Beyoğlu, yüzölçümü ve nüfusu bakımından mega kent İstanbul’un küçük bir ilçesi. Zihnimizde kapladığı alan ve her gün ziyaret eden insan sayısı düşünüldüğünde diğer ilçeler veya Türkiye’nin diğer kentleriyle kıyaslanamayacak kadar büyük bir yer. Burası çokkatmanlı tarihi, heterojen ve devinim içindeki demografik yapısı, canlı sosyo-kültürel hayatı ve kamusal alanı inşa eden özellikleriyle hem İstanbul çalışmaları içinde hem de güncel kentsel /mekânsal tartışmalarda hep ön sıralarda yer alıyor. 

Bu sayıda Beyoğlu’nda hafıza mekânları üzerinden dönen tartışmalara, “Beyoğlu’nu Beyoğlu yapan” mekânsal özelliklere, semtin içinden geçtiği tarihsel ve güncel dönüşümlere, sahne olduğu kentsel toplumsal mücadelelere ve Beyoğlu üzerine yapılan çalışmalara yer vermek istedik. Çünkü burası tarih boyunca geçirdiği mimari, altyapısal, sosyal ve ekonomik tüm değişikliklere bir şekilde ayak uydurabilmiş, her defasında İstanbul’un, en görünen yeri olarak, politik veya sosyal yapılanmayla yeniden doğmuş merkezi. Kentsel ve toplumsal birçok mücadeleye ev sahipliği yaparken, yaşanan her hikâye sokaklarına kaydolmuş ve kentin en büyük hafıza mekânına dönüşmüş.

Farklı jenerasyonların farklı bir Beyoğlu hafızası, farklı bir Beyoğlu tahayyülü varken, yaşanan her değişikliği basılı bir mecrada toparlamak bir hayli zor. Bir analiz, belgeleme veya haritalama çalışması barındıran her bir içeriğin bir sonraki gün yeni bir eksiğinin olabileceği ihtimali, bu mekânın ne kadar hızlı değiştiğinin bir göstergesi. Bu anlamda Beyoğlu’nun nostaljisini yapmak ne kadar kolaysa, her gün yeniden şekillenen kişisel hikâyeler ve hisler üzerine belgeleme yapmak bir o kadar zor. Ülkenin yaşadığı ekonomik krizlerin ve siyasi baskıların fiziksel olarak izlenebildiği bu mekân, kullanıcısının söz hakkı olmadan sürekli değişiyor. Üst elden getirilen projelerle parsel parsel dönüşen Beyoğlu, bir şekilde hâlâ farklı kesimlerden insanlara hitap etmeyi başarıyor.

Bu sayının hazırlandığı 2019-2020 yıllarında mümkün olduğunca az değinilmiş konulara yer vermeye çalıştık. Beyoğlu nostaljisi yapılırken alışılmış homojen bakış açısı yerine, çeşitliliğin hafızasına odaklanarak mekânın gayrimüslim kökenine, altkültürlere ve farklı sınıfların Beyoğlu deneyimlerine yer vermek istedik. Kentin belleğini oluşturan mekânların dönüşümünü, kamusallıkları ve ulaşılabilirliklerini incelerken, her gün yeni bir katman olarak eklenen soylulaştırmanın kimlere yer açtığı ve kimleri yerinden ettiği de çokça tartıştığımız konulardan biri oldu.

Üç bölüme ayırdığımız ve Beyoğlu’nun dününü, bugününü ve yarınını ele aldığımız bu sayı, Beyoğlu Hafızası, Beyoğlu’nun Dönüşümü ve Kent Mücadeleleri başlıkları altında şekillendi. Bu bölümler Beyoğlu üzerine düşünen, yazan, çalışan kişilerin bellekleri ve bilgileri, geçmiş analizi ve gelecek tahayyüllerini barındırıyor.

