Nerede ve nasıl yaşlanacağımız sorusu, ilerleyen yaşlarda veya aile içi bireyler için arayışlara girdiğimizde hepimizin karşılaştığı, cevaplarını aradığı bir problem haline geliyor. Özellikle yalnız yaşama oranının giderek arttığı bugünlerde, konut politikalarının da eziciliğiyle yalnız yaşlanma yerine birlikte yaşlanma alternatifleri üzerinde duruluyor.
Dünya demografi haritasının hızla değişmesi ve yaşlı oranının orantısız bir şekilde artmasıyla evrensel tasarım kapsamında, yaşlılık hakları tartışılmaya başlandı. Türkiye’de yaşlı hakları henüz sadece erişilebilir kentsel donatılar, ulaşım, yerel yönetim hizmetleri, yaşlı bakım ve sağlık hizmetleri çerçevesinde ele alınsa da aslında 1980’lerden bu yana “Yaşlı Dostu Şehirler”1 programının katkısıyla, yaşlılık hakları sosyal katılım, konut hakkı, yurttaşlık hakları gibi ilkeler üzerinden de tartışılıp bu ilkeleri mekansal tasarımla bir araya getiren alternatifler üretmeye çalışılıyor.
Yaşlılık mekanları, 1950’li yıllara kadar “yaşlı-düşkünler evleri” çerçevesinde tartışıldı. 50’lerden sonra yaşlılara sunulan sosyal hizmetlerde artış oldu. 60’larda ise, toplumdan soyutlanma sorunu ve toplumsal yaşama katılım da tartışmalara eklenerek yaşlıların toplum içinde bağımsız yaşayabileceği sosyal politikalar üretilmesi gerektiği saptandı. 70’ler ve 80’lerden itibaren ise artık şehir merkezine uzak yaşlı yurtlarının şehir içine taşınarak mahalle hayatının içinde yer alabilecek, giriş ve çıkışları kontrol altında, ancak dışarıya tamamen de kapalı olmayan, yaşlıları iş gücünden koparmayan yaşam modelleri ortaya çıkmaya başladı.2
Yaşlılık mekanlarının tarihsel gelişimi takip edildiğinde, günümüze yaklaştıkça asıl çabanın, yaşlıların sağlık/bakım gereksinimlerinin yanı sıra toplumdan mekansal, sosyal ve politik anlamda soyutlanmalarını önlemek için olduğu görülebilir. Yaşlılar için birlikte yaşam mekanlarının “dayanışma” ve “bir aradalık” kavramları üzerinden değerlendirileceği bu yazıda kullanıcıların pasif konumlarından sıyrılarak aktif katılımcı oldukları üç farklı model üzerinde yoğunlaşılıyor*:
- Yaşlılar için kooperatifler ve ortak konut modelleri
- Kuşaklararası ev arkadaşlığı modelleri
- Karma konut ve yaşam kooperatifleri
Yaşlılar için kooperatifler ve ortak konut modelleri
Dünyadaki ortak konut modellerine baktığımızda, sadece sağlık ve bakım problemine odaklanmış huzurevleri ya da bakım evlerinden farklılık gösteren birçok ortak barınma modelinin geliştirildiği görülebilir. Ancak çoğu örnekte bu konut komplekslerinde ikamet edebilmek için yüksek bir kira bedeli ödemek gerekiyor ve bu konut modelleri son kullanıcının dahil olmadığı bir tasarım süreci sonucunda işveren-müşteri ilişkisi üzerinden projelendiriliyor. Bu bölümde daha çok dayanışma ve katılım esaslı ortak barınma modelleri incelenip sağlıklı, etkin ve birlikte yaşlanma hayalini kuran ve bu hayali gerçekleştirmeye çalışan alternatiflere odaklanılacaktır.
