanyaları Türk aileleri için normatif bir rüya inşa ediyor: Araba sahipliği ve konforlu bir şekilde döşenmiş, son teknoloji ile donatılmış bir apartman dairesi. Bir TOKİ dairesi, yalnızlaşma, azalan sosyal ilişkiler, işe gitmek için yapılan uzun yolculuklar, trafikte veya dev AVM’lerde alışveriş için geçirilen saatler, yüksek hizmet ve bakım ücretleri, uzun süreli borçlanma gibi bedelleri olsa da, bu rüyanın gerçekleşmesi için ilk adım.
Küresel krizlerden etkilenen diğer pek çok ülkede görüldüğü gibi borçlanan orta sınıf, durgunluk döneminde en kırılgan sosyal grubu oluşturuyor. İklim değişikliği gibi küresel dinamiklere bağlı olarak yaklaşmakta olan politik, ekonomik veya ekolojik problemlere benzer biçimde, yakıtların tükenmesi ve kaynak kıtlığı sebebiyle Türkiye’deki pozitif ekonomik eğrinin biçim değiştirmeye başlayacağı tahmin edilebilir. Bu koşullar altında mevcut tüketici yaşam tarzı çökecek ve bugünün orta sınıfı yarının yoksulları olacak. Büyük borçlar, artan işsizlik ve yükselen hizmet, gıda, yakıt ve enerji fiyatlarıyla karşı karşıya kalınca, TOKİ yerleşimcileri bu güçlüklere karşı esnek ve dayanıklı olmak zorunda kalacak.
Bizim önerimiz, TOKİ komplekslerinin geleceği için alternatif bir pozitif senaryo ortaya koyan bir post-kentsel gelişim ajansı olarak Kolektif İşbirlikçi Toplum Oluşumu’nu (KİTO) kurmak. Mevcut TOKİ konutlarını yurttaş odaklı, açık kaynaklı bir R-Urban yenilemesi ile canlandırmayı hayal ediyoruz. KİTO farklı ölçeklerde çalışacak ve hareketin değişik aşamalarında esneklik ve dayanıklılık sağlayacak. Bir dizi iyileştirilmiş mekanın, ekipmanın, hizmetin ve enstitünün ortak üretimini yürütecek. KİTO’nun kolektif etkileşimi ve iletişimi bir online ağ aracılığıyla kolaylaşacak ve bu ağ, yerel eylemlere değer katarak insanları üretmek, vermek, paylaşmak ve enerji tasarrufu yapmak gibi edimler ile birlikte hizmetler, bilgi ve beceriler konusunda güçlendirecek bir alternatif ekonomi yaratacak. Yeni bireysel ve kolektif profiller, motivasyonu yükseltmek üzere ortaya çıkacak ve gelecekteki yurttaş eylemlerini kolaylaştıracak: Yaşayanlar, kenti tüketmek yerine, esnek ve dayanıklı bir biçimde onu yeniden üretebilecek.