2005 yılında çıkarılan 5366 sayılı Kentsel Dönüşüm Yasası için Tarlabaşı pilot bölge seçilmişti. Kendim de o dönem Tarlabaşı’nda oturduğum için bir semtin günbegün iktidar-medya-sermaye ortaklığıyla nasıl bir “çöküntü” alanına dönüştürüldüğüne tanıklık ettim. Bir anda ana haber bültenlerinde sürekli olarak kapkaç ve uyuşturucu haberleri çıkmaya başladı. Kısa bir süre sonra artık herkes “Evet, Tarlabaşı korkunç bir yer, devlet oraya müdahale etmeli” demeye başlamıştı. Böylece iktidar şehirdeki rantı harekete geçirmek için gerekli kozu elde etmişti. Bu etnik ve sınıfsal ayrımcılık üzerine kurulu rant talanının İstanbul’un merkezi ve tarihi alanlarından başlayarak tüm ülkeye yayılacağı kısa sürede anlaşıldı.
Ben de bir belgesel fotoğrafçı olarak üzerime düşen misyonu yerine getirmek için İstanbul’un tarihi semtlerini fotoğraf, video ve ses kayıtlarıyla birlikte belgelemek amacıyla bir projeye başladım. TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Şubesi için 2008–2009 yılları arasında 12 semti arşivledim. Her semtten oluşturduğum kayıtlarla Mimarlar Odası’nın kütüphanesinde bir arşiv oluşturmanın yanı sıra her birinden kısa multimedya videolar hazırlayarak konunun uzmanı akademisyenlerin yazılarıyla birlikte haber sitelerinde yayımlanmasına gayret ettim. Bu fotoğraflar, o dönem çektiğim ve artık birçoğu orada olmayan binaların ve insanların hikâyesine tanıklık ediyor.