Babayaga Evi3
Montreuil-Paris/Fransa
Babayaga, Slav mitinde genç kadınlara yol gösteren ve kılavuzluk eden bir cadı arketipidir. Babayaga evi fikri, Fransız feminist Thérèse Clerc’in altmışlı yaşlarının ortalarındayken, hayatları boyunca ev bakımı gibi uğraşlarla hayatını geçiren, dolayısıyla da emeklilik ve yaşlılık dönemi için birikimleri oldukça az olan dezavantajlı durumdaki kadınların nasıl ve nerede yaşlanacağını düşünmesiyle oluşmaya başlamış. Ardından iki feminist arkadaşıyla bir araya gelerek 1999 yılında Babayaga evi üzerinde çalışmalara başlamışlar.
Süreç, partnerler ve paydaşlar:
Yerel yönetimlerin birkaç kez el değiştirmesi, farklı programların ortaya çıkması derken yaklaşık on beş yıllık mücadelenin sonunda, Paris banliyölerinden Montreuil’de 58-88 yaşları arasındaki yirmi bir Babayaga ve otuz yaş altındaki dört genç kadından oluşan bir programla 2013 yılında açıldı. 2003 yılından beri Montreuil Belediyesi ile olan işbirliklerinin sonunda projenin finansal altyapısı sekiz farklı devlet kuruluşu ve dernek tarafından karşılandı. Karşılıklı yarar gözetilerek desteklenen proje, yerel yönetimler tarafından karşılanması gereken sağlık ve bakım hizmetlerinin azalması anlamına da geliyordu. Aylık kira bedeli karşılığında kullanıcılara sunulan konut hakkı, taşınma ya da ölüm hâlinde aynı programı kabul edecek başka kadınlara sunuluyor. Bakım ve sağlık merkezlerinin ortalama aylık ücretlerinin 1800-2200 euro arasında olduğu Paris’te ve banliyölerinde, Babayaga evinin aylık kira bedeli 460 euro olarak belirlenmiş. Bu durum düşük gelirli ve dezavantajlı kadınlar için de alternatif mekan olmasını sağlıyor. Halihazırda sekiz kullanıcı yoksulluk sınırında.
Mimari tasarım süreci ve mekansal kurgu:
Atelier J&S Tabet mimarlık ofisi tarafından tasarlanmış olan binanın tasarım sürecine ilişkin detaylar bulunmasa da Babayaga Evi’nin kurucularından Clerc’in röportajına göre4 tasarım aşamalarında Babayagalar da bulunuyor. Babayaga evini bir yaşam ve karşılaşma mekanı olarak tanımlayan kadınlar, bu karşılaşmalara izin verecek sosyal alanlar ve gerektiğinde de kendi odalarında ikamet edebilecekleri yirmi beş bağımsız birim talebinde bulunmuş.
Zemin katta, sokaktan girildiğinde resepsiyon, çamaşırlık, depolar ve servis çekirdeğinden oluşan bir kütleyle karşılaşılıyor. Bu kütle ayrıca dikey sirkülasyonu sağlayacak şekilde yükseliyor ve her katta daire birimlerini içeren iki binayı birleştiriyor. Zemin katta ayrıca, sergiler ve toplantılar için iki etkinlik salonu, bostan ve çay bahçesi gibi işlevleri de olan üç bahçe ve gerektiğinde sağlık görevlileri tarafından da kullanılabilecek iki misafir odası bulunuyor. Üst katlardaysa alanları 26-40 metrekare arasında değişen tek kişilik yirmi beş oda bulunuyor.
Organizasyon ve örgütlenme:
Özyönetim, ekolojik sorumluluk, feminizm, laiklik ve yurttaşlık ilkelerini yorumladıkları katılım programı doğrultusunda herkese açık bir topluluk sunan Babayaga Evi, sakinlerinden katılımcılık ve dayanışma şartı da bekliyor. Aşçı, sağlık görevlisi ya da başka bir profesyonel destek olmadan kendi öz yönetimi ile idare edilen evde, her kadının haftada on saatlik çalışma koşulu sağlaması ve aylık sağlık kontrollerinin sağlanabilmesi için oluşturulan fon havuzuna katkı sunması bekleniyor. Ayrıca birlikte yaşama ve dayanışma ilkesi doğrultusunda gerekli durumlarda temizlik, alışveriş, sağlık ve bakım gibi konularda birbirleriyle ilgileniyorlar.