Beyoğlu Hafızası bölümünde, Beyoğlu’nun geçmişinden bugününe, farklı kullanıcılarının bakış açılarına yer verildiği bir derleme yer alıyor. Beyoğlu’nun “Pera” olduğu döneme tanıklık yaptığımız yazıyı takiben Beyoğlu’nun kültür mekânlarına ve gece hayatına geçiyoruz. Sonrasında Beyoğlu’nun evsizlerini ve çocuklar için semt hafızasını ele alırken, geçmişten bugüne değişen Beyoğlu’nun arşivlendiği görüntülerle bölümü tamamlıyoruz.

Beyoğlu’nun Dönüşümü bölümünde, değişen Beyoğlu ve her yıl yenisi eklenen mega projeleri incelerken, bu dönüşüm sırasında değişen nüfus ve yaşanan sosyal değişim araştırılıyor. Soylulaştırılmaya değinen konular arasında değişimle boğuşmakta olan yerel üreticilere, yönetim şekline, değişimin sosyal medya üzerinde pornografikleştiği Tarlabaşı’na, han ve pasajların durumuna ve dönüşüm projelerine odaklanıyoruz.

Kent Mücadeleleri isimli üçüncü bölümde ise Beyoğlu’nun değişimiyle yüzleşen ve bu değişimi aktif olarak belgelemeye veya içinde hayatta kalmaya çalışan kişilerin metinlerine ve söyleşilere yer verdik. Özellikle Beyoğlu’nun politik hafızasına odaklanılan bölüm, arşiv ve hafıza çalışmalarının örnekleriyle tamamlanıyor.

Yayın, pandemi sürecinde Beyoğlu’nun görsel hafızasını oluşturan fotoğraf sanatçılarının fotoğraf dosyasıyla kapanıyor. Yayındaki içeriklerin birçoğu pandemi öncesinde tamamlandığı için güncel durumu aktaracak tartışmaları barındırmıyor. Beyoğlu’nun bu süreçte, İstanbul’un ve diğer birçok şehrin yaşamış olduğu ekonomik ve sosyal değişimlerden geçtiği ve bu krizin ardından nasıl tekrardan ayağa kalkacağı da merakla takip edilecek bir konu olacak.

Beyoğlu, yüzölçümü ve nüfusu bakımından mega kent İstanbul’un küçük bir ilçesi. Zihnimizde kapladığı alan ve her gün ziyaret eden insan sayısı düşünüldüğünde diğer ilçeler veya Türkiye’nin diğer kentleriyle kıyaslanamayacak kadar büyük bir yer. Burası çokkatmanlı tarihi, heterojen ve devinim içindeki demografik yapısı, canlı sosyo-kültürel hayatı ve kamusal alanı inşa eden özellikleriyle hem İstanbul çalışmaları içinde hem de güncel kentsel /mekânsal tartışmalarda hep ön sıralarda yer alıyor. 

Bu sayıda Beyoğlu’nda hafıza mekânları üzerinden dönen tartışmalara, “Beyoğlu’nu Beyoğlu yapan” mekânsal özelliklere, semtin içinden geçtiği tarihsel ve güncel dönüşümlere, sahne olduğu kentsel toplumsal mücadelelere ve Beyoğlu üzerine yapılan çalışmalara yer vermek istedik. Çünkü burası tarih boyunca geçirdiği mimari, altyapısal, sosyal ve ekonomik tüm değişikliklere bir şekilde ayak uydurabilmiş, her defasında İstanbul’un, en görünen yeri olarak, politik veya sosyal yapılanmayla yeniden doğmuş merkezi. Kentsel ve toplumsal birçok mücadeleye ev sahipliği yaparken, yaşanan her hikâye sokaklarına kaydolmuş ve kentin en büyük hafıza mekânına dönüşmüş.