Mahallelilik ve yerel ilişkiler:
Giriş katını oluşturan ortak alan, yerel yönetime katılım ve mahallelilik ilkesi sebebiyle ortak etkinlikler için ayrılmış, belli aralıklarla toplantılar ve sergiler düzenleniyor. İç avlusunda bulunan üç bahçesi de yine herkese açık etkinliklerde kullanılıyor ve bostan olarak ekilerek meyve sebze yetiştiriliyor. 2016 yılında hayatını kaybeden Thérèse Clerc adına kurulmuş olan kadın derneğinin da dayanışma etkinlikleri için de kullanılıyor ve burada yeni katılımcılar için tanıtımlar ve hazırlıklar yapılıyor.
Babayaga Sarayı5
Toronto/Kanada
Clerc’in yol göstericiliğinde diğer Fransa yerellerinde de tartışılmaya başlanan projeye benzer altı farklı proje geliştiriliyor. Öncü olan proje, Clerc’in katıldığı bir radyo programı vesilesiyle Kanada’ya kadar taşınmış. 2013 yılı itibarıyla Kanadalı kadınlar yine benzer bir kuşaklararası programı hayata geçirmek için Toronto yerel yönetimi ile iletişime geçip çalışmalara başlamış.
Fransa örneğinden farklı olarak Kanada örneği, yaşlı kadınlar öncelikli olmak üzere tüm yaşlara ve tüm cinsiyetlere açık olmayı hedefliyor. Özyönetim, feminizm, karşılıklı bağlılık, toplumsal katılım ve ekolojik sorumluluk ilkeleri doğrultusunda bir araya gelen topluluk henüz beş yıllık bir deneyime sahip olmasına rağmen iki yüzün üzerinde başvuruya sahip.
New Ground Co-Housing/OWCH6
(Older Women Co-Housing)
High Barnet-Londra/İngiltere
OWCH’un hikâyesi, 1998 yılında Joseph Rowntree Vakfı’nın, Hollanda’daki Yaşlı Ortak Konutları modelini tanıtmak amacıyla Londra’da düzenlediği bir konferansa katılan altı kadının, bu modelden etkilenip Londra’da da yaşlı kadınlar için ortak barınma mekanı oluşturmaya karar vermesiyle başlamış.
Süreç, partnerler ve paydaşlar:
1998 yılında bir ev toplantısının ardından OWCH adı altında birleşen kadınlar, 2000-2006 yıllarını OWCH’a daha fazla katılımcı bulabilmek, birlikte yaşam şartlarını belirleyebilmek, hiyerarşik olmayan ve özyönetimleri altında bir organizasyon örgütleyebilmek amacıyla finans, yönetim, iletişim ve üyelik gibi farklı görev grupları üzerinden kendilerini geliştirmeye başlamışlar ve çeşitli toplantılar düzenlemişler.
1999 yılında Housing for Women-H4W (Kadınlar için Konut) adlı küçük bir dernekle işbirliği kurulmuş. H4W özkaynak oluşturma, büyük kuruluşlarla iletişim, uygun arsa arayışı ve konut hibeleri konusunda OWCH’a aracılık edip kolaylaştırıcı rol oynamış. OWCH ve H4W’in çalışmalarına çeşitli kuruluş ve derneklerin verdiği birçok olumsuz cevabın ardından, The Tudor Trust ve Hanover Housing (HHA) kuruluşları aracılığıyla arsaya ve inşaatın gerçekleşebilmesi için gerekli bağışa ulaşabilmişler.
Mimari tasarım süreci ve mekansal kurgu:
2010 yılında projenin gerçekleşeceği arsayı satın alarak, OWCH’a belli koşullar karşılığında kullanmasını sağlayan Hanover Housing’in, tasarım ve inşa sürecinin gerçekleşebilmesi için Pollard, Thomas, Edwards architects (PTEa) mimarlık ofisini OWCH’a tavsiye etmesinin ardından tasarım süreci başlamış.
Kullanımda olmayan bir okul yerleşkesinin bulunduğu çalışma alanında, önce yıkım ve ardından yapı izni verilmemesi gibi yasal engellerle inşaat 2013 yılına kadar başlayamamış. Bu süreçte de PTEa ve OWCH arasında işbirliği odaklı bir tasarım süreci gerçekleştirilmiş.7
Saha gezileri ve dört farklı çalışma atölyesinden oluşan süreçte, tüm atölyeler herkesin katılımını sağlamak ve gruplar arasında baskın fikirleri önlemek amacıyla katılımcıların rotasyonu ile her atölyede değişen üç gruptan oluşuyordu:
Bu dört atölyede; konutların merkezinde bir ortak konut bulunması, girişin bu bölgeden olması, tüm dairelerin avluya ya da bahçeye bakması, bunu sağlayabilmek için T şeklinde bir yapılaşmaya gidilerek meyve-sebze yetiştirmek, gezinti yapmak için ve çamaşırlık olarak kullanılacak üç bahçenin oluşturulması, dairelerin girişinin sokaktan değil avludan/bahçeden olması, ortak evin tasarım detayları, sirkülasyon ve bina organizasyonu ve bağımsız birimlerdeki oda-salon-servis ilişkileri ve cephe çalışmaları tartışılmış.
Bu toplantıların ardından yine OWCH kadınları ile birlikte şantiye gezisi organize edilmiş ve inşaat süresince de belli aralıklarla katılımları sağlanmış.
Mahallelilik ve yerel ilişkiler:
Proje alanının belirlenmesinin ardından OWCH kadınları yerel halkla bir araya gelmek, mahalle sakinlerine projelerini tanıtabilmek için yerel kütüphanede toplantılar düzenlemişler. Ayrıca mahalle kilisesinde bir sergi düzenlenmiş. Yine yerel bir kafede mahalleli kadınların gelip OWCH hakkında bilgi alabilmeleri için kalıcı masalar açmışlar.
2016’da konutlara yerleşilmesinin ardından hem geçici kiracılı sosyal konutlar programı vasıtasıyla hem de mahallelilik ilkesi gereğince yerel halkla birlikte çeşitli buluşmalara ve etkinliklere devam ediyorlar.
Organizasyon ve örgütlenme:
Tek odalı on bir, iki odalı on bir ve üç odalı üç daireden oluşan yirmi beş konutun on yedisi, inşaatın tamamlanmasının ardından mülk sahibi olan HHA trafından OWCH bünyesindeki kadınlara satıldı. Sekizi ise H4W tarafından idare edilmek şartıyla H4W’a satıldı ve programa uygun görülen düşük gelirli kullanıcılara kiralanıyor.
Herhangi bir profesyonel çalışanın olmadığı OWCH, kendi içlerinden seçilmiş ve rotasyonlarla değişen bir yönetim komitesine sahip. Aylık toplantılarla karar alıyorlar. Katılım ve dayanışma ilkeleri gereği kullanıcıların hepsinin bahçe, yemek, temizlik, finans, üye ilişkileri ve iletişim gibi görev gruplarında kendi yetenekleri doğrultusunda çalışması bekleniyor.
Kuşaklararası ev arkadaşlığı modelleri
Akranları ve benzerleriyle birlikte yaşlanmak isteyen gruplar haricinde tüm yaş gruplarının dahil olduğu bir hayatı devam ettirebilmek de yaşlıların tercihi olabiliyor. Kuşaklararası ev arkadaşlıkları da bu türden beklentilerle karşımıza çıkıyor. Daha çok yerinde yaşlanmaya örnek gösterilebilecek bu modelde kendi konutlarında yaşamaya devam eden yaşlıların, artan kira bedellerini karşılamak üzere, yerel yönetimlerin geliştirdiği toplumdan soyutlanmayı engelleme ve kaynaştırma programlarının teşvikiyle konutlarında üniversite öğrencileri için oda kiralama yöntemiyle bir ev arkadaşlığı oluşturuluyor. Diğer örneklerdeyse yaşlı bakımevlerinde yönetimlerin teşvikiyle belirli şartları yerine getirmesi beklenen üniversite öğrencileri için ücretsiz odalar sunuluyor.