Farklı jenerasyonların farklı bir Beyoğlu hafızası, farklı bir Beyoğlu tahayyülü varken, yaşanan her değişikliği basılı bir mecrada toparlamak bir hayli zor. Bir analiz, belgeleme veya haritalama çalışması barındıran her bir içeriğin bir sonraki gün yeni bir eksiğinin olabileceği ihtimali, bu mekânın ne kadar hızlı değiştiğinin bir göstergesi. Bu anlamda Beyoğlu’nun nostaljisini yapmak ne kadar kolaysa, her gün yeniden şekillenen kişisel hikâyeler ve hisler üzerine belgeleme yapmak bir o kadar zor. Ülkenin yaşadığı ekonomik krizlerin ve siyasi baskıların fiziksel olarak izlenebildiği bu mekân, kullanıcısının söz hakkı olmadan sürekli değişiyor. Üst elden getirilen projelerle parsel parsel dönüşen Beyoğlu, bir şekilde hâlâ farklı kesimlerden insanlara hitap etmeyi başarıyor.

Bu sayının hazırlandığı 2019-2020 yıllarında mümkün olduğunca az değinilmiş konulara yer vermeye çalıştık. Beyoğlu nostaljisi yapılırken alışılmış homojen bakış açısı yerine, çeşitliliğin hafızasına odaklanarak mekânın gayrimüslim kökenine, altkültürlere ve farklı sınıfların Beyoğlu deneyimlerine yer vermek istedik. Kentin belleğini oluşturan mekânların dönüşümünü, kamusallıkları ve ulaşılabilirliklerini incelerken, her gün yeni bir katman olarak eklenen soylulaştırmanın kimlere yer açtığı ve kimleri yerinden ettiği de çokça tartıştığımız konulardan biri oldu.

Üç bölüme ayırdığımız ve Beyoğlu’nun dününü, bugününü ve yarınını ele aldığımız bu sayı, Beyoğlu Hafızası, Beyoğlu’nun Dönüşümü ve Kent Mücadeleleri başlıkları altında şekillendi. Bu bölümler Beyoğlu üzerine düşünen, yazan, çalışan kişilerin bellekleri ve bilgileri, geçmiş analizi ve gelecek tahayyüllerini barındırıyor.

Beyoğlu Hafızası bölümünde, Beyoğlu’nun geçmişinden bugününe, farklı kullanıcılarının bakış açılarına yer verildiği bir derleme yer alıyor. Beyoğlu’nun “Pera” olduğu döneme tanıklık yaptığımız yazıyı takiben Beyoğlu’nun kültür mekânlarına ve gece hayatına geçiyoruz. Sonrasında Beyoğlu’nun evsizlerini ve çocuklar için semt hafızasını ele alırken, geçmişten bugüne değişen Beyoğlu’nun arşivlendiği görüntülerle bölümü tamamlıyoruz.

Beyoğlu’nun Dönüşümü bölümünde, değişen Beyoğlu ve her yıl yenisi eklenen mega projeleri incelerken, bu dönüşüm sırasında değişen nüfus ve yaşanan sosyal değişim araştırılıyor. Soylulaştırılmaya değinen konular arasında değişimle boğuşmakta olan yerel üreticilere, yönetim şekline, değişimin sosyal medya üzerinde pornografikleştiği Tarlabaşı’na, han ve pasajların durumuna ve dönüşüm projelerine odaklanıyoruz.

Kent Mücadeleleri isimli üçüncü bölümde ise Beyoğlu’nun değişimiyle yüzleşen ve bu değişimi aktif olarak belgelemeye veya içinde hayatta kalmaya çalışan kişilerin metinlerine ve söyleşilere yer verdik. Özellikle Beyoğlu’nun politik hafızasına odaklanılan bölüm, arşiv ve hafıza çalışmalarının örnekleriyle tamamlanıyor.

Yayın, pandemi sürecinde Beyoğlu’nun görsel hafızasını oluşturan fotoğraf sanatçılarının fotoğraf dosyasıyla kapanıyor. Yayındaki içeriklerin birçoğu pandemi öncesinde tamamlandığı için güncel durumu aktaracak tartışmaları barındırmıyor. Beyoğlu’nun bu süreçte, İstanbul’un ve diğer birçok şehrin yaşamış olduğu ekonomik ve sosyal değişimlerden geçtiği ve bu krizin ardından nasıl tekrardan ayağa kalkacağı da merakla takip edilecek bir konu olacak.

DÖN