Humanitas Bakımevi8
Deventer/Hollanda
Hollanda’nın Deventer şehrinde bulunan Humanitas Bakımevi, aylık otuz saatlik çalışma koşulunu karşılayan gençlere, bakımevinin boş odalarında ücretsiz bir şekilde kalma fırsatı sunuyor. Yüz altmış yaşlının kaldığı bakım evinde şu anda altı üniversite öğrencisi yaşlılarla ev arkadaşlığı yapıyor.
2012 yılında Hollanda hükümetinin zor durumda olmayan seksen yaş üstü vatandaşlar için kalıcı bakım hizmetlerinin ödemesini kesmesinin ardından bireyler daha uzun süreli bakım sağlayan farklı arayışlar içerisine girmiş ve bu bakımevlerinin ayakta kalması zorlaşmış. Bakımevleri ise hem mevcut kullanıcılarının ikametlerini devam ettirebilmek hem de yeni kullanıcı bulabilmek için farklı pazarlama yöntemleri ve aynı zamanda giderlerini azaltma arayışına girmiş. Bu bakımevlerinden biri olan Humanitas, kullanıcılarının halihazırda ödediklerinden fazla bir ücret ödemesine gerek kalmadan onların gençlerle kaynaşmasına olanak vererek, gençlerin birlikte yaşadıkları yaşlılara sosyal medya, mailleşme gibi konularda yardımcı olmasını sağlamış.
Karma konut ve yaşam kooperatifleri
Kuruluş ilkeleri ve önceliği yaşlılar için özelleşmiş mekanlar tasarlamak olmasa da herkes için erişilebilir konutlar üretmek amacıyla yola çıkan ve yaşlıları da kolektifin bir parçası gören kooperatifleşme modelleri de bulunuyor.
La Borda – Can Batllo9
Barselona/İspanya
Katalunya’da dayanışma ekonomileri ve kooperatifçilik, endüstrileşme ve sınıf mücadelesiyle eşzamanlı olarak ilerlemiş. 2008 ekonomik krizinin ardından işsizliğin yoğunlaşmasının en büyük sonuçlarından biri de barınma sorunu olmuş. Sants mahallesindeki Can Batllo fabrikasının yıkılmasına engel olan mahallelinin mücadelesi sonucunda bölgede farklı tiplerde özyönetim mekanları ortaya çıkmış.10
La Borda, Can Batllo bünyesindeki konut kooperatiflerinden biri. Uruguay Fucvam modeli ve Danimarka Andel modeli örneklerinden yola çıkarak kooperatifleşen La Borda’da konutların mülkiyet hakkı kooperatife ait olup aynı zamanda kooperatif üyesi de olan kullanıcılar ömür boyu kullanım hakkına sahipler.
Projenin tüm bütçesi için oluşturulan havuz, kooperatif üyesi olan kullanıcılar, dayanışmacı üyeler, dayanışma hibeleri ve Coop57 isimli finans kooperatifi tarafından sağlanmış. Coop57, kooperatifçiliği, dayanışmayı ve sürdürülebilirliği programlandıran kooperatiflere ve kuruluşlara maddi yardım sağlayan bir finans kooperatifi. Coop57’den alınan uzun vadeli finansal desteğin, kooperatif üyelerinin aylık ödemeleri ve zemin katta bulunan ticari yapıların kiralanması ile geri ödenmesi planlanıyor.
Tasarım süreci yine dayanışma ekonomilerinin bir parçası olan LaCol mimarlık kooperatifiyle gerçekleştirilmiş. Katılımcı bir süreçle tamamlanan projede tüm yaş gruplarından kooperatif üyelerinin katılımıyla gerçekleşen atölyeler düzenlenmiş. Projenin üç temel prensibi bulunuyor:11
Toplu konut programını yeniden tanımlamak:
40, 55 ve 70 metrekarelik üç farklı tipolojiden oluşan yirmi sekiz konutun ihtiyaç programını ve alanını minimumda tutarak, merkezi bir avlu çevresinde toplanan çalışma salonları, çamaşır odaları, mutfak/yemek salonu, misafir odaları, sağlık/bakım odaları gibi hizmetleri de ortak mekanlarda çözerek toplanma mekanlarını artırmak amaçlanıyor.
Sürdürülebilirlik ve çevre kalitesi:
Binanın inşaatındaki en büyük amaç en az çevresel etkiyi sağlamaktı. Konutlardaki bireysel enerji ve su kullanımını en aza indirebilmek için çamaşırhane, ortak mutfak, misafir odası gibi bazı hizmetler ortaklaştırılmış. Tasarımda enerji verimliliği için malzeme kullanımı, doğal aydınlatma ve iklimlendirme gibi pasif tasarım stratejilerinden yararlanılmış.
Kullanıcı katılımı:
Tasarım, uygulama ve kullanım aşamalarında kullanıcı katılımı prensibiyle ilerlenmiş. Kullanıcılar mimari süreç, çevresel stratejiler ve yönetim aşamalarında da katılımcılık göstermişler.
Topluluk kuşaklararası enerji, etnik ve kültürel çeşitliliği de projenin bir konusu olarak görüyor. Buna bağlı olarak bünyesinde farklı profillerde ve demografik çeşitlilikte üyeleri barındırıyor. Üyeleri arasında genç yetişkinler, çiftler, çocuklu aileler ve altmış yaş üstü bireyler de bulunuyor. İlerleyen yıllarda grubun yaş ortalamasının artacağı düşüncesiyle de yaşlıların ihtiyaçları, erişilebilirlik ve sosyal katılım üzerine çeşitli atölyeler düzenlenmiş.
(*) Türkiye’den örnekler sayı içerisinde farklı yazılar altında detaylandırıldığı için yazıda yer verilmemiştir.
1- Yaşlı Dostu Şehirler, Birleşmiş Milletler tarafından küresel yaşlanma sorunu kapsamında 1982 ve 2002 yıllarında gerçekleştirilen Dünya Yaşlanma Forumları sonucunda saptanan Yaşlılık İlkeleri ve Uluslararası Eylem Planını temel alarak 2006 yılında Dünya Sağlık Örgütü tarafından bir program haline getirildi.
2- Yılmaz, S. (2010) “Geleceğin Yaşlıları İçin İdeal Mekan Tasarımı”, yayımlanmamış yüksek lisans tezi, İstanbul: İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü.
3- Detaylar için www.lamaisondesbabayagas.eu/a-propos/notre-histoire/ (Erişim Tarihi: 6 Mart 2019)
4- Detaylar için www.leroymerlinsource.fr/savoirs-de-l-habitat/chez-soi/la-maison-des-babayagas-les-qsorcieres-de-montreuilq/ (Erişim Tarihi: 6 Mart 2019)
5- Detaylar için www.babayagaplace.ca/about/info-sheet (Erişim Tarihi: 9 Mart 2019)
6- Detaylar için www.owch.org.uk/new-page (Erişim Tarihi: 9 Mart 2019)
7- Devlin, P., R. Douglas, T. Reynolds (2015) “Collaborative Design of Older Women’s CoHousing”, Working with Older People, 19 (4): 188-194. www.deepdyve.com/lp/emerald-publishing/collaborative-design-of-older-women-s-cohousing-8f2I3C1ZJq?# (Erişim Tarihi: 7 Mart 2019)
8- Yates, E. (2017) “Humanitas: Not Just a Ground-Breaking ‘Healthcare Model’ But a Whole New Approach to Community Design”, Meaning, www.medium.com/meaning-conference/humanitas-not-just-a-ground-breaking-healthcare-model-but-a-whole-new-approach-to-community-21a8dea0d0b1 (Erişim Tarihi: 10 Mart 2019)
9- Detaylar için: www.laborda.coop/en/ (Erişim Tarihi: 11 Mart 2019)
10- Doğan, P., I. Ertör, B. Kulebi (2016) “Mücadeleler Arası Köprü Kurmak: Katalunya Kooperatifçilik Tarihinden Güncel Sosyal Ekonomi Ve Dayanışma Ekonomisi Pratiklerine”, Birikim, 321: 67-79,
11- Detaylar için: www.lacol.coop/projectes/laborda/ (Erişim Tarihi: 11 Mart 2